Sorularla HÜDA PAR video
HÜDA PAR'ın programını açıkladıktan sonra basın mensuplarının sorularını yanıtlayan parti yöneticileri, çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
ANKARA - Hür Dava Partisi'nin (HÜDA PAR) parti programını açıkladığı kahvaltılı basın toplantısına çok sayıda basın mensubu katılırken Hür Dava Partisi yetkilileri basın mensuplarının yönelttiği sorulara cevap verdi.
Basın mensuplarının 'Hizbullah Partileşiyor mu? Kimlerden oy almayı hedefliyorsunuz? HÜDA PAR, Ergenekon hakkında ne düşünüyor? HÜDA PAR'ın PKK'ye bakış açısı nasıldır? Ulus devlet anlayışına karşı çıkarken nasıl bir model olmalı?" gibi birçok sorular, parti yetkilileri tarafından yanıtlandı.
Sorulan Sorular ve Cevaplar:
Mustazaf Der Kapatıldıktan sonra Hüda Par kuruldu ve şöyle başlıklar atıldı. 'Hizbullah partileşti.' Hizbullah'la bağlantılı gösterilmeniz ve bunun gibi başlıklar sizi rahatsız ediyor mu?
HÜDA PAR Genel Başkanı Hüseyin Yılmaz: Basının bu şekilde manşet yapması, partinin kuruluş amacı, siyasi alanda bir boşluğun doldurulmasıyken farklı mecralara çekilmesini doğru bulmuyorum. Biz geçmişte Mustazaf Der olarak çalıştığımız dönemde, 2004 yılından bu güne siyasi kültürel çalışma yapan bir camiayız. Ve nihayetinde de toplumsal ihtiyaçların tespit edilmesi bu potansiyelimizi parti olarak halkımızın hizmetine sunmak istiyoruz ve bu sebeple partileştik. Dolayısıyla 2004 öncesiyle ilgili Hizbullah'ın yetkililerine sorulması gereken soruların bize sorulmasını doğru bulmuyoruz.
Ergenekon Davasına Bakışınız nedir?
Hüseyin Yılmaz: Bizim Ergenekon'la ilgili baştan beri tavrımız net. Devletin hukuk devleti olmasının temel şartı şeffaf olmasıdır. Ve kendi koymuş olduğu hukuk kurallarına uymasıdır. Buna uymayan devlet yapısı hukuk devleti olarak kabul edilemez. Hukuk devletinde derin yapılanmalar olamaz. Eğer varsa o devletin ayıbıdır, vatandaş için ise bir tehdittir, tehlikedir. Gerek Ergenekon gerekse benzeri yapıların hiç olmaması gerektiğini savunuyoruz. Devlet şeffaf olmalı ve kendi koymuş olduğu hukuk yasalara en başta kendisi uymalıdır. İnsanlar, halk bir başkasının zulmüne, hukuksuzluğuna karşı sığınacağı bir merci varsa oda devlettir. Ama bizatihi bu zulüm devletten gelirse, hukuksuzluk devletten gelirse kime ve nereye sığınacaktır. Bu çok daha tehlikeli ve vahim bir durumdur.
PKK'ye nasıl bakıyorsunuz?
Hüseyin Yılmaz: PKK, ister kabul edilsin, ister edilmesin bu coğrafyanın bu ülkenin bir gerçeğidir. Ortada bir sorun vardır ve PKK bu sorundan doğmuştur. Bu sorunun bir an önce hal edilmesi gerekiyor. Sorun temel insani değerler ve İslami çerçevede çözülebilir.
PKK'yi terör örgütü olarak görüyor musunuz?
Hüseyin Yılmaz: Bir tanımlama vardır. Hukukun dışında hareket eden, yasal çerçevenin dışına çıkarak hareket eden ve özellikle sivil halka yönelik eylem gerçekleştiren kim olursa olsun yaptığı terördür yapanlar teröristtir. Devlet de bunu yapsa o da devlet terörü uyguluyor, demektir.
Türkiye'nin Suriye politikasına bakışını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hüseyin Yılmaz: Biz Suriye'deki Esad rejiminin zalim ve diktatör bir rejim olduğuna inanıyoruz. Hatta zalim değil zalim oğlu zalim olarak görüyoruz. Çünkü Babası da zalimdi, Suriye halkına kan kusturmuştu. Esad gitmelidir ve Suriye halkının Ortadoğu'da İslam coğrafyasının çıkarlarına ters, emperyalist Batı'nın çıkarlarına hizmet eden bir yönetim de gelmemelidir. Suriye'de halkın değerleriyle barışık, halkın içinden bir yönetim çıkmalıdır.
Zorunlu Din dersi ve Cem evlerinin statüsü hakkında görüşleriniz nelerdir?
Hüseyin Yılmaz: Bu halkın yüzde 99' u Müslüman olarak kabul ediliyor. Böyle bir durumda kural olarak dini eğitim bütün okullarda olmalıdır. Ama bireyler, topluluklar, dini eğitimi almak istemiyorsa dilekçe vermek suretiyle bundan muaf olma hakkı da tanınmalıdır. Yani şu anki uygulamanın tam tersi olmalı. Dilekçe vererek dini dersi almak istiyorum şeklinde değil, almak istemeyenler başvurup almak istemiyorum, demelidir ve bundan dolayı da bu insanlar kınanmamalıdır.
Cem evleri ibadet yerleri değil birer kültür merkezidir. Aleviler de Allah'a kitaba İslam Peygamberine inanan, bir topluluktur. Onlar da kendini İslam olarak kabul ediyorlar. Aleviler İslam içerisinde değerlendirilmesi gereken bir farklılıktır. Müslümanların ibadet yeri de camilerdir.
En Çok karşılaştığınız sorulardan biride Hizbullah'la ilişkilendirilmeniz olduğunu biliyoruz. Bunda Hizbullah davalarına girmiş bir avukat olmanız ve Partiyi oluşturan kişilerin de Hizbullah'tan ceza almış olan kişilerden oluşuyor olması etkili oluyor. Sizin de 2004'ten sonraki faaliyetlerimiz değerlendirilsin dediğinizi biliyoruz. Bunu açıklar mısınız?
Hüseyin Yılmaz: Hizbullah sorusuyla sürekli karşılaşacağız, fakat bahsettim. Siyasi alanda bu topluma hizmet etmek istiyoruz. Bizim çözüm önerilerimizin bu toplumun menfaatine olduğuna inanıyoruz. Yasal çerçevede çalışma yürütüyoruz. Biz legal bir yapıyız. Bu sebeple legal olarak çalışmaya başladığımız tarihin esas alınmasını özellikle istiyoruz. Hizbullah illegal bir yapıdır, kendisine göre de bir kitlesi bir çevresi vardır. Bu böyle olmamış olsaydı çoktan bitmiş olurdu.
Yerel seçimlerde Türkiye genelinde girecek misiniz? Ya da tam olarak kaç yerde seçime katılacaksınız?
HÜDA PAR Başkan Yardımcısı Zekeriya Yapıcıoğlu: Malumunuz yeni kurulmuş bir partiyiz. 17 Aralık itibarıyla İçişleri Bakanlığı'na kuruluş dilekçemizi verdik. İki gün sonra 19 Aralıkta da partimiz resmen kurulmuş oldu. Önümüzdeki yerel seçimler 2014 yılının Mart ayında yapılacak. Mevcut seçim kanununa göre seçimlere parti olarak girebilmek için vilayetlerin yarısından fazlasında yani en az 41 vilayette teşkilatlanmayı tamamlamamız gerekiyor. Bu da yetmiyor büyük kongreyi gerçekleştirmek gerekiyor. Tüm bunları yapınca da seçime 6 aydan fazla sürenin kalmış olması gerekiyor. Bizim şu anki önceliğimiz teşkilatlarımızı kurmak ve parti olarak seçime girmek. Biliyorsunuz Türkiye'de siyaset yapmak çok pahalı bir şeydir. Teşkilat kurduğumuz yerlerde, yerel teşkilatlarımızla gerekli istişareleri yaptıktan sonra orada seçime girip girmeyeceğimizi ve adaylarımızı belirleyeceğiz. Bir yerde sadece seçime girmiş olmak için seçime girmek gibi bir lüksümüz yok. Bu nedenle de kendi imkânlarımızı çok ekonomik kullanıp seçimde ciddi bir varlık gösterebileceğimize inandığımız yerlerde seçime girmeyi düşünüyoruz. Şimdiden bunu şu bölge bu bölge diye ayırmak doğru değil.
Sizin 8 Kurucu bayan üyenizin olduğunu biliyoruz fakat onları burada göremiyoruz. Kadına ve kadın haklarına bakışınız nasıl?
Zekeriya Yapıcıoğlu: 45 Kurucu üyemizin içerisinde 8 kadın arkadaşımız var. Kurucularımız 7 ayrı bölgeye ayrılmış durumda. Yani her bölgeden Türkiye'nin 7 coğrafi bölgesinden kurucularımız var. Evet bu gün burada bayan kurucularımız yok fakat kadına bakış açımız olaya nereden bakıldığına bağlıdır biraz. Kadınlarımız bizim baş üstünde tuttuğumuz başımızın tacıdırlar. Onları herhangi bir şekilde ikinci sınıf olarak görmüyoruz. Kadına bakış açımız olumsuz değildir. Programımıza bakıldığında bu husus net bir şekilde görülecektir. Hatta biz kadına pozitif ayrımcılık yapılması gerektiğine inanıyoruz. Belki çok kişinin beklemediği bir oranda 45 üyeden 8'inin kadın olması bize göre diğer partilerle kıyaslayacak olursanız azımsanmayacak bir orandır.
Ulus Devlet anlayışına karşı çıkarken nasıl bir modeli savunuyorsunuz?
Zekeriya Yapıcıoğlu: Partimizin programı kitapçık olarak size dağıtılacak. Orada ulus devlet hakkındaki eleştirilerimizi, bunun aşılması için önerilerimizi açık bir şekilde göreceksiniz. Ulus devlet yapısı bizim inancımıza, düşüncemize göre bu ülkenin yaşadığı en büyük sorunlardan biridir. Bu gün yaşanan sorunların çoğu da bu düşünceden ve bakış açısından doğmuştur. Bize göre Federasyon, özerklik, hatta bağımsızlık serbestçe tartışılabilmelidir. Şiddet içermediği sürece bütün bu fikirler kamuoyunda tartışılmalıdır. Artıları nedir, eksileri nedir? Herkes bunları serbest bir tartışmadan sonra tartıp ölçebilecektir. Bunlar ölçüldükten sonra bir kişinin ben şuranın federasyon şeklinde yönetilmesini ben buranın federasyon olmasını istiyorum, özerklik istiyorum, demesinin çok bir anlamı yoktur. Bunlar tartışıldıktan sonra eğer toplumun geneli tarafından federasyon benimsenirse federasyon olsun. Biz şu veya bu olsundan ziyade şunu söylüyoruz. Katı merkeziyetçi yapı değiştirilmelidir. Bu şekildeki yönetim şimdiye kadar memlekete hayır getirmemiş, sorunlar doğurmuştur.
Türk İslamcılık-Kürt İslamcılık terimlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Zekeriya Yapıcıoğlu: Partimiz kurulduktan sonra İslamcı Kürtler şeklinde bazı söylemler gelişti. Kürt İslamcı belki olabilir. Biz kendi etnik kimliğimizi örtmüyoruz, saklamıyoruz. Bununla ne övünüyoruz ne de utanıyoruz. Bu bizim seçimimiz değil. Bir Kürt anne babadan Kürt coğrafyasında doğmuş olmak bizim takdirimizde olan bir şey değil. Bu aynı zamanda bir suç da değil. Biz ümmetçiyiz, ümmetçi bir bakış açımız vardır. Ama Kürtçü İslamcı şeklindeki bir tanımlamayı biz doğru bulmuyoruz. İslam yalındır, sadedir ve katışıksız olmalıdır. Buna Kürt İslamcı, Türk İslamcı, Arap İslamcı tabirlerini doğru bulmuyoruz. Biz sadece Müslümanız bu kadar. Bunun önüne ya da arkasına bir sıfat eklenmesinden razı değiliz, rahatsız oluyoruz. Evet, kurucularımızın büyük bir çoğunluğu Kürt'tür ama aramızda Arap da vardır Türk de vardır. Bu bizim için önemli bir ayrım da değildir. Bize göre siyasi teşekküller siyasi fikirler etrafında olmalıdır. Etnik temelde siyasi yapılanmanın doğruluğuna da inanmıyoruz."
Bazı çevrelerce ilk katılacağınız yerel seçimlerin hayati önem taşıdığı ifade ediliyor buna katılıyor musunuz? Bunu kendiniz için aşılması gereken bir hendek olarak görüyor musunuz? Ben yeterli oyu alamadım geri çekileyim gibi bir anlayışa mı sahip olacaksınız yoksa yolunuza devam mı edeceksiniz?
Zekeriya Yapıcıoğlu: Programın başlangıcında da söyledik. Biz başarının sadece Allah'ın dilemesiyle gerçekleşebileceğine inanıyoruz. Yani biz bu siyaset meydanına çıktık. Programımızla halkın karşısına çıkacağız. Bizim programımız budur, ilkelerimiz bunlardır, çözüm önerilerimiz budur. Diyeceğiz. Şüphesiz halk teveccüh gösterirse buradaki programın uygulanabilmesi mümkün olacaktır. Halkın teveccühünün ne zaman geleceğini ise biz bilemeyiz. Siyaset uzun soluklu bir iştir. Yani ilk seçimde şu kadar oy alacağız diye kesin bir hedef de biz koymuş değiliz. Dediğimiz gibi hedef kitlemiz çok geniştir. Bazılarının söylediği gibi sadece Doğu'da ve Güneydoğu'da İslami hassasiyetleri ön planda tutan vatandaşlar değildir. Hedef kitlemiz geniştir, ulaşabildiğimiz, sesimizi duyurabildiğimiz ölçüde biz halkın teveccühüne mazhar olabileceğimizi ümid ediyoruz. Eğer bu gerçekleşirse, tabi bu ne kadar zaman alacak onu biz şu anda bilemeyiz. (Ayhan Kaya, Şükrü Gündüz, Erkam Yavuz - İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.