STK'lar uyuşturucuyla mücadelede daha etkin olmalı
Son günlerde uyuşturucu bağımlılığının halkı tedirgin edecek bir boyuta ulaştığını ancak bu konuda alınan önlemlerin yeterli olmadığını ifade eden Avukat Emin Güneş, bu konuda STK'ların gönüllülük esasına dayalı bir mücadele içerisine girmeleri gerektiğin
ŞANLIURFA - Uyuşturucu bağımlılığının neslin ve aklın bozulması anlamına geldiğini ve toplumun can ve mal güvenliğini tehlikeye attığını ifade eden Avukat Emin Güneş, uyuşturucuyla en etkili biçimde mücadele etmek gerektiğini belirterek, bu mücadelenin de ancak Hizbullah Cemaati modeli bir çalışmayla olabileceğini söyledi.
Hizbullah Türkiye’de bir ilki gerçekleştirmiştir
Güneş, bu işi sadece devletten beklemenin yanlış olduğunu, bazen başörtüsü meselesinde olduğu gibi halkın değerleri ile devletin değerlerinin çatışabileceğini belirtti. Devletin zafiyetinin halkın zafiyetine sebep olmaması gerektiğini ifade eden Güneş, "Bu konuda STK’ların örgütlenip gönüllülük esasına dayalı bir mücadele içerisine girmeleri gerekir. Bu konuda Hizbullah’ın sitelerinden, kitaplarından edindiğim bilgilere göre, Hizbullah Türkiye’de bir ilki gerçekleştirmiştir. Birileri gençleri uyuşturucuya alıştırırken, birileri dağa çıkarırken bunlar sadece Allah rızası için tinere, uyuşturucuya, hırsızlığa bulaştırılan insanların evlerini tespit edip aileleriyle görüşüp bu insanları bu bataklıktan kurtarmaya çalışmışlar. Bu gençlerin kafalarına takke geçirip camiye getirmişler. Sonrasında Hizbullah’ın başına gelenleri bilmeyen yoktur. Onlar binlerce gencin kurtuluşuna vesile oldular ama bunun da bedelini ödediler olsun çünkü cennet bedava değil” dedi.
28 Şubat sürecinin kötülüğü emretme iyiliği menetme süreci olduğunu ifade eden Güneş, bu sürecin büyük bir manevi zarar meydana getirdiğini vurgulayarak, "Şimdilerde Müslümanlar süreci tersine çevirdiler ve artık iyiliği emretme kötülüğü menetme zamanıdır. Şuan da 28 Şubatın bu manevi yıkımının tamiri için öncelikle bu işin uzmanlarının tekrar özgürleştirilmesi lazım. Diyelim ki, siz kurtuluş mücadelesi kahramanlarını hapsediyorsunuz sonra da yeniden kurtuluş mücadelesi başlatıyorsunuz. Bu başarılı mücadeleyi yürüten insanlar cami faaliyetleri suçlamasıyla hala cezaevinde. Ne demek cami faaliyetleri Başbakanı imam hatip mezunu olan bir ülkenin cezaevinde böyle insanlar var. Neden başbakan cami faaliyetlerini araştırmaz bu camilerde neler yapılmış, camiye götürülenlerin kaçı bu tür işlere bulaşmış, neden bunlar sorgulanmaz. Uyuşturucuyla, alkolle, fuhuşla toplumu bozan bu tür hastalıklarla modern bir örgütlenme ararsak önümüze Türkiye coğrafyasında Hizbullah’tan başka kimse çıkmaz tabii bu mücadeleyi yapan başka cemaatlerde var ama en etkilisi Hizbullah Cemaatidir” dedi.
Uyuşturucuyla mücadelede caydırıcı cezalar yok
Bağımlı birinin uyuşturucu için para bulamadığında hırsızlık ve gasp yapabildiğine dikkat çeken Güneş, buna karşın Türkiye’de alınan önlemlerin hiç de ciddi olmadığını belirterek, “Evvela tedavi ve bilinçlendirmek için çok ciddi merkezler ve cezai müeyyideler yok. İmalatçısına, ihracatçısına ve satıcına verilen cezalar cüzi cezalardır. Yasadışı bir örgüte üye olan bir kimsenin cezası uyuşturucu satısının birkaç misli fazla olabiliyor. Bu konuda caydırıcı cezalar olmadıkça insanlar rahatlıkla haksız kazanç peşine düşebiliyorlar ve insanlarımızı tahribe edebiliyorlar”ifadelerini kullandı.
Uyuşturucunun aynı zamanda emperyal boyutları da olduğunu dile getiren Güneş, bir ülke başka bir ülkenin gençliğini bozmak için o ülkenin sosyal dokusunu bozmak için bilinçli bir şekilde uyuşturucu ve benzeri durumları teşvik edebileceğine dikkat çekti. Güneş, halkın siyasi güçlere cezaların caydırıcı olması için baskı yapması gerektiğini söyledi.
Devlet uyuşturucuyu, ahlaksızlığı, fuhşu tehdit olarak algılamıyor
Uyuşturucuyla mücadelenin sadece polisiye yöntemlerle yapılamayacağını da vurgulayan Güneş, daha geniş kapsamlı bir mücadelenin yapılması gerektiğini kaydetti.
"Emniyetin uyuşturucuyla mücadelede görevi var ama emniyetin zaman zaman hasiyetleri farklılık arz ediyor" diyen Güneş, emniyetin, izinsiz bir Kur’an kursunun kapatılmasına, devlet kurumuna başörtülü bir bayanın girişinin engellenmesine yönelik gösterdiği hassasiyetin, tonlarca uyuşturucu satıcısına yönelik gösterilmediğini belirtti.
Mesele tepede bittiğini ifade eden Güneş, "Örneğin öteden beri Milli Güvenlik Kurulunun tehdit olarak gördüğü iki şey vardır o da irtica ve bölücülüktür. Ben bugüne kadar bu kurulun uyuşturucuyu, ahlaksızlığı, fuhşu tehdit olarak algıladığını görmedim" dedi.
Polisin elimiz kolumuz bağlı demesinin sebebinin yasalarda uyuşturucu ile ilgili caydırıcı cezaların olmamasına bağlayan Güneş, “Polis yakalıyor, belge hazırlıyor ama mahkeme serbest bırakıyor bu da poliste bir moral bozukluğuna sebep oluyor. Uyuşturucu kullanana idam cezası verilen bir ülkedeki madde bağımlısı sayısı daha azdır. Çünkü adam kelle koltukta bunu yapması çok zordur” ifadelerini kullandı. (Osman Gülebak, M.Emin Polat - İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.