Dr. Abdulkadir TURAN

Dr. Abdulkadir TURAN

Suriye'de “Müslüman vicdanı”na sığınmak

Suriye'de Müslüman kanının akmasına, Müslüman çocuklarının kimyasallarla öldürülmesine hangi uluslararası güç üzüldü?

Putin sevindi de Trump kahrından mı öldü?

Trump öylesine üzüldü ki Suriye ile ilgili bakış açısı dahi değişti. Öyle mi?

Suriye savaşının dış güçlere dokunacak tarafları, savaşan yapıların bağlantıları üzerinden kontrol altına alınmış durumda.

Suriye'de hiçbir yapı, dış bağlantılarını göz ardı edip de herhangi bir dış güce zarar veremez, zarar vermeye kalkışırsa bağlantılı olduğu güçle problem yaşar, bu da onu yardımsız bırakır, dış yardımdan yoksun kalırsa savaşamaz. Bu yapılar, bir birleriyle savaştıkça daha çok dış yardım alır.

Tağutun oğlu tağut Esed'in dış bağlantısını bölge ülkelerini aşacak şekilde sorgulamaya Suriye'deki hangi yapının cesareti vardır? Bölgesel bağlantı dışında nihayet Rusya'nın adı verilebilir. Ya Avrupa ve ABD ile bağlantılar… O taraf sakıncalı, konuşulamaz.

Suriye'deki savaşan örgütlerden herhangi birinin açık dış bağlantısı konuşulabilir mi? O taraf da bloke edilmiş durumda. Konuşan en ağır ithamlara uğrar.

Peki, kaynaklarını konuşamadığımız bir savaşı doğru anlayabilir miyiz? Anlayamadığımız bir savaşı durdurabilir miyiz?

Oluk oluk Müslüman kanı akarken, Müslüman çocukları kimyasallara hedef olurken evlerimizde, bürolarımızda koltuklarımız üzerine oturup birbirimizin imanını tuttuğumuz taraf üzerine ya da tarafsızlığımız üzerine ölçmenin kabul edilebilir bir yanı var mıdır?

Artık birbirimizi itham etmek yerine, birbirimize hakkı tavsiye etmek durumundayız. Hakkı tavsiye edebilmenin yolu, hakikati bilmekten geçer.

Allah aşkına söyleyelim:

1.Suriye'deki savaştan bugüne kadar dış güçler ne zarar gördü?

2. Suriye'deki savaş dış güçler olmadan sürdürülebilir mi?

3. Suriye'deki savaşın devam etmesi durumunda bundan kim kârlı çıkar?

Artık dış güçlerin zulümlerini birbirlerini kınayarak meşrulaştırma hilesini görelim. Bu savaşta uluslararası güçler arasında bir temel kabul vardır:
Bu kabul, Suriye'nin onların kontrolünde kalmasıdır.

Suriye'nin onların kontrolünde kalması dışında onların hiçbir kutsalı yoktur. Bu kutsal uğruna mukaddes Müslüman kanının akması, onlar için bir keyiftir, alışık oldukları bir eğlencedir.

Bu eğlenceye katkı vermenin kabul edilebilir bir yanı olur mu?

Suriye'deki savaş, artık cephedeki kayıplar üzerinden değil, dış güçlerle bağlantılar üzerinden ele alınmalıdır. Burada bütün taraflar dış güçlerle bağlantılarını kesmeye çağrılmalıdır.

Dış güçlerin yardımları, kınamaları burada savaşı bitirmez, aksine kızıştırır.

Dış güçler etrafında cepheleşmeye gitmek, onlar hesabına çatışmanın başka bir adıdır. Bu cepheleşme bir an önce son bulmalı, bunun yerine “Müslümanların büyükleri”nin değil, küçüklerinin, küçük vicdanlarının sesi dinlenmelidir. İslam Konferansı, şu adam bu adam, hiçbiri “küçük Müslüman”ın Müslüman kanı duyarlılığına sahip değil.

Bu savaşı bitirecek olan dış güçler değil, sokaktaki küçük Müslümanın vicdanıdır, bu vicdan, bütün algı operasyonlarına rağmen hâlâ sağlam, hâlâ doğru düşünüyor. Dış güçlere bakarak değerlendirme yapmamak gerektiğini biliyor.

Suriye'deki Müslüman kanının akmasına üzülen odur, Suriye'deki savaşı durduracak olan da odur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.