Mustafa KARAKAŞ
Suud uleması Yemen için ne der acep?
Yemen ile ilgili sosyal medyaya düşen fotoğraflara sizler de bakıyorsunuzdur.
Bir deri bir kemik kalmış sabiler…
Derileri sarkmış, gözleri yuvalarından fırlayacak gibi… Bacakları İncecik… Kaburgaları… Kürek kemikleri… Her bir kemik bir bıçak olup batıyor gözlerimize… Yüreklerimizi yakan manzaralar…
Aman Allah'ım!
Biz bu yüzyılda bu manzaraları önce Suriye'de gördük…
Şimdi de Yemenden geliyor yürek yakan fotoğraflar…
Büyüklerin hatalarını neden çocuklar ve kadınlar öder!
Kitaptan o kadar mı uzaklaştınız! O kadar mı kitapsızlaştınız…
Ey Suud uleması neden ses vermiyorsunuz? Evet, önce siz bağırmalısınız, siz ses vermelisiniz. Zira yeryüzünün en mübarek topraklarında imam(önder) olmak sorumluluk almayı gerektirir.
Bu suskunluk neden?
Bu suskunluğun nedeni iaşe kesilmesinden ise “Rezzak” olan Allah'ı hatırlayın.
Yoksa bu suskunluğunuz “Suriye de bizim çocuklar öldü, Yemen'de de onların ki ölsün” diye midir? Böyle düşünüyorsanız bilmez misiniz çocuklar bizim ve onların diye ayrılmaz? Bilmez misiniz her can muhteremdir? Her çocuk bedeni bizimdir, her can bizdir, biz.
Konuşmuyorsunuz, krallığın vahşetine ses çıkarmıyorsunuz! Bu sessizliğinizin nedenini gerçekten anlamak istiyorum.
“Korkuyor musunuz?”
“Ey al-i Suud, ey veled prens artık dur dersem başıma bir iş gelir” diye mi korkuyorsunuz? Oysa Allah kendisinden korkulmaya en layık olan değil midir?
“İran nefretinizden dolayı mı susuyorsunuz?”
Haayır! Çocukları savunduğunuz için İrancı olmazsınız. Belki adil bir şahit olacaksınız.
“Ses çıkarsak da duyan olmaz mı diyorsunuz”
Olabilir, duymayabilir Krallık Rejimi yöneticileri ama Allah sizi duyar. Derdiniz sesinizi Allah'a duyurmak olsun! Belki sizin dilinizden dökülecek birkaç merhamet cümlesi o taşlaşmış sinelere etki eder. Siz bilmezsiniz Allah bilir, öyle değil mi?
Yemenli çocukların fotoğrafının korkunçluğunun derinliğini kavrayamıyorsanız size geçmişten, sizin de hatırlayabileceğiniz bir kesitten iki örnek vereyim
Geçen yüzyılda (20 yy) bu manzaralar, yani Yemenli çocukların yaşadığı trajedinin benzeri iki yerde yaşandı.
İlki Hitler dönemi Almanya'sında yaşandı. Misal 1942'lerin ortası ve 1940 arasında sadece Polonya'da, 83.000 Yahudi açlık ve hastalıktan öldü. Yemenliler gibi bir deri bir kemik kaldılar ve yavaş yavaş öldüler. Yavaş yavaş ölmek ne demek bilir misiniz?
Açlıktan ölmeler 20 yüzyılın sonlarında bir de Afrika'da ortaya çıkmıştı.
Çocukluğumuzun sonlarıydı… Televizyon izlediğimizde gözlerimiz dolardı… O dönemlerde Televizyonlar kıtlık diyordu ama büyüdüğümde öğrendim ki sadece kıtlık değildi katil. En büyük katil emperyalizmdi.
Bugün bizim çocuklar Yemenli çocukların neden ve niçin öldüğünü anlayamıyorlar. Neden anlayamıyorlar biliyor musunuz? Çünkü siz konuşmuyorsunuz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.