Mehmet GÖKTAŞ
Türkiye’nin Faşizmden Arınmasının Bedelleri
Reyhanlı katliamıyla birlikte ortalığı yine simsiyah bir faşizm dumanı kapladı. Bu yetmiyormuş gibi faşizmin iğrenç damarı kendisini futbol sahalarında gösteriverdi.
Bütün bunlardan önce de faşizm yargıdaki etkinliğinin unutulmaması gerektiğini “Ben buradayım ha!” diye haykırdı.
Ne güzeldi Nisan ayı! Ne güzeldi geçtiğimiz şu Kutlu Doğum mevsimi! Türkiye’nin en büyük meydanlarından tutun en ücra köşelerine kadar her yerden mutluluk tabloları seyrediyorduk. İnsanımızın yüzünü güldüren, kalbini coşturan fotoğraflar gözümüzün önünden hiç eksik olmamıştı; kulaklarımız hep vahyin nameleriyle besleniyordu. İnanın, geceleri rüyalarımız da aynen gündüzlerimiz gibiydi.
Sonra birden bire ortalığı faşizmin simsiyah kâbus dumanı kaplayıverdi.
Peygamber Sevdalılarının önde gelenlerine hapis cezaları yağdırılıverdi. “Demek siz bu memleketin havasını değiştirmeye, Muhammedî renge bürümeye yeltenirsiniz öyle mi?” dercesine her birine cinayet cezası verdi.
Aslında yargının ve kolluk kuvvetlerinin söz konusu baskısı hiçbir zaman dinmemişti ki.
Peygamber Sevdalılarının ne 12 Eylül’ü bitti ne de 28 Şubat’ı kesintiye uğradı, onlar için hiçbir şey değişmedi.
Ve ülkenin bu güzel havası Allah’tan korkmaz vicdansızların Reyhanlı katliamıyla mateme dönüşüverdi. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyor, yaralılara ve bütün mağdurlara sabr-ı cemil niyaz ediyoruz. Katliamın dehşeti ve şiddetin boyutları insanımızı çok derinden sarsmıştır.
Bu patlamanın Ankara Kocatepe Camii’nin altındaki alışveriş merkezinde gerçekleşebileceğini düşündüğümüzde, dehşetin boyutunun nerelere varacağını şöyle bir tahmin edin.
Bu arada insanı kahreden bir başka husus;
Reyhanlı katliamıyla ilgili olarak bugünlerde ortalıkta hiç görünmemesi gerekenler, başlarını önüne eğip hiç kaldırmaması gerekenler, en az konuşması, ağızlarını hiç açmaması gerekenler şu anda meydanları bir birine katmaktalar, çığırtkanlıklarıyla kulakları sağır etmekteler. İnsanı kahreden de bu.
Bu katliam nedeniyle merhamete ve sığınmaya, korunmaya en çok muhtaç olanların daha bir netleşmesi gerekirken ne korkunçtur ki hortlayan faşist duygularla birlikte onlar hücuma uğruyorlar, neredeyse ülkelerinde uğradığı katliamın bir benzerine burada uğrayacaklar.
Hortlayan faşist damarlar bununla da kalmadı, futbol sahalarında da kendisini gösteriverdi. Ülkenin ve insanımızın huzuru gerçekten bozulmuş durumda. Futbol dünyasında kendisini gösteren tehlike birilerinin zannettiği gibi sadece şiddet değildir.
Sadece takımlarının mağlubiyetine tahammül edemeyen taraftarlar ve onların hırslarından ibaret olmadığı görülecektir.
Keşke bütün bu yakıp yıkmalar, talanlar ve kan dökmeler sadece şiddet duygusundan ibaret olsaydı, o zaman polisiye tedbirlerle az-çok önü alınırdı.
Birazcık kaşıdığınızda bu şiddetin altında faşist bir damarın ortaya çıktığını göreceksiniz.
Hem sadece futbol hayatında değil, iyice dikkat ettiğinizde sosyal hayatın birçok alanında söz konusu bu ırkçı, ulusçu, faşist damarın birden kabarıverdiğini göreceksiniz.
En ufak bir kavgada, en basit bir toplumsal olayda bayrağını kapıp dışarı fırlayan ve burnundan soluyan saldırganlar size bir şeyler anlatmıyor mu?
Bütün bu çektiklerimiz, bir asra yakın zamandır Kemalizm’le kirlenmenin boyutlarını göstermektedir. Bilmem ki insanımız bu kirlenmeden ne kadar bir zamanda, hangi bedelleri ödeyerek arınabilecek?
Fakat siz yine de üzülmeyin, kendinizi karamsarlığa kaptırmayın. Bütün günler ve aylar Allah’ın günleridir, İslam’ın ayları ve günleridir. İçinde bulunduğumuz şu mübarek zaman dilimleri faşizme de küfrün diğer çeşitlerine de galip gelecektir, bu ülkeye kendi rengini vuracaktır Allah’ın izniyle.
Hem bizim verilmiş bir sözümüz yok muydu? İşgal edilmiş bütün zamanlarımıza yeniden el koymayacak mıydık?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.