Şimdi de ispiyonculuğa umumi teşvik çalışması

Malumunuz hakim güçler, geçen hafta da bahsini ettiğimiz şu çıkarları adına dünyayı bile ateşe vermekten bir an olsun geri durmayacak kadar gaddardırlar. Çünkü tek meşru yönetim olarak kendi yönetimlerini ve kendi çıkarlarını görürler. Bunun için ne gerekiyorsa onların nezdinde meşrudur ve yapılabilirdir. Kendi hedeflerine varma adına her yolu mubah ve meşru görme yöntemi yani Makyavelci düşünce tarzı onlar için vazgeçilmez yöntemdir.


Böyle olunca da kendi çıkarları adına her şeyi mubah görenlerin sözüm ona güvenlik ve huzur adına yapıp yapmadıkları gayri meşruluklar kalmıyor. İşin ilginç tarafı da böylesi yönetimlerde bütün bunlar bireylere veya topluma “özgürsün ve kimsenin senin yaşam biçimine müdahale hakkı yoktur” palavralarıyla yapılıyor. Bu nasıl bir özgürlük ki kendi evinde ailenle, kendi yatak odanda eşinle rahat konuşamayacak kadar tedbirli konuşmak, her zaman gözetleniyorsun psikolojisiyle de resmi davranmak zorundasın veya kendini öyle hissediyorsun.


Bütün bunları niye mi anlatıyorum? Daha önce gerek basında duyduğumuz gerek farklı yerlerde birebir şahit olduğumuz dinleme veya muhbirleştirme çalışmaları yetmemiş olmalı ki, şimdi de farklı bir yöntemle toplumu paranoyak yapacak bir uygulamaya imza atılıyor. Edinilen bilgilere göre, herkesin birbirine şüpheyle bakmasını sağlayacak, herkesi birbirine düşürecek, herkesi birbirine düşman edecek bir ihbar yöntemine başvuruluyor. Olsa olsa bu iftirayı falankes attı, zannının veya zanlarının tavan yapacağı bir uygulama…


Daha önce ihbar için telefon hatları kuruldu, yetmedi; insanlar üzerinde özellikle dindar gençlik üzerinde muhbirleştirme faaliyetleri yürütülerek bireylerin kendi katıldığı sohbetleri ve şahit olduğu İslami çalışmaları ispiyonlama görevleri verildi veya verilmeye çalışıldı, yetmedi; milletin odaları, özel haneleri kameralarla donatıldı, o da yetmedi; elektrik prizleri birer dinleme cihazlarına dönüştürüldü, yetmedi; daha başka neler neler yapıldı, yetmedi veya yetmemiş olmalı ki şimdi de toplumu birbirine düşürme adına yeni bir adım atılıyor ve “Sırdaş polis ihbar noktası projesi” üzerinde çalışılıyormuş. Türkiye’nin gözaltı ve kolluk sicili ortadayken “sırdaş polis” uygulamasının ayrıca ne gibi suisti’male sebep olacağı merak konusu.


Basında yer alan haberlere veya iddialara göre Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanlığı önerisi üzerine “Mahallelerde taksi çağırma zili gibi ihbar kutuları kurulsun, herhangi bir suça şahit olan vatandaş, ihbarını bu kutuya sesli ya da yazılı olarak bıraksın” projesi üzerine çalışılıyor. Bunu güya suçun veya suçlunun önüne geçebilmek için yapmayı düşünüyorlarmış. Muhbirin tanınma gibi bir endişesi olmayacağından daha rahat ihbar yapacakmış.
Asıl sorunlu olan nokta tam da düşünülen bu nokta işte! Muhbirin tanınma gibi bir derdi olmadığından muhbir değil de tam da bir yalancı ve iftiracı takımıyla karşı karşıya kalabilecek bu halk.

Bunu nereden mi biliyoruz? Şu an sosyal medya üzerinden birbirlerini tanımayanların atıp durdukları yalanların haddi hesabını bilen var mı? Uzmanlar bunu, tarafların birbirlerini tanımamalarına veriyor ve “nasıl olsa ben bilinmeyeceğim” saikıyla olmadık iftira ve yalanların atıldığına yoruyor. Bir de Allah korkusu olmayınca “işkembeden at” şeklindeki bilgilendirme(!), yalan ve iftiraların çetelesi tutulamıyor.


Tamam, burada belki suçu önlemede bir katkısı olur bu sistemin; ama diğer tahribatın yanında işin bu tarafı çok geride kalacak diye düşünüyorum. “Ahmed’in misafiri geldi, Mehmet evden çıktı, Hasan’ın ışıkları gece yarısı oldu daha sönmedi…” gibi önemli(!) ihbarların genel huzur ve güvenlik için nasıl bir faydası olabilir, insan merak ediyor. Onun için diyorum ki, bu “umumi ispiyonculuğa teşvik” sisteminden vazgeçilmeli ve toplumsal ifsatlara yenileri eklenmemeli.
Selam ve dua ile…
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.