AKP+Cemaat= Yargısız İnfaz!

Son günlerde mahkemeler tarafından yine hak ve hukuka uymayan kararlar peşi sıra verilmeye başlandı. Önce HÜDA PAR yöneticilerinin de aralarında bulunduğu İslami sivil toplum kuruluşlarının yetkililerine İstanbul’daki mahkemede adeta ceza yağdırıldı. Hemen akabinde Adana’daki mahkemeler tarafından, bazı İslami sivil toplum kuruluşlarının yöneticilerine verilen cezalar, Yargıtay tarafından onandı. Daha önce de Elazığ, Adıyaman ve Konya’da  aynı şekilde hiçbir mesnede dayanmadan masum insanlar cezalandırılmıştı.

Bütün bunlar Türkiye’de eskiden beri var olan tezgahın sadece isim değiştirdiğini ve hiçbir şeyin aslında mazlum ve mustazaf insanlar için değişmediğinin bir göstergesidir. Dün Kemalizmin cellatları mazlum insanları yargısız infaza tabi tutup dar ağaçlarında sallandırıyorlardı. bugünde  Cemaatin polisleri adeta suç ihdas edip masum insanları yakalayarak haklarında  dosya hazırlıyor. AKP’nin atadığı hakimlerde cezayı basıyor. Yani kendi aralarında paslaşarak, dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş bir şekilde, düzmece suçlamalarla masum insanların hayatları karartılıyor.

Bu insanlar hiçbir şiddete bulaşmadıkları gibi, tamamen legal alanda ve toplumun yararına olan hayırlı faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Dün bu insanlara niye illegal çalışıyorsunuz, niye yasalar çerçevesinde mücadelenizi vermiyorsunuz diye akıl verenler, bugün yaptığı faaliyetlerde yasalara aykırı herhangi bir aykırılık bulunmadığı ve tamamen yasal çerçeve içinde olduğu halde, tamamen niyet okumalara dayalı ve geçmişlerine bakarak haksız ve hukuksuz bir şekilde cezalandırılmaktadırlar.

Bunların üst üste gelmesi tesadüfi olmasa gerek. Bütün bunlar Orta Doğu’daki gelişmelerle yakından alakalı olup, tamamen kurulmak istenen yeni yapılanmanın bir gereğidir. Dün İngilizlerin teşvikiyle Orta Doğu’da kurdukları düzeni koruma adına Türkiye’de Kemalistlerin eliyle Müslümanlar, özellikle de Kürd Müslümanlar cezalandırılıyorlardı. Bugünde  ABD’nin eliyle kurulması planlanan yeni düzenin önündeki engelleri kaldırma adına, yine Kürd Müslümanlar bu sefer İslami kimliğe sahip olduğu bilinen bir iktidar ve güç odakları tarafından cezalandırılmaktadır. Yani aslında değişen bir şey yoktur. Sopa aynı sopa, ama sadece onu kullanan el değişmiş!

Bu yeni kurulacak yapılanma içinde bir takım vaatlerle PKK’nin ikna edilmesi ve PKK’nin kuzu kuzu söylenenlere itaat edip sınır dışına çıkması, bunun büyük ölçüde bu oyunun bir parçası olduğunu göstermektedir. Öyle anlaşılıyor ki bu denklemin içinde yer almayanlar ve bağımsız bir şekilde hareket etmek isteyenlere hayat hakkı tanınmayacak ve devre dışı bırakılmaya çalışılacaktır. AKP’nin diğer İslami kesimleri adeta evcilleştirip kayıtsız şartsız kendi politikalarının yörüngesine çekip sisteme entegre etmesi de dikkat çekicidir. Düne kadar sistemin amansız düşmanlığını yapanlar,  bugün pek fazla bir şey değişmediği halde -en azından yasal olarak- sistemin gönüllü savunucuları durumuna gelmişlerdir.

Sadece Türkiye’de değil Orta Doğu’da da yeni yapılanmanın başrolünün AKP hükümetine ve dolayısıyla Erdoğan’a verildiği, Gülen cemaatinin de –her ne kadar aralarında son dönemlerde bir takım sorunlar olsa da- buna lojistik destek vermekle görevlendirildiği anlaşılıyor. Erdoğan’ın Mısır’da laikliği tavsiye etmesi, BOP ve Medeniyetler Arası İttifakın eş başkanlığını yürütmesi, Cemaatin İsrail ve ABD’nin politikaları doğrultusunda hareket etmesi, cemaat  elemanlarının bazı ülkelerde CIA ajanı oldukları suçlamasıyla ceza almaları, bunun en bariz göstergeleridir.

Peki Mustazaflar camiası ve HÜDA PAR niçin bu şekilde hedefe konulmaktadır. Bunda Suriye başta olmak üzere bu camianın olaylara kendine özgü yaklaşımından aramak lazım. Ne AKP’nin, ne de bir başka gücün güdümünde olmayan, tamamen İslam'ın ve Müslümanların maslahatına uygun hareket eden, anti emperyalist ve anti Siyonist duruşu, anlaşılan bazı çevreleri ve odakları rahatsız etmektedir.  Bunun içinde kurt-kuzu hikayesinde olduğu gibi tamamen uydurma suçlamalarla camianın mensuplarına karşı yargı sopası kullanılmakta ve yıldırılmak istenmektedir. Sadece yargı yoluyla değil, Mustazaflar camiasının derneklerine yapılan saldırıları da bu şekilde okumak lazım.

Bu bağımsız ve özgün duruşun daha önce de olduğu gibi, bir takım bedeller gerektirdiği ortadadır. Filistin’de Hamas da, yıllardır emperyalistlere ve Siyonistlere boyun eğmediği ve isteklerine göre hareket etmediği için katliam, ambargo dahil her türlü baskı ve zorbalığa maruz kalmaktadır.

Fakat şunu hatırlatmakta fayda var; Ellerinde bulundurdukları devletin güç ve imkanlarını bu şekilde haksız bir şekilde kullananlar, İslam düşmanları ile kolkola girip Müslümanlara zulüm ve haksızlık yapanlar, geriye bakıp bir zamanlar kendilerine  aynı şeyi  yapanların, şimdi ne durumda olduklarını görüp ibret alsınlar. Şunu bilsinler ki hiç kimse kafirlerin dostluğundan ve Müslümanlara yaptığı eziyet ve zorbalıklardan şimdiye kadar hayır görmemiş ve görmeyecektir. Bu haksızlık ve zorbalığı yapanlar mazlumların bedduasını almaktan korksunlar.

Peygamberimizin (as) buyurduğu gibi, "Mazlumun, haksızlığa uğramış kimsenin duasından sakın: çünkü onun duası ile Allah (c.c)arasında perde yoktur."

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.