“Tatilde çocuklarınızı dinî ve kültürel programlara yönlendirin”

“Tatilde çocuklarınızı dinî ve kültürel programlara yönlendirin”

Yaklaşan yaz tatili nedeniyle uzmanlar, uyarı ve tavsiyelerde bulunarak çocukların dinî vb. alternatif programlarla tatili değerlendirmeleri gerektiğine dikkat çektiler.

Karne heyecanı ile birlikte, tatil sevinci hem çocukları hem de ebeveynleri sardı. Çocuğun başarılı veya başarısız olduğunu anlamak için karne notu yeterli mi? Alınan karneler doğru bir şekilde nasıl değerlendirilmeli? Yaz tatili en verimli şekilde nasıl değerlendirilebilir? Değerlendirme sonucunda çocuğun daha başarılı yeni bir dönem geçirmesi için nasıl bir tatil programı belirlenmeli?

Bu soruların cevabını uzmanlardan aldık. Prof. Dr. Sefa Saygılı bu süreçte çocuğa nasıl davranılması gerektiğine dair önemli açıklamalarda bulunurken, Marifet Eğitim, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği(Marifet-Der) Genel Başkanı Ramazan Tümen’de velilere önemli uyarı ve tavsiyelerde bulundu.

‘Çocuğun başarısızlığının sebeplerini araştırmak lazım’

Karne başarısı hayat başarısıyla veya karne başarısızlığı çocuğun hayatta başarısız olması anlamına gelmez diyen Saygılı, “Karne notu düşük olup da hayatta başarılı olabilir. Notları çok iyi olur, hayatta başarılı olmayabilir. Yani eğer çocuğun karnesi zayıflarla doluysa, hemen çocuğu veya anne, babayı suçlamak doğru değil. Tabi çeşitli sebepleri olabilir. Çocuğa, anne ve babaya ait sebepler olabilir. Veya okulun ve öğretmenlerin olabilir. Bunları soğukkanlı olarak, değerlendirmek gerekiyor. Acaba nerede hata yaptık. Bu çocuk niye böyle başarılı olamadı, karnesi niye kırıklarla dolu diye, bir araştırma yapmak lazım. Hepsiyle ilgili olabilir başarısızlık durumu.” sözlerini kullandı.

Çocuğa şiddet uygulamanın kesinlikle yapılmaması gereken bir davranış olduğunu vurgulayan Saygılı, “Çocuğa bağırıp, çağırmak doğru değil. Şiddet uygulayan ailelerde görüyoruz, çocuklarda maalesef evden kaçmalar olabiliyor. Depresyona giren çocuklar olabiliyor. Hatta Allah korusun intiharlara giden durumlar olabiliyor. Bu doğru değil. Siz bir yıl çocukla ilgilenmeyin, ondan sonra karnesine bakarak ona şiddet uygulayın. Çok yanlış bir tutum. Sebeplerini, araştırmak lazım.” diye belirtti.

“Okumayı seven çocuklar, hayatta daha başarılı ve mutlu”

Saygılı, “Karne başarısızlığının sebebi nedir? Acaba görmesinde, işitmesinde bir bozukluk mu var? Veya zihinsel becerilerinde bir yetersizlik, bir sınırlılık mı var? Veya çocuk bilgisayara, cep telefonuna fazla zaman ayırıp, bağımlı bir duruma mı gelmiştir? Veya anne ve baba okuluyla yeterince ilgilenmiyor mudur? Dersleriyle ödevleriyle ilgileniyorlar mı? Okulda ki veli günlerine anne, baba gidiyor mu? Öğretmenleriyle iletişimde midirler?” gibi soruların sorulup sebeplerin araştırılması ve ona göre bir yöntem belirlenmesi gerektiğine dikkat çekti.

Tatilin ders ağırlıklı bir tatil olmaması gerektiğine de değinen Saygılı, “Yaz tatili dinlenerek geçirilmeli. Tabi bunun yanında çocuğun okuma sevgisini geliştirecek, bir takım kültürel kitaplar, roman, tarih vb. türde kitaplar çocuğa tavsiye ve teşvik edilebilir. Okumayı seven, kültürünü artırmak isteyen, çocukların hayatta daha başarılı olduklarını ve daha mutlu olduklarını görüyoruz. Bir de eğer çocuğun böyle zayıf dersleri varsa, o derslerine yönelik bir takım ders programları, çocuğu sıkmayacak derecede, onu yormayacak şekilde tatbik edilebilir. Önümüzdeki yılın dersi için de bir ya da iki dersi seçip, çocuğun önümüzdeki yıl daha rahat etmesi için bir takım bilgilendirme de yapılabilir. Dediğim gibi, burada hedef çocuğun tatilde tam dinlenmesi, bir ortam ve hava değişikliğine gitmesi, derslerden uzak bir dönem geçirmesi.” tavsiyesinde bulundu.

“Okullarda yeterince manevi eğitim verilmiyor”

“Çocuk için, tatil, eğlence de olacak, seyahat de olacak, bunun yanında esas, hayatın gerçeği olan dini bilgilerini de geliştirmesi gerekir.” diyen Saygılı; şöyle devam etti: “Maalesef okullarda yeterince manevi eğitim verilmiyor. Halbuki manevi eğitim hayatın temelidir. Burada bu konuda da eğitim alması şart. Kur’an kursları olur, camilerde ki bir takım kurslar olur veya özel birtakım kurslar olur. Anne ya da babanın çocuğunu eğitmesi, birtakım manevi eğitim merkezlerine götürmesi faydalı olacaktır.” dedi.

“Kültürel faaliyetlerle tatili renklendirmek lazım”

Çocukların televizyon ve internetten uzak tutulması gerektiğinin altını çizen Saygılı, alternatif faaliyetlerle çocukların becerilerinin geliştirilmesinin, faydalı olacağını kaydetti. Saygılı “Bir takım tatil kampları olabilir. Yaşıtlarıyla izcilik faaliyetleri olabilir. Yine yatılı bir takım kurslar, derslere yönelik değil de daha çok alternatif bir takım faaliyetlere yönelik olabilir, dağcılık gibi falan. Kültürel faaliyetler de önemli. Bir takım seminerler, konferanslar, kitap okumalarla tatili renklendirmek lazım. Aileler ellerinden geldiği ölçüde çocukları bunlarla beslesinler. Çocukları televizyon, internet ve bilgisayardan elden geldiğince uzak tutmak lazım. Hareketli olmalarını, egzersiz yapmalarını sportif faaliyetler yapmalarına önem vermek lazım.”

Son olarak ailenin beraber yemek yemeleri, piknik yapmaları, birlikte mukaddes yerlere ziyarete gitmeleri, gezilere, seyahatlere gitmelerini tavsiye eden Saygılı, “çünkü çocuklar yaz tatili dışında, anne, babaları ile yeterince birlikte olamıyor. Bu sağlanabilir. Beraber vakit geçirmeleri, aile büyüklerini ziyarete gitmeleri, sıla-i rahim yapmaları bunların hepsi çocuğun gelişimi açısından faydalı şeyler.” ifadelerini kullandı.

Marifet-Der’den tavsiyeler

Marifet Eğitim, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği(Marifet-Der) Genel Başkanı Ramazan Tümen de yaz tatiline girecek olan öğrenciler için, velilere önemli uyarı ve tavsiyelerde bulundu.

Tümen, yaz tatilinin başlamasıyla bir hafta boyunca herhangi bir işle meşgul olunmamasını, ilk haftanın istirahat ile geçirilmesi tavsiye etti.

Anne, babalara, çocuklarıyla zaman geçirmeleri gerektiğini belirten Tümen, “Ailelere tavsiyem, bu yaz tatilinde çocuklarına daha yakın, daha sıcak davransınlar. Onlara daha fazla ilgi göstersinler, çünkü çocuk nerede daha çok ilgi görürse, oraya meyil ediyor. Maalesef günümüzde bazı İslam dışı gruplar, yapılar bunu çok iyi kullanıyorlar. Yani gençlere, çocuklara çok farklı şekilde yaklaşarak, onları kendi düşünce ve anlayışlarına çekebiliyorlar. Bu noktada ailelerin ve velilerin büyük kusurları var.” diyerek çocuklara gerekli yakınlığı, şefkati, ilgiyi göstermek gerektiğinin altını çizdi.

“Çocuk İslamî kurumlara yönlendirilmeli”

Tümen, öğrencilerin bu yaz tatilini, bir program dâhilinde geçirmeleri gerektiğini ve bir yıl boyunca edinmediği olumsuz davranışları, yaz tatili süresinde edinebileceği, uyarısında bulundu. Tümen, “Öğrenciler en çok olumsuz davranışları, maalesef yaz tatilinde ediniyorlar. Sokağa çıkıyorlar başka alanlara kayıyorlar. Kötü davranışlar edinmeler varsa, maalesef bu süreçte kazanıyorlar. Bir fizik kuralıdır, ‘Doğa boşluk kaldırmaz.’ Çocuğu boş bıraktığın zaman, bir şekilde bunu dolduruyor, sokak bunu dolduruyor, televizyon veya internetle bu boşluğu dolduruyor. Çocuğu bir takım olumlu yönlere yönlendirmezseniz, çocuk bir yıl boyunca edinmediği olumsuz davranışları, o yaz tatili süresi boyunca edinebiliyor.” cümlelerini kullandı.

Çocukların manevi yönünün gelişmesi için, çocukların cami ve İslamî kurumlara gönderilmesi gerektiğini söyleyen Tümen, konuşmasına şöyle devam etti, “Evimize yakın camiler varsa yaz boyunca camilere, Kur’an kursları ve İslami sivil toplu kuruluşlarına çocuklar yönlendirilmelidir. Çocuk camiye gönderiliyorsa, Çocuk gerçekten camiye gidiyor mu? Camideki durumu nasıl? Üzerinde durmak gerekiyor. Çocuğu gönderirken, teşvik etmek lazım. Gerekirse ödüllendirilmeli. İslami ortamları sevdirmeli ki çocuk büyük bir şevkle, heyecanla, isteyerek oraya gitsin. Eğer sevdirmeden, çocuğu zorla gönderirsek, hiçbir verim alınamaz.”

“Kitap okumayı teşvik etmek lazım”

Çocuklara kitap okuma saati oluşturarak, çocuğun kitap okumaya teşvik edilmesi gerektiğini söyleyen Tümen, “Kitap alırken çocuklarınızla beraber kitap seçelim ki, çocuklar kitabı sahiplensinler. Kitap okumayı teşvik etmek lazım. Evde günde en az 20 dakika, ailece beraber kitap okunabilir. Bu yapılamıyorsa bile, en azından çocuğa böyle bir ortam hazırlayıp, en az 20 dakika, yarım saat çocuğun kitap okuması sağlanabilir. 20 yıllık öğretmenlik hayatım boyunca, velilere şu tavsiyede bulundum. En az haftada bir, on günde bir, olmazsa iki haftada bir kitapçıya gidin. Çocuğunuzla beraber kitap bakın, seçtiğiniz bir kitabı alın. Çocukla beraber kitap alındığı zaman, çocuk için daha çekici bir hal alıyor, o kitabı kendi kitabı olarak kabul ediyor, onu daha bir istekle, hevesle okur. Bu kitap onun hayatı üzerinde, daha büyük etki bırakabilir.” ifadelerini kullandı.  (Mehmet Tahir Özsoy, Ahmet Karakaş-İLKHA)





HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.