Sadullah AYDIN
Teslimiyetçi bir umut hüsrana götürür
Çoğu Müslüman, ümmetin içinde bulunduğu kötü durumdan kurtuluşun yollarını aramadan, bu konuda çaba sarf etme, kafa yorma gayretine girmeden sadece tevekkülle geleceğe umutla bakma gafletine düşüyor. Yangın evin her tarafını sarmış, bacalar bile tutuşmuş, ev içindekilerle birlikte kül olmak üzere, adam ayak ayaküstüne atmış, hiçbir çaba göstermeden yangının kendiliğinden sönmesini bekliyor. Bu cehalet ve gaflete de tevekkül diyor. İtirazlara karşı sen Allah'tan nasıl ümit kesersin, Mümin insan kadere rıza göstermeli, her zaman ümitvar olmalı, Allah İslam düşmanlarının belasını verecek argümanlarına sığınıyor.
Evet, Allah müminlerin dostudur, yardımcısıdır, onları asla yalnız bırakmaz. Kâfirler topluluğuna karşı, şeytanın taraftarlarına karşı, İslam'ın taraftarlarına, Kur'an'ın taraftarlarına, kendi taraftarlarına yardım eder. Müminlere gaybi yardımlarla zaferin kapılarını açar. Ancak Sünnetullah gereği müminlerin, Müslümanların tüm dünyevi vesileleri kullanmaları şartıyla… Allah'ın verdiği yetenek, ilim ve iradeyi en verimli şekilde ihya etmesi koşuluyla.
Hem Allah'tan, O'nun yüce emirlerinden, O'na itaat ve bağlılıktan uzak, günah ve haramlarla kirlenmiş bir hayatın sahibi olacaksın. Allah'ın emir ve buyruklarını, diriltici, birleştirici düsturlarını kulak ardı edeceksin… Hem dünyevi yetenek ve kabiliyetleri kullanma konusunda Hizbuşşeytan'ın onda biri kadar bile gayret göstermeyecek, tembellik, uyuşukluk, hantallık girdabı içinde değersiz bir nesne olmaya mahkum olacaksın… Hem de teslimiyetçi bir umutla, boş hayaller kurarak, atalarının yaptığı güzelliklerle övünmekten başka bir çabanın içine girmeden, zamanı okumaktan aciz bir ruh ve fikriyatla dünyaya hâkim olacağın günlerin hülyasıyla yaşayacaksın.
Ve kendi ham hayallerine hamasi nutuklarla Asr-ı Saadet'i payanda etmeye çalışacaksın. Bir avuç Müslüman otuz yıl içinde kendi zamanlarının iki süper gücünü yerle bir etti. Bizans ve İran bir avuç Müslüman'ın elleriyle fethedildi. Biz niye yapmayalım diyeceksin…
Doğru dersin, bir avuç Müslüman zamanın iki süper gücünü yerle bir etti ama Allah'a mutlak bir teslimiyet sergileyerek ve kendi zamanlarının teknolojisini en iyi bir şekilde kullanarak, vesilelere dört elle sarılarak, tembellik ve gaflet bataklığında boğulmayarak bunu yaptı.
Ey Müslüman! Senin kurtuluş, izzet ve şahlanışın da buna bağlıdır. Her şeyden önce günahlarla kirlenmiş toplumsal hayatını İslam'ın diriltici pınarıyla temizliğe kavuşturacaksın. Allah'a, onun emirlerine dört elle sarılarak, İslam'ın değer ve öğretilerini baş tacı edecek, itirazsız İslam ne derse onu yapacaksın.
İslam merhamet sahibi ol, Mümin kardeşine karşı alçak gönüllü, kâfire karşı şedit ol, Hıristiyan ve Yahudi'yi dost edinme, kardeşlerinle birlikte Allah'ın ipine sımsıkı sarıl, vahdet ve uhuvvet silahı kalkanın olsun, ihtilaf ve tefrika çukurunda boğulma, Ahireti, Allah'ın rızasını dünyaya, dünyevi emellere tercih et, takvalı ol, iman ve ihlas elbisesine bürün diyorsa öyle yapacaksın…
Düşmanın silahıyla silahlanacak, düşmanından daha zeki ve ferasetli olacak; ilimde, fende, sanatta, edebiyatta, sanayide düşmanından ilerde olmaya çalışacak, tembellik ve atalet hastalığından gayret, uyanıklık ve çalışkanlık ilacıyla tedavi olacaksın.
Dağınıklığa değil birliğe, tefrikaya değil vahdete, zulme değil adalete, bağnazlığa değil hoşgörüye, cehalete değil ferasete, tembelliğe değil çalışkanlığa, statükoya değil gelişim ve değişime, köleliğe değil özgürlüğe, günaha değil takvaya, yozlaşmaya değil edebe, tıkanıklığa değil açılıma, dünyaya değil ahirete, zillete değil izzete, karanlığa değil aydınlığa, aydınlık bir geleceğe inanacak, tüm bunların gereğini yapacak, ondan sonra da yüce Allah'a güvenerek düşmanınla savaşacaksın.
İşte o zaman aydınlık yarınları bekle, özgür ve egemen günlerin hayalini kur, Mustazafların yeryüzüne varis olacağı zamanların yakın olduğuna inan…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.