Teravih Namazı
Teravih namazı, sadece Ramazan’da kılınan yirmi rekâtlık Revatib (Ramazan’a bağlı) bir sünnet namazıdır. Cemaatle kılınması sünnet olduğu gibi, ferdi de kılınabilir. Ancak cemaatle kılınması, sünneti müekkede olup daha efdaldir.
Teravih namazı, sadece Ramazan’da kılınan yirmi rekâtlık Revatib (Ramazan’a bağlı) bir sünnet namazıdır. Cemaatle kılınması sünnet olduğu gibi, ferdi de kılınabilir. Ancak cemaatle kılınması, sünneti müekkede olup daha efdaldir.
Hz. Resulullah (as)’dan sonra vahiy kesildiğinden, teravihin farz kılınma korkusu kalmadığı için, Hz. Ömer teravihi cemaatle kıldırtmaya başlamıştır.
Alimler, Hz. Ömer’in cemaatle kıldırmasından, cemaatle namaz kılmanın bereketli ve faziletli oluşundan ve aynı zamanda yalnız kılmada bir tembellik, cemaatle kılmada ise bir heves bulunduğundan delil getirerek, namazın cemaatle kılınmasının -bayram namazı kadar olmasa da- sünneti müekkede olduğunu söylemişlerdir. Çünkü Hz. Resulullah (as) da bu namazı cemaatle kıldırmıştır. Ancak farz kılınmasından çekindiğinden dolayı teravihi sürekli cemaatle kılmaktan vazgeçmiştir.
Hz. Resulullah (as)’ın teravih namazını kıldırması ile ilgili rivayetlerden birkaç tanesi şöyledir:
Hz. Aişe (r. Anha); “Hz. Resulullah (as), Ramazan ayında gecenin ortasında Mescid-i Nebevi’de namaz kılardı. İnsanlar da gelip onunla beraber namaz kıldılar. Sabah olunca bu olayı konuştular. İkinci gece de Hz. Resulullah (as) çıkıp namaz kıldı. İnsanlar da onun namazıyla beraber namaz kıldılar. Üçüncü gecede insanlar çoğaldı. Öyle ki cami onlara dar geldi. Ancak Hz. Resulullah (as) bu sefer namaza gitmedi. Sabah olunca, sabah namazı kıldıktan sonra cemaate dönüp şöyle buyurdu:
“Sizin (cemaatle teravih namazını kılmaya olan) şiddetli arzunuzu gördüm. Benim için de namaza çıkmaya hiçbir engel yoktu. Ancak üzerinize farz kılınmasından endişe ettim.” (Buhari-Müslim)
Abdurrahman bin Abdulkari şöyle anlatıyor:
“Bir Ramazanda Hz. Ömer ile beraber mescide gittik. Kimileri tek başına, kimileri de başkalarına uyarak namaz kılıyorlardı. Bu manzarayı gören Hz Ömer; ‘Bu kişileri bir imamın arkasında toplamak daha güzel olur’ dedi. Sonra onları Übey b. Kab’ın imamlığında topladı. Sonra başka bir gece tekrar mescide gittik. Baktık ki, halk imama uyarak topluca namaz kılıyor. Bunun üzerine Hz. Ömer: ‘Bu ne güzel bir bidat’ dedi.
Hz. Resulullah (as)’ın, teravih namazının sekiz rekatını cemaatle beraber kılıp daha sonra evinde bu namazını yirmi rekata tamamladığı rivayetlerde mevcuttur.
Teravih namazının kılınışında sahabeler her dört rekatta bir istirahat ettiklerinden dolayı bu namaza ‘Teravih’ adı verilmiştir. Aynı zamanda bu namaza ‘Ramazan kıyamı’ da denir.
Bu namazın her iki rekatında bir selam vermek gerekir. Şafiilere göre selam vermek vaciptir. Dört rekatten sonra selam vermek sahih olmaz. Çünkü Allah Resulü (as), hiçbir teravih namazının selamını iki rekattan fazlasına ertelememiştir. Her zaman iki rekattan sonra selam vermiştir.
Hanefilerde, Teravih namazını, her iki rekatta bir selâm vererek on selâm ile bitirmek daha faziletlidir. Dört rekatta bir selam vermek de caizdir. Fakat bu şekilde kılmak mekruhtur.
Teravih namazının sahih olabilmesi için, “Teravihten iki rekat namaz kılmaya niyet ediyorum” veya “Ramazan kıyamından iki rekata niyet ediyorum” demek gerekir.
Teravih namazının kılınış vakti, yatsı namazından sonra şafak vaktine kadardır. Efdal olan her rekatta bir sayfa Kur’an-ı Kerim okumaktır. Böylece her gece bir cüz yapar ve Ramazan bitinceye kadar bir hatim tamamlanmış olur. Eğer kişi buna güç yetiremiyorsa veya Kur’an-ı Kerim’i ezber bilmiyorsa ilk rekatta ‘Kafirun’, ikinci rekatta ise ‘İhlas’ okunması sünnettir. Bununla beraber diğer sureler de okunabilir. Bazı imamlar her gece ‘Rahman’ veya ‘İnsan’ surelerini okumuşlardır. Bazıları da ‘Fil’ suresinden ‘Nas’ suresine kadar olan on surelik kısa sureleri tekrarlamışlardır.
Biraz da teravih namazının kılınış şeklinden bahsetmek istiyoruz. Teravih namazının, yatsı namazından sonra kılındığından bahsetmiştik. Yani yatsı namazı kılınmadan teravih namazı kılınmaz.
Teravih namazı, hem camide kılınabilir hem de evde kılınabilir. Hasta olan, evi camiden uzakta bulunan, misafiri olan, mazereti olanlar veya kadınlar teravihi evde kılabilirler. Camiye gidemeyen komşular da evde toplanıp teravihi kılabilirler.
Bir kişi öne geçip imam olur ve onlara kıldırır. Yalnız eğer kadınlar kendi aralarında kılıyorlarsa, imam olacak kadın hafifçe öne çıkmalı ve öylece namazı kıldırmalıdır. Yani erkek olan imam gibi saftan ileride durmaz, bilakis ön safın içinde durup hafifçe öne çıkar. İçlerinde Kur’an-ı Kerim’i en iyi okuyan kişinin imam olması gerekir.
Yatsı namazı cemaatle kılındıktan sonra, yatsıdan sonraki iki rekat sünneti herkes ayrı kılar. Daha sonra müezzin ‘Esselatu Camiatun’ diyerek teravihe başlanacağını belirtir. Teravih için kamet getirilmez. İmam, normal bir şekilde namazını kıldırır. Yani acele etmez. Kıraatini kurallara uygun bir şekilde huşu ve huzu içinde yapması gerekir.
Teravihlerde iki rekatta bir selam verilir. Eğer birisi kaza kılıyorsa, kıldığı namaz da dört rekatlık bir namaz ise, imam selam verdikten sonra kazayı kılan kişi üçüncü rekata kalkmalıdır. İmam yeniden tekbir alıp iki rekat teravihe daha başlayınca kaza kılan kişi isterse kalan rekatları tek başına, isterse de tekrar imama uymaya niyet edip onunla tamamlar. Diğer rekatlar da bu şekilde devam eder. Namaz tamamlanıncaya kadar böyle yapılır.
Yirmi rekat tamamlandıktan sonra üç rekat vitir namazı kılınır. Şafiilerde Ramazan’ın son on beş gününe girilince vitir namazının son rekatında ‘Kunut Duası’ okunur. Kunut duası rükudan kalktıktan sonra okunur. Bu dua Yüce Allah (cc)’ı öven herhangi bir lafızla olur. Mesela; “Allahümmeğfirli Ya Ğafur” denilirse Kunut yerine getirilmiş olur. Ancak sünnet olan Hz. Hasan’dan rivayet edilen “Allahümmehdini” diye başlayıp devam eden duayı okumaktır. Bu duanın da lafızları cemaatle kılınan namazlarda yer yer değişir. Zaten cemaatle kılındığında imama uyulur. Vitir namazının rekatlarını birbirinden ayırmak (iki rekat kılıp selam verdikten sonra üçüncü rekata başlamak) daha efdaldir.
Hanefilerde Vitir namazı, yalnız Ramazanda cemaatle kılınır. İmam bu namazı açıktan kıldırır. Kunut duasını tercih edilen görüşe göre, imam da cemaat da gizli okurlar. Ramazan ayının dışında vitir namazını cemaatle kılmak mekruhtur.
Namazdan sonra çok dua etmek güzeldir. Çünkü Ramazan’da ibadetleri ve hayırlı işleri çoğaltmak kat kat sevap getirir. Ramazan ayı fazilet ayı olduğundan, diğer zamanlara oranla daha fazla ibadet, dua, hayırlı amel ile meşgul olmak gerekmektedir. Allah Resulü (as) şöyle buyurmaktadır:
“Ramazan’da nafilelerin sevabı, Ramazan dışındaki farzların sevabına eşittir. Bir farzı ise Ramazan’ın dışındaki farzların yetmiş katına bedeldir.” (İ. Talibin C:2 S:399)
Son olarak konumuzu bize Ramazan’ın kıymetini en güzel şekilde ifade eden bir hadisle bitirmek istiyoruz:
“Ramazan ayı öyle bir aydır ki Allah onda oruç tutmayı farz kıldı. Ben de Ramazan kıyamını size sünnet kıldım. Kim gündüzlerini oruçla, gecelerini kıyamla (teravih ile) geçirirse annesinin onu doğurduğu gün gibi günahlarından arınmış olur.”
İnzar Dergisi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.