Abdullah KAVAN
Siyasi arenada övülme hastalığı
Bu günlerde yerel seçimlerin verdiği havayla gündemin sıcak olduğu bir zaman diliminden geçiyoruz. Geçenlerde partilerin siyasi ilişkileri münasebetiyle yaptığımız bir ziyarette dikkatimi çekmişti. Makam sahibi olan kişiye yapılan övgüler çok abartıcı cinstendi. Fakat dikkatimi çeken bu davranış değil övgüyü yapan şahsın yarım saat sonra makam sahibini arkadan çekiştirmesiydi. Bu durum bende olumsuz bir hava oluşturmuştu. Kendi kendime dedim ki bu hal neden?
Şüphesiz ki övülen kişi etraftan itibar görmeyi, öven de iltifat edilmeyi bekler. Övme ve övülmeyi arzulayan insanların her ikisi de esasında dünyalık için çıkar elde etme peşinde olanlardır. Bu hesap doğrultusunda bazen övme ve övülmede ölçü kaçırılıyor. Memur amirini, işçi işverenini, talebe hocasını, her kademede idare edilen idare edenini… Pek tabi bu övmelerden maksat bir yere varmak veya bir şeyler elde etmek arzusudur. Bu da tehlikeli bir ruh halidir.
Eğer insan hiç sevmediği insanı yalandan övüyorsa, bu sevme riyaya dönüşür. Evet, İnsanın fıtratında olan, övülen kimsenin övülmesi hoşuna gider ve sevinir. Yerilen insan da üzülür. Övülen insan övülmekle kendini diğer insanlardan üstün görebilir. Böylece de kibre ve gurura kapılabilir. Kâinatın yaratılışına karşı kendini aciz, zayıf, eksik gören erdemli insan ise kolayca gururlanmaz, kibirlenmez, övülmek de pek hoşuna gitmez.
Erdemliler övülmekten korkmuş ve bundan da bir nasihat çıkarmışlardır. Örneğin; Hz. Ebubekir (R.A.) birisi veya birileri tarafından övüldüğü zaman Allah korkusundan ve utancından dolayı şöyle dua ederdi: “Ey Rabbim! Sen beni benden daha iyi bilirsin. Ben de kendimi başkalarından daha iyi bilirim. Ey âlemlerin Rabbi! Halkın bende zannettiği iyilik ve faziletleri bana nasip et ve bende onların bilmedikleri günahları affet! Söyledikleri güzel özellikleri karşısında beni kendini beğenmişlik ve gurur gibi şeylerden koru.”
Övmenin kötülüklerinden bahsederken teşvik edici “takdiri” aynı kefeye koymamak lazımdır. Teşvik edici takdir, övmek gibi değildir. Örneğin; faydalı amelin güzelliğini, doğru insanın doğruluğunu, cömert insanın cömertliğini, ilmiyle mağrur olmayan âlimlerin ilimlerini, herhangi bir konuda veya işte başarı gösteren insanın başarısını medh etmek ve teşvik etmek başka bir konudur.
Sonuç olarak; bazı dünyalık menfaatleri elde etmek için, partisinde, işyerinde veya herhangi bir alanda terfi edebilmek için, hiçbir üstün meziyeti olmayan makam sahiplerini aşırı derecede medh edenler, övmekle bitiremeyenler yani övücüler, dinimizde şiddetle kınanmıştır. Bu şekilde layık olmadığı halde insanları aşırı derecede medh edenlere yağcı veya dalkavuk adı verilir. Bu tipler gerçekten mide bulandırıcıdır… Rabbim cümlemize övme ve övülme hastalığından kurtulmayı, sırat-ı müstakim üzere yaşamayı nasıp eylesin…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.