Abdulhakim SONKAYA
Ümmetin içindeki merkezkaç kuvvetler
Bir düşüncenin veya bir hareketin zayıf, etkisiz ve itibarsız olduğunu ifade etmek için “marjinal” tabiri kullanılır. Bu; bir hareketin toplumsal zemin ve destekten mahrum olduğunu, o hareketin beslendiği düşüncenin uç, hatta ütopik, uygulama şans ve kabiliyetinden mahrum olduğunu ifade etmek için kullanılan bir tabirdir. Kur’an-ı Kerim, her şey gibi marjinallik meselesini de açıklamıştır.
Marjinalliğin Kur’an-ı Kerim’deki karşılığı, “Sadece bir tarafa meyletme ve göz açıp kapanıncaya kadar dahi olsa sabit bir düşünce ve duruşa sahip olmayan” manasındaki “Tatarruf” kelimesidir. Kelime, bu şekliyle Kur’an’da geçmez. Ama onun türemiş olduğu “Tarf ve Taraf” kelimeleri Kur’an-ı Kerim’de geçer.
Allah (CC), “Günün tüm taraflarında tesbih et”(Taha: 130) ve “Günün her iki tarafında namaz kıl” (Hud: 114) buyurur. Yani günün tüm taraflarını dikkate alarak ibadet yapın. Sadece bir tarafında-ucunda bunu yapmayın ki marjinal olmayasınız. Bu, zamana karşı marjinal olmayı engelleyen bir durumdur. Öte yandan marjinalliğin bir vasfı da sadece bir yöne bakmak, tek bir tarafa odaklanmaktır.
Bu nedenle Allah (CC), “Göz açıp kapanıncaya kadar kalpleri boştur” (İbrahim: 43) diye buyuruyor. Bu da tek bir yöne odaklanma neticesinde marjinalliğin tatminsizlik ve istikrarsızlık yönüne işaret eder. Buna göre marjinallik bir tarafa dönerek ve oraya odaklanarak İslam’ı oradan ibaret bilmek ve bunun dışındaki yönlerini inkâr etmektir.
Marjinalliğin ölçütü azlık ve çokluk değildir. Burada ölçü, sahip olunan düşüncenin, sergilenen duruşun merkezi veya uç olup olmamasıdır.
Bir düşünce, bir hareket ne kadar güçlü olursa olsun eğer İslam’ı sadece tek bir yönden ve bir taraftan ibaret biliyorsa o düşünce marjinaldir. Marjinallik, sadece örgütler veya cemaatler için geçerli değildir. Büyük hareketler, müesses nizamı olan devletler bile yazık ki marjinal olabilir. Örneğin bir hareket, her şart ve ahvalde İslam’da tebliğden başka bir yol olmadığını iddia eder ve bunun dışındaki tüm yol ve metotları reddederse marjinaldir.
Aynı şekilde bir hareket, “cihattan başka bir yol yok” deyip bunun dışında tüm yolları reddederse yine marjinaldir. Aynı şekilde bir devlet sadece kendi mezhebini ve ideolojisini asıl ve tek kabul ederse marjinaldir. Merkezcil değil, merkezkaç bir kuvvettir. İslam, tüm yönleriyle zaman ve mekan içinde tüm tarafları-yönleri kuşatmayı esas alır. Bu nedenle bir tarafa meyletmek bir tarafa gözünü(Tarfını) odaklamak, marjinalliktir.
İslam; herhangi bir devletin, bir düşüncenin ve cemaatin İslam’ın tek bir tarafına ağırlığını koymasına cevaz verir. Buna kıymet atfeder. Ancak bu, kesinlikle merkezkaç bir kuvvet olma iddiasıyla yapılmamalıdır. Yani bu, merkezcil kuvveti kendisine çekerek merkezi yapıyı etkisiz hale getirecek bir raddeye gelmemelidir. Eğer bu yapı yöneldiği cihetten başka bir yönün olmadığını iddia ederse hem marjinalleşir hem de merkezkaç bir kuvvet durumuna gelerek merkezcil kuvveti tehdit etmeye başlar. Bu da ümmet için istikrasızlığa sebep olur, tefrikayı körükleyerek vahdetin gerçekleşmesine engel olur.
Allah (CC), vasat bir Ümmet olarak kıldığı Ümmet-i Muhammed’in içinde marjinal yapı, grup ve devletleri muhakkak terbiye eder. Olmazsa tasfiye eder. Allah (CC), Ümmet içinde marjinalliğe ve merkezkaç kuvvetlere karşı her zaman merkezi bir yapının, merkezcil bir kuvvetin olmasını murat buyurmuştur.
Nitekim İslam ümmeti içinde tarih boyunca ortaya çıkan Merkezkaç kuvvetler merkezcil kuvvetler tarafından içe çekilmiş, merkezi yapıyı zayıflatmalarına izin verilmemiştir. Çekim gücü, cazibesi ve ağırlığıyla Ümmet merkezkaç kuvvetlerin merkezcil kuvvetlere tesir etmesine izin vermemiş, aksine bunları zapt u rapt altına almasını bilmiştir. Bu nedenle Allah(CC), “Görmüyorlar mı gelip yeryüzünün taraflarını-uçlarını nasıl baypas ettiğimizi”(Ra’d: 14) buyurur. İşte bu, marjinalliğe ve merkezkaç kuvvete izin verilmediğinin delilidir.
Bugün Mısır, Tunus, Libya ve Türkiye’de ihvana karşı tertip edilen komploların amacı, Ümmeti merkezcil kuvvetten mahrum ederek, onu merkezkaç kuvvete mahkum etmektir. Böylece Ümmet savrulsun, istikrardan mahrum kalsın. Merkezkaç kuvvetlere mahkum bir ümmet, örneklikten yoksun, zayıf bir ümmettir. Bir bütün olarak-hâşâ- marjinal bir ümmettir. Kendi kendisiyle meşgul, takatsiz, dengesiz ve ağırlığı olmayan bir ümmettir. Lakin Hakk Teâlâ, “Vasat” diye tavsif ettiği Bu Ümmetin böyle bir duruma düşmesine asla izin vermez, muhakkak surette ümmetin uç taraflarını baypas ederek merkezcil kuvvetin kontrolü ele almasını sağlayacaktır. Bugün Mısır’da cereyan eden olaylara bu yönden de bakmak gerekir. Mısırdaki mücadele sadece “Hak-batıl mücadelesi” değil, aynı zamanda “Merkezkaç kuvvetler ile merkezcil kuvvetlerin mücadelesidir” ve hiç şüphesiz her zaman galip olan Haktır, Ümmetin merkezcil kuvvetidir.
Vasat Ümmete selam olsun!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.