Tanıklar Musalla Camii'nin cezaevine çevrildiği dönemi anlattı
Cumhuriyetin ilk yıllarında İsmet İnönü döneminde cezaevine dönüştürülen ve 32 yıl bu şekilde kullanılan Adıyaman'daki Musalla Camii'yi anlatan dönemin tanıkları, CHP zihniyetinin daima İslami değerlere savaş açtığını söyledi.
Selçuklu Hükümdarı Alparslan’ın Anadolu’yu fethinden sonra Anadolu’ya yaptırılan ilk mescit olan Adıyaman Musalla Cami, Cumhuriyetin ilk yıllarında İsmen İnönü döneminde cezaevine dönüştürmüş ve cami 32 yıl cezaevi olarak kalmıştı. Musalla Cami, 1972 yılında yeniden restore edildi ve 47 yıldır cami olarak faaliyette.
15 Kasım 1935'te TBMM'nin çıkardığı 2845 numaralı kanunda ödenek dışında tutulan cami ve mescitlerin kapatılacağı veya başka bir şekilde istifade edileceği belirtildikten hemen sonra yüzlerce camii ya kapatıldı ya da başka bir amaçla kullanıldı.
Musalla Camii'nin cezaevine çevrildiği dönemi anlatan tanıklar, CHP'nin İslami değerlere karşı daime savaş açtığını söyledi.
O dönemde Müslüman halkın çok zor günler yaşadıklarını ifade eden tanıklar, camilerin asli fonksiyonlarından uzaklaştırılmak istendiğine vurgu yaptılar.
İLKHA muhabirine konuşan dönemin tanıklarından 85 yaşındaki Hacı Yetim, o dönemde Müslüman halkın, iktidar olan CHP'den çok çektiğini ifade etti.
Yetim, "Burada eşimin dayıları cezaevindeydiler ve onları ziyarete gelirdim. Batı tarafında küçük bir pencere vardı. Oradan görüşüyorduk onlarla. Pencere çok küçük olduğundan görüşme esnasında sadece yüzlerini görebiliyorduk. O zaman buranın cezaevi olduğunu hatırlıyorum. Cezaevi olan bu yapıyı tekrar camiye çevirdiler." dedi.
"Elif- Ba okumaya gittiğimiz zaman cüzlerimizi saklardık"
Cumhuriyetin ilk yıllarında Kur'an-ı Kerim okumanın da yasaklandığı hatırlatan Yetim, "O zaman Kur'an yasaktı. Abim, Kur'an-ı Kerim'ini bizim eve getirirdi ve ben de götürüp saklardım. O zaman Kur'an okumakla birlikte hocalık yapmak da yasaklanmıştı. Anhur köyünde bir hoca vardı. Abim hocadan ders almaya giderdi. Onunla birlikte ben de ders almaya giderdim. Bizim köyde karakol vardı. Elif- Ba okumaya gittiğimiz zaman cüzlerimizi saklardık. Hoca, küçük bir odada bize ders verirdi. 10 kişi kadardık o zaman. Ders karşılığında adam başı yıllık bir teneke buğday verirdik." ifadelerini kullandı.
"Ürünlerimizi evimize götüremezdik"
Köylerinde kıt kanaat geçinmelerine rağmen ürünlerinin bir kısmının devlet tarafından alındığını dile getiren Yetim, sözlerini şöyle sürdürdü:
"O zaman ekinlerimizi biçtikten sonra köy meydanına getirirdik. Devletin memurları gelir buğdayın etrafını çevirirlerdi. Biz, onlar gelmeden buğdayımızı evimize götüremezdik. Daha sonra görevli memurla gelir ailede kaç kişi varsa onlara yetecek kadar buğdayı verdikten sonra geri kalınını o günün şatlarında kuruş hesabı ile çok cüz-i bir fiyata alırlardı. Çok sıkınlar çekerdik. Şimdi ise Elhamdülillah her şey bol bol var."
O dönemki zor hayat şartlarından bahseden Yetim, "18 yaşında askere gittim. Henüz sakallarım çıkmamıştı. Bizi araba ile Gölbaşı ilçesine götürdüler. O zaman kıtlık vardı. Bize 4 zeytin ile bir parça ekmek verdiler. Zeytinleri attık, kuru ekmeği yedik. O zamanlar hayat şartları çok zordu. Askerde 4 ay eğitim aldık. Askerliğim bittikten sonra eve döndüm. Hayvanlar ile ekinlerimizi toplardık. Bir ay boyunca hayvanlarla ürünlerimizi kaldırdıktan sonra tekrar buğday ile samanı ayırmak için onu dirgen ile ayırır makinayla işlerdik. 40 gün boyunca el ile buğday hasadı yaptığımı hatırlıyorum. 17 gün boyunca arpa hasadını elimle yapardım. Tüm bunları yaparken ekşimiş ayran ile biraz çorbamız vardı. Tarlada, ürünün olduğu yerde yatardık. Sabaha kalan çorbanın üzerine biraz su ekleyip tekrar içerdik." şeklinde konuştu.
"Sol görüş ne zaman gelmiş ise camileri yıkıp imam hatipleri kapatmıştır"
Müslümanların bu memlekette İslam düşmanı olan zihniyetlerden sürekli zarar gördüğünü aktaran Mehmet Kılıç (74), Müslümanların artık bu zihniyetlere prim vermemesi gerektiğini söyledi.
Gençliğinde Musalla Camii'ne geldiğini ve cezaevi olarak gördüğünü dile getiren Kılıç "Bu cami cezaevi olduğu dönemde bir köylümüz burada gardiyanlık yapıyordu. Ben o köylümüze 'Bu cami neden cezaevi yapılmış?' dedim. Bana, 'Bu camiyi CHP cezaevine çevirdi.' dedi. Sol görüş ne zaman gelmiş ise camileri yıkıp, imam hatipleri kapatmıştır. Ben çocuk iken babam ile beraber teravihe giderdim. O zaman evlerin damları düz idi ve damlarda teravih kılınırken 'Tanrı uludur.' derlerdi. Ben bu ibareyi hatırlıyorum." dedi.
"Yapılanların altında din düşmanlığı yatıyor"
Ezanın Türkçe okunduğu dönemleri de unutmadığını ifade eden Kılıç, "Menderesi, 'Türkçe ezanı aslına döndürdü' diye astılar. Ondan sonra Erbakan geldi, O'nu da asmak istediler ama başaramadılar. Sonra Özal'a aynı şeyleri yaptılar ve zehirlediler. Müslümanlar, bu yapılanları bir siyaset olarak görmesinler. Bu yapılanların altında din düşmanlığı yatıyor. Halen bu zihniyet, 'Biz kazanırsak imam hatipleri kapatırız, başörtüyü yasaklarız.' demeye devam ediyor. Televizyonlarda bu işi gündeme getiriyorlar. Bunlar gerçek din düşmanıdırlar." şeklinde konuştu.
Vatandaşların vergi korkusundan eşeklerinin ayaklarını bağlayıp üzerlerini örterek saklamaya çalıştıklarını acı dolu bir anekdot ile anlatan Kılıç, "Hatırlıyorum, bizim köyde iki koyun sürüsü vardı. O zaman İsmet İnönü başta idi. Hayvanlardan gelip vergi alıyorlardı. Vatandaş koyunlarını saklıyordu. Çünkü vergi ödeyecek durumda değillerdi. Köydeki arazilerimizi dahi iptal ettik. Arazilerimizin vergisini kim verirse araziyi ona veriyorduk." ifadelerini kullandı.
Musalla Camii
Musalla Camii, Adıyaman'ın en eski camilerinden olup birçok medeniyete tanıklık etmiştir. Şehirdeki diğer yapılardan mimari özellikleri yönü ile farklılık arz etmektedir. Cumhuriyetin döneminin zulmünden her cami gibi nasibini almış ve o dönem cezaevi olarak kullanmıştır.
Adıyaman merkezde yer alan cami, bulunduğu mahalle ile aynı ismi taşımaktadır. Yapının kuzey duvarı üzerinde sonradan yazılan kitabesine göre, Selçuklular zamanında Alparslan'ın Anadolu fethine müteakip yaptırdığı rivayet edilmektedir.
Yapı 1938'de Adliye'ye satılmış, daha sonra 7044 Sayılı kanunla Maliye Hazinesinden VGM' ne 1972 yılında tekrar intikal etmiş. 32 yıl cezaevi olarak kullanıldıktan sonra Vakıflar İdaresi tarafından restore edilerek tekrar ibadete açılmıştır.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.