Şeyh Said ve dava arkadaşları rahmetle anıldı

Şeyh Said ve dava arkadaşları rahmetle anıldı

Mustazaflar Cemiyeti Bingöl Şubesi tarafından Şeyh Said ile 47 dava arkadaşının idam edilmelerinin 88. yıldönümü münasebetiyle kitlesel basın açıklaması yaptı.

BİNGÖL - Mustazaflar Cemiyeti Bingöl Şubesi tarafından Şeyh Said ile 47 dava arkadaşının şehit edilmelerinin 88. yıldönümü münasebetiyle Bingöl merkez Dörtyol Saat Kulesi önünde Cuma namazı sonrası kitlesel basın açıklaması yaptı.

Kitlesel basın açıklamasını Araştırmacı Yazar İbrahim Dağılma okudu. Basın açıklaması sırasında sık sık tekbir getiren kalabalık, Şeyh Said ve dava arkadaşlarını rahmetle andı.
Basın açıklaması yapmalarının nedeninin Şeyh Said ve arkadaşlarının idam edilişlerinin yıl dönümünde onları anmak ve yapılan zulümlere dikkat çekmek olduğunu ifade etti.
Şeyh Said kıyamının unutulmaması gerektiğini ifade eden Dağılma, kıyamın amaç ve gayesini halkla paylaşmak istediklerini söyledi.

''Baskınlarda Kuran-ı Kerimler toplatılarak meydanlarda yakıldı''
Kıble olarak kendilerine Batı'yı örnek alan idareciler tarafından; İslam`a, İslami değerlere ve Müslümanlara savaş açıldığını ifade eden, Dağılma, "Batı tipi yaşam tarzı zorbalıkla topluma dayatıldı, İslam`a ve İslami yaşam tarzına saldırılar başladı. Kutsallarımıza hakaret edildi. Kuran-ı Kerim`in öğrenilmesi, öğretilmesi yasaklandı. Baskınlarda Kuran-ı Kerimler toplatılarak meydanlarda yakıldı. Elifba dersi alanlar, Kuran-ı Kerim dersi verenler, devrim yasalarına karşı geliyorlar denerek istiklal mahkemelerine sevk edildiler. Camilerimiz kapatıldı. Bir kısmı, atlar için ahır olarak kullanıldı. Arapça ezan yasaklandı. Kısaca rejim İslam`a ve İslami değerlere düşmanlık yapmakta sınır tanımadı. İslami düsturlar yasaklandı, İslam'ın haram kıldığı ne kadar amel ve fiil varsa yaşam tarzı diye Müslüman millete dayatıldı.''dedi.

''Kıyamdan başka yol bulamayan âlimlere ve şeyhlere halk destek verdi''
Dağılma açıklamalarına şöyle devam etti: ''Müslüman halkın haklı ve meşru talepleri kabul edilmedi. Bunun neticesinde inancını ve kimliğini inkâr eden rejime karşı, Peygamberin varisleri olan İslam âlimleri, aydınlar, şeyhler, her tarafta itiraz edip tepki gösterdi. Rejim, bu tepkiyi dikkate almadı. Âlimlerin haklı ve meşru taleplerini kabul etmedi. Halkın inancı ve değerleri ile barışma yerine, çatışmayı, sindirmeyi, imha etmeyi tercih etti.. Seslerini duyurmak, rejimi yapılan yanlışlardan döndürmek için kıyamdan başka yol bulamayan âlimlere ve şeyhlere halk destek verdi.''

"Binlerce Müslüman şehit olmuş, tutuklanmış veya darağaçlarında asılmışlardır''
Dareyeni, Dersim ve Zilan'da bu zülme karşı kıyam eden ve kendisine başka bir seçenek bırakılmayan Müslüman halkın temsilcilerinin vahşice darağaçlarında asılarak, evlerde yakılarak, havadan bombardımanlarla imha edilerek, katledildiğini belirten Dağılma, ''Hayata kalanların ise evlerine, köylerine, bağlarına ve arazilerine el konularak, yurtlarından uzak diyarlara sürgüne gönderildiler. Şeyh Said kıyamı da bunlardan sadece bir tanesidir. Bu kıyamda binlerce Müslüman şehit olmuş, tutuklanmış veya darağaçlarında asılmışlardır. Şeyh said ve arkadaşları, hükümetin talimatlarına göre hareket eden hukuktan anlamayan hükümet üyesi kişilerin başkan ve üye oldukları istiklal mahkemeleri tarafından idama mahkûm edildiler. Şeyh Said, dava arkadaşıyla birlikte Ulu Camii önünde, zalimlerin sevinç naraları, alkışları ve ıslıkları arasında asılarak şehid edilmiş ve dağ kapıdaki meydana gömülmüşlerdir. Allah şehadetlerini kabul etsin.''zalimler için yaşasın cehennem.'' dedi.

''Bu kıyam, halkların İslami kurtuluş reçetesidir''
Devletin bu şahsiyetleri idam etmekle kalmadığını, ailelerine ve gönül dostlarına sürgün cezaları verildiğini aktaran Dağılma, "Şeyh ve arkadaşlarının mezarları dahi halktan gizlendi. Amaçları Şeyh Said`i ve davasını halka unutturmaktı. Evet bütün bu baskı, zulüm ve hukuksuzluğa rağmen ve bu olayların üzerinden bir asra yakın zaman geçtiği halde Şeyh Said ve arkadaşları bu halk tarafından unutulmamış kabirleri ortada olmadığı halde onları kalplerinde ve yüreklerinde yad etmiştir. Müslüman halkın, Şeyh Said`in bu kıyamını ve mücadelesini iyi irdelemesi gerekir. Bu kıyam, aynı zamanda Müslüman tüm halkların İslami kurtuluş reçetesidir. İslam`ı hâkim kılma mücadelesidir. Şeyh Said, mücadelesinin gayesini şahadetinden hemen önce şu veciz sözleriyle ifade etmiştir. 'Değersiz dallarda beni asmanıza pervam yoktur. Muhakkak ki ölümüm Allah (c.c) ve İslam içindir,''ifadelerini kullandı.

"Devlet halktan özür dilemelidir"
Devletin geçmişi ile yüzleşmesi ve suçunu kabul etmesi gerektiğini ifade eden Dağılma, şu ifadelerle açıklamasına son verdi : "Mağdurların ailelerinden ve halktan özür dilemeli, mağduriyetlerini gidermelidir. Halkının dini ve dili ile barışılmalı, red, inkâr ve asimilasyon politikasından vazgeçilmelidir. Müslüman halkın inancı ve etnik kimliği üzerindeki yasaklar ve kısıtlamalar kaldırılmalıdır. İslam`ın tüm halklara tanıdığı İslami ve insani hakların aynısı, Müslüman Kürt halkına da tanınmalıdır. Ulus devlet anlayışından vazgeçilmelidir. Hak ve adalet ölçüsünde, kardeşliğin esas alındığı bir devlet yapısı oluşturulmalıdır. İstiklal Mahkemeleri tutanakları, TBMM arşivi, Genel Kurmay arşivi biran önce açılmalıdır. O dönemdeki katliamlarla ilgili maddi gerçekler tüm yönleriyle ortaya çıkarılmalıdır. Müslüman Kürd halkı nezdinde saygınlığı olan Şeyh Said ve arkadaşlarının hain ve isyancı olarak tanıtılmasından vazgeçilmeli, saygınlıkları korunmalıdır. Şeyh Said ve arkadaşları ile Bediuzzaman Said Nursi başta olmak üzere kabirleri halktan gizlenenlerin, mezarlarının nerde olduğu açıklanmalı ve halkın ziyaretine açılmalıdır.'' (Nihat Kanat-İLKHA)


 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.