‘Toplumun değerlerine uygun bir eğitim verilmeli’

‘Toplumun değerlerine uygun bir eğitim verilmeli’

Avrupa'daki eğitim modelini birebir uygulamanın hatalı olduğunu belirten eğitimciler, daha sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi için toplumun öz değerleriyle sentezlenmiş bir eğitim modelinin uygulanması gerektiğini vurguluyorlar.

2015-2016 eğitim-öğretim yılının başlamasıyla eğitim sistemindeki sorunlar tekrar gündeme gelirken, var olan sistemdeki karma eğitimin etkisini, manevi eğitim, taşımalı eğitim gibi birçok konuyu merkezi Şanlıurfa’da bulunan Genç Düşünce Akademisi (GEDAK) Başkanı Eğitimci Osman Yavuz’la konuştuk.

Cumhuriyetle birlikte batıdan alınan eğitim modelinin birebir uygulanmasıyla birçok problemin oluştuğunu ifade eden Osman Yavuz, daha sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi için toplumun öz değerleriyle sentezlenmiş bir eğitimin verilmesi gerektiğini söyledi.

Genç Düşünce Akademisi Başkanı Eğitimci Osman Yavuz ile gerçekleştirdiğimiz röportaj:  

90 yıllık bir süreçte eğitim sisteminin geldiği noktayı ve özellikle küçük yaşlardan itibaren bu sistemin içinde yetişen ve okulu bitirdikten sonra kendi toplumuna yabancılaşan çocukların durumunu görünce, eğitim sistemini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Cumhuriyetin ilk yıllarından bu yana eğitim birleştirmesi dediğimiz tevhid-i tedrisatla birlikte, maalesef birçok konuda olduğu gibi eğitim sistemimiz de batıdan alındı. Batıya özenti ve hayranlık adına memleketin kendi kültürü ve değerlerine yabancı, tamamıyla batı kültürüyle yoğrulmuş olan bu sistemin bir paket halinde uygulanmasıyla bir takım sorunlar ortaya çıktı. Fakat zaman içerisinde bu eksiklikleri görülüp bir takıp düzeltmeler yapılmaya çalışıldıysa da çok uygun bir revize yapılamadı. Şu anki 4+4+4 sistemiyle öğrenci aileden alınıp 12 yıl eğitiliyor. Bu öğrenci 18 yaşına geldiğinde kendi kabiliyetlerine, yeteneklerine göre bir eğitim sistemi görmediği için sadece bir diploma sahibi, bir belge sahibi olarak toplumun içine karışıyor. Tabi bu durum toplum içinde yabancılaşmayı da beraberinde getiriyor.

Birçok Avrupa ülkesinde eğitime olumsuz etkisinden dolayı giderek terk edilen karma eğitimin hâlâ uygulanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Eğitime nasıl bir etki yapıyor?

Eğitimi konuşurken sorunlarının tümünü karma eğitime bağlamak çok doğru değildir.Ama eğitimin belli bir kısmından sonra öğrencinin ergenlik döneminde,  modern hayatın getirdiği bir sürü sorun içinde karma eğitimin verilmesi öğrenciler üzerinde olumsuz etki oluşturuyor. Tabiri caizse kaldırabileceği yükün bir katı daha fazlasını yüklemek gibidir. Ergenlik çağındaki bir kızımız, bir erkek yavrumuz elbette bu konuda yaşı dönemi itibariyle cinsellikle ilgili, rehber öğretmenler tarafından yeterince bilgilendirilmeli ve bu süreç en hafif şekilde atlatılmalıdır. Ne yazık ki, şu anda uygulanmakta olan karma eğitim sürecinde bu konuda yeterince bilgilendirilme yapılamamaktadır. Eğitimin en azından belli alanlarda kesinlikle kız liseleri (bir kısmı bugün uygulanmaktadır) erkek liseleri şeklinde ayrı ayrı yapılmasının daha faydalı olacağını düşünüyoruz.  Avrupa'nın bazı bölgelerinde bile bu uygulanıyor. Bizim ülkemizde buna biraz daha ağırlık verilmelidir. Karma eğitimin olduğu okullarda daha fazla sorunla karşılaşıyoruz. Ama karma eğitimin olmadığı okullarda biraz daha sakin eğitim-öğretim ortamının olduğuna şahit olmaktayız.

Şu an eğitim sistemimizde var olan müfredatı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye Cumhuriyeti kurulur kurulmaz birçok konuda olduğu gibi kendisine model olarak Avrupa dünyasını seçmiştir. Aynı şekilde müfredat da bu doğrultuda şekillendirildi. Elbette, müfredat eğitim-öğretim sürecinde çok önemlidir. Her öğretmen sınıfa giriş-çıkışlarda müfredata uymakla sorumludur. Müfredat birebir Avrupa’dan alındığı gibi burada uygulandığı için eğitim görevlilerinin çok fazla yapacağı birşey olmuyor maalesef. Dolayısıyla o uygulanınca böyle bir nesil yetişiyor.  Avrupa'nın bu eğitim modelini birebir uygulamak çok hatalıdır. Bu ülkenin kendi kültürüyle sentezlenmiş bir eğitimin verilmesi gerekiyor.

Müfredatta göz ardı edilen manevi eğitimin, topluma etkileri konusunda neler söylersiniz.

Eğitim sistemi toplumun kültürüyle, manevi değerleriyle bir bütündür. Bu anlamda siz bir tarafı boş bırakırsanız problemler ortaya çıkar. Tıpkı bir araba gibi, eğer o arabada bir gaz kaçağı olursa o araba çalışmaz. Dolayısıyla eğitim sistemi içerisine toplumun değerlerini, maneviyatını yerleştirmek veya serpiştirmek durumundasınız. Bu olmadığında bir tarafı açık kalır. Açık kaldığı zamanda sizin yetiştireceğiniz gençlikte bu anlamda eksik kalır. Manevi eğitim, insanına hizmet etmeyi seven nesilleri ortaya çıkarır. Aksi halde bırakın topluma, aile fertlerine bile zarar verebilecek bir neslin çoğalmasına neden olmaktadır.

Özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgesinde mevsimlik tarım işçisi öğrencilerin eğitim sorunu söz konusu. Sizce bu konuda neler yapılabilir?

Mevsimlik tarım işçileri üzerinde çalışılıyor. Bu konuda birçok düzenleme yapıldı. Bunlardan bir tanesi de gezici öğretmen uygulamasıydı. Tarla başında eğitim dediğimiz. Bu gibi uygulamalar yapıldı ama belki bir kısım iyileştirmeler oldu ama çok cüzi kaldı. Bir diğer taraftan mevsimlik tarım işçilerine yönelik devletin, bakanlığın, mülkü amirliğin ve valiliğin de üzerine düşen bazı görevler vardır. Mesela mevsimlik tarım işçilerinden bir tanesinin İŞ-KUR'da çalıştırılması gerekiyor. Bu en azından aylık bin lira civarında bir ücret demektir. Bu uygulama onu evde tutabilir. Bu durumda olan aileler tespit edilip nakit olarak yardım edilebilir. Aksi durumda olan fakir aileler gitmek zorunda kalıyor. Bu konuda topluma, STK’lara, yetkili makamlara kısacası herkese iş düşüyor. Herkes kendisine düşeni yapması lazımdır.

Okullarda okul ve veli dayanışmasını sağlamak için Okul Aile Birlikleri kuruldu. Sizce yeterli derece verim elde edildi mi? Edilmediyse sebepleri nelerdir?

Okul aile birlikleri; okul ve aile dayanışmasını sağlamak ve eğitim sürecini veli ile beraber tasarlayabilmek ve destekleyebilmektir. Ama maalesef okul aile birlikleri sadece kâğıtta kaldığı için bu formata bindirildiği için zayıflamış ve bu konuma gelmiştir. Bizim bölgemiz için bir idarecinin değerlendirilmesi yapılırken acaba idareci bana ne kadar yakın duruyor, ona göre puan veriliyor. Oysaki o müdürün liyakati, çalışması, okul eğitimini sahiplenmesi her şeyden önce o masum öğrencileri sahiplenmesi ne düzeydedir şeklinde bakılmıyor. Daha ziyadesiyle benimle ilişkisi nasıldır? Bunun üzerinden puanlama yapılabilir. Tabi bu da ortaya bazı haksız durumları ortaya çıkarıyor.

8 yıllık zorunlu eğitim uygulaması ile birlikte taşımalı eğitim de gündeme geldi. Taşımalı eğitimi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Taşımalı eğitim ile mevsimlik tarım işçiliği sorunu birbiriyle iç içedir. En güzel olanı bir çocuğun eğitime ikamet edilen yerde devam etmesidir. Fakat 8 yıllık eğitim zorunluluğu ve her köye okul inşa edilemediği için taşımalı eğitim devreye girmiştir.  İkili eğitim yapan okullarda bu çok sıkıntı olmaktadır. Araç öğrenciyi sabah namazında daha çocuk uykulu iken evden alıyor bu çocuk daha kahvaltısını yapmamışken zil çalıyor ve ders başlıyor. Çocuk tam uyanıp derse odaklanmışken 2-3 ders geçmiş oluyor. Taşımalı eğitim biraz daha sağlıklı hale getirilmesi gerekiyor.  Denetimlerin sıklıkla yapılması gerekir. (Osman Gülebak-Ramazan Casuk- İLKHA)



HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.