Türkiye’ye Nazi benzetmesi yapmak hezeyandır
Cumhurbaşkanı Erdoğan, katıldığı 20’nci Uluslararası İş Forumu Kongresi’nin açılış töreninde yaptığı konuşmada, “Avrupa’da Neo-Nazi zihniyeti tekrar hortlamışken, Türkiye’ye Nazi benzetmesi yapmak, ancak bir hezeyanın eseri olabilir.” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Müstakil Sanayici ve İş adamları Derneği (MÜSİAD) tarafından düzenlenen 16’ncı EXPO ve 20’nci Uluslararası İş Forumu Kongresi’nin açılış törenine katılarak bir konuşma yaptı.
Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) tarafından düzenlenen 16. EXPO ve 20. Uluslararası İş Forumu Kongresi’nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Batılıların önemli bir bölümü için Doğulu demek, ilkel adetlerin, kapalı düşüncenin temsilcisi demektir. İnsanlığın en eski medeniyetlerine beşiklik yapmış Doğu’nun değerler skalasında bu anlayışın hiçbir yeri yoktur. Ne kadar ileri giderseniz gidin, Batı’nın gözünde ikinci sınıf olmaktan kurtulamazsınız. Biz bu acı gerçeği yarım asırdır devam ettirdiğimiz Avrupa Birliği sürecinde de yaşadık." dedi.
Türkiye’nin, devleti ve milletiyle, demokrasisi ve özgürlüğünü korumak için tarihte eşine ender rastlanacak mücadele yürüttüğü bir dönemde düzenlenen bu organizasyonun anlamının büyük olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, fuar ve kongreye yurt dışından gelen katılımcılara, Türkiye’ye güvenip inandıkları ve destek verdikleri için teşekkür etti.
“Türkiye, ekonomi alanında tarihi bir başarı ortaya koydu”
1990 yılından beri ‘yüksek ahlak’ ve ‘ileri teknoloji’ ilkesiyle, iş adamlarının sorunlarını, beklentilerini ve kanaatlerini yansıtan bir platform olarak çalışan MÜSİAD’ın faaliyetlerini yakından ve takdirle takip ettiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “MÜSİAD üyelerini ve yönetimini, ülkelerine, milletlerine sahip çıktıkları, ‘ne pahasına olursa olsun kazanmanın’ değil, ‘helalinden kazanmanın’ peşinde oldukları için kutluyorum” dedi.
Türkiye’nin, geçtiğimiz 14 yılda, özellikle ekonomi alanında, tarihi bir başarıyı ortaya koyduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2003-2015 yılları arasındaki ortalama büyüme hızının yüzde 4,7 olarak gerçekleştiğini, son üç yılda yaşanan onca badireye rağmen, büyüme rakamlarının dünya ortalamasının çok üzerinde olduğunu, 2 seçimin ve ciddi terör olaylarının yaşandığı 2015 yılında, dünya ortalaması yüzde 3,1 iken ve birkaç istisna dışında gelişmekte olan ülkelerin büyüme oranları yüzde 2’de kalmışken, Türkiye’nin yüzde 4 büyüme oranına ulaştığını kaydetti.
Türkiye’nin gerçeklerini ne terör olaylarının ve çevresindeki krizlerin yansıtmadığını, gerçek Türkiye’nin yatırımlara ve projelere bakarak görülebileceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, son bir yılda 15 Temmuz darbe girişiminin ve çeşitli terör örgütlerinin eylemlerine maruz kalan Türkiye’de, İstanbul-İzmir otoyolunun İzmit körfez geçişini oluşturan Osmangazi Köprüsü, Yavuz Sultan Selim Köprüsü gibi dünya çapında projelerin hizmete açıldığını, Avrasya Tüneli ile Kars-Tiflis demiryolunun yıl sonuna kadar açılacağını söyledi.
“Türkiye’nin yatırım ve proje listesini anlatmaya günler yetmez”
1915 Çanakkale Köprüsü, Kanal İstanbul, 3. Havalimanı, şehir hastaneleri, Mersin-Akkuyu nükleer santrali gibi hazırlıkları ya da inşaları devam eden büyük projelere de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisini dinleyen yerli ve yabancı iş adamlarına hitaben, “Türkiye’nin yatırım ve proje listesi öylesine uzun ki, inanın anlatmaya günler yetmez. Siz işadamlarına ve dostlarımıza mesajım şudur: Bu ülkenin, kendisine güvenen, inanan, yatırım yapan hiç kimseyi, hiçbir kurumu mahcup etmediğinden, etmeyeceğinden emin olunuz.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, MÜSİAD’ın daha önceki fuar ve forumları gibi, bu etkinlikte de, Afrika’ya ve Asya’ya özel önem verdiğine işaret etti ve şunları söyledi:
“Maalesef, Batı’nın Doğu’ya bakışını hala oryantalizm anlayışı belirliyor. Batılıların önemli bir bölümü için Doğulu demek, Orta Çağ karanlığında yaşayan, geri fikirlerin, ilkel adetlerin, kapalı düşüncenin temsilcisi demektir. İnsanlığın en eski kültürlerine, medeniyetlerine beşiklik yapmış doğunun beklentilerinin ve sıkıntılarının, bu anlayışın değerler skalasında hiçbir yeri yoktur. Ne yaparsanız yapın; ekonomik, kültürel, siyasi, ticari olarak ne kadar ileri giderseniz gidin, batının gözünde ikinci sınıf olmaktan asla kurtulamazsanız. Biz bu acı gerçeği, yarım asırdır her türlü engellemelere rağmen ısrarla devam ettirdiğimiz Avrupa Birliğine üyelik sürecimizde defaatle yaşadık, yaşıyoruz.”
“Batı’nın Cumhurbaşkanları, Başbakanları teröristlere kapılarını açıyor”
Dokunulmazlıkları kaldırılmış, terör örgütü PKK ile ilintili bazı milletvekilleriyle ilgili yürütülen yargı sürecine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bu ülkenin içinde yaşayan, Kandil’deki teröristlerin, PKK’nın parlamentodaki uzantılarına yönelik yargımızın attığı bir adım var. Burada dokunulmazlıklar kalktı mı? Kalktı. Sadece onların değil, diğer siyasi partilerden de birçoğunun dokunulmazlıkları da kalktı. Bu dokunulmazlıklar kalktıktan sonra yargı üzerine düşen görevi yapıyor. Yargı üzerine düşen görevi yaparken bunların bir kısmı kaçıp Batı’ya, Avrupa’ya gitti mi? Kaçıp giden teröristlere kim kapısını açıyor? Bakıyorsunuz, Batı’nın yöneticileri, Cumhurbaşkanları, Başbakanları, Bakanları kapı açıyor. Acaba Türkiye Batı’nın teröristlerine, kapısını onların anlayışıyla açacak olsa, o zaman bunların duruşu nasıl olurdu, ben bunu merak ediyorum. Fakat şunu bilmelerini istiyorum: Bu, bumerang gibi sizleri vuracaktır ve çok kötü vuracaktır. Bir taraftan PKK’yı terör örgütü ilan edeceksin, öbür taraftan terör örgütü PKK’nın yöneticilerine, mensuplarına Avrupa Parlamentosu’nun koridorlarını kapılarını açacaksın. Bu ne menem iş, böyle sakat bir anlayış olabilir mi? Buna evet demek mümkün mü? Bu ikiyüzlülüğün ta kendisidir. Dürüst olun dürüst, siyaseti dürüst yapın.”
Diğer ülkeler için gündeme dahi getirilmeyen meselelerin ve önemsenmeyen şartların, konu Türkiye olunca birden vazgeçilmez hale geldiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu anlayışın son örneğinin, vize serbestisi görüşmelerinde ve terörle mücadele konusunda tecrübe edildiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Utanmadan sıkılmadan kalkmış ne diyorlar? ‘Türkiye’nin Avrupa Birliği müzakereleri gözden geçirilmelidir.’ Geç kaldınız, hadi bir an önce gözden geçirin. Ama gözden geçirdiğiniz zaman ertelemeyin ha, nihai kararınızı verin. Eğer Türkiye terörle haysiyetli ve onurlu bir şekilde mücadele ediyor diye siz Avrupa Birliği konusunda müzakereleri gözden geçirecekseniz, geç kaldınız. Biz terörle mücadeleyi sonuna kadar vereceğiz, sonuna kadar” diye konuştu.
“Birileri ‘bizim arkamızda PKK var’ deyip meydan okudu”
Batı geçmişte kendi içlerindeki terör örgütleriyle mücadelelerini nasıl gerçekleştirdiyse, Türkiye’nin de bunu yaptığının ve yapacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz yüzlerce binlerce şehit verdik. Onlar böyle ölüm hadiseleriyle karşı karşıya kalmadılar. Dolayısıyla biz bunu görmezden gelemeyiz. Biz kapıları açtık. ‘Gelin ne yapacaksanız siyasette yapın’ dedik. Anladılar mı bunu, Anlamadılar. Adamlar parlamentoya girdi, devlete meydan okuyor, ‘Sen beni sorguya çağıramazsın’ diyor. Kimsin sen? Dokunulmazlığın kaldırılmış, tabii ki yargı seni sorgulayacak. Dokunulmazlığın kalktığı andan itibaren sen aynen normal bir vatandaş gibisin ve bunun hesabını da vereceksin. Vermediğin takdirde bedelini ödeyeceksin. Bak siyasi parti liderleri gidiyor aynen ifadesini veriyor, ondan sonra da işinin başına dönüyor. Sen de aynısını yapsaydın, niye yapmadın? Siz meydan okudunuz, ‘Bizim arkamızda PKK var’ dediniz, ‘Bizim arkamızda PYD, YPG var’ dediniz. E, gelsin onlar sizi kurtarsın. Bizim arkamızda terör örgütleri yok. Bizim arkamızda Hak var, halk var, farkımız bu.” görüşlerine yer verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa ülkelerinin terörle mücadele konusunda her türlü adımı atıp gereken önlemleri en sert şekliyle alırken, Türkiye’nin terörle mücadele hakkını açıkça engellemeye çalıştıklarına vurgu yaparak, bu tavırlarının yeni olmadığını, Türkiye’nin AB ile müzakere içinde olduğu yarım asırlık süre boyunca Türkiye’nin sabır taşının sürekli test edildiğini hatırlattı.
Aynı kibirli ve oryantalist tavrın, mülteciler ve göçmen krizi meselesinde de yaşandığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle Suriyeli ve Afrikalı göçmenlere yönelik tutumun, Batının gerçek yüzünü ifşa etmesi açısından son derece ibretlik olduğunu söyledi.
“Suriye halkı özgürlük mücadelesinde yapayalnız bırakıldı”
Suriye’de 600 bin insanın, devlet terörünün ve terör örgütlerinin eylemleri sonucu hayatını kaybettiğini, 12 milyon insanın yerinden yurdundan olduğunu, binlerce yıllık şehirlerin, kütüphanelerin, camilerin ve hastanelerin enkaza döndüğünü hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hal böyleyken, Suriye krizinin başından bu yana insan hakları, demokrasi, özgürlük gibi sözüm ona batılı değerler, Avrupa ülkelerinin gündemine dahi gelmedi. Suriye halkı özgürlük mücadelesinde yapayalnız bırakıldı. Suriyeli mazlumlar 6 yıldır, siviller üzerinde kimyasal dâhil her türlü silahı kullanmaktan çekinmeyen, hatta bununla da gurur duyan, ölen çocukların acılarını umursamayan bir rejimin insafına terk edildi. Bakın biz şunu da biliyoruz; hangi ülke bu teröristlere silah veriyor, bunları biliyoruz. Hepsinin adresi şu anda bizde biliniyor. Son günlerde bize, güya, insan hakları ve demokrasi dersi veren batılı vicdan, yıllardır Akdeniz’in ve Ege’nin karanlık sularında yitip giden on binlerce insan için bir damla gözyaşı döktü mü?” şeklinde konuştu.
“Türkiye’ye Nazi benzetmesi yapmak, ancak bir hezeyanın eseri olabilir”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Avrupa’ya ulaşmış olup da, her türlü zillete, her türlü incitici tavra, her türlü istismara maruz kalan göçmenler için harekete geçmeyenler, bize karşı adeta aslan kesildiler. Utanmadan, arlanmadan, kendi durumlarından zerre kadar hicap duymadan, ellerinden damlayan kana aldırmadan, nasırlaşmış yüreklerini görmeden bize ‘Nazi’ benzetmesi yapıyorlar. Varsa yoksa Nazi’nin ta kendisi sizsiniz. Hatta daha da ileri gidip, hiç yüzleri kızarmadan, ‘Siyasi sığınmacı adı altında kim gelirse bağırlarına basacaklarını’ ifade ediyorlar. Hale bakın hale... Öncelikle şu noktayı altını çizerek ifade etmek isterim. Nazi zihniyeti, doğuda değil batıda ortaya çıkmış ve felaketlere yol açmış bir zihniyettir. İnsanların, inançları veya kökenleri sebebiyle, toplu şekilde katledilmeleri fikrinin kaynağı doğu değil, batıdır. Onların, bu tür insanlık dışı sebeplerle kovduğu kesimlere, bizim ecdadımız sahip çıkıp, hayatlarını kurtarmıştır. Hele hele bugün Avrupa’da Neo-Nazi zihniyeti tekrar hortlamışken, ırkçı partiler siyasetin merkezine oturmuşken, Türkiye’ye Nazi benzetmesi yapmak, ancak bir hezeyanın eseri olabilir. Solingen’de yakılarak katledilen bizim vatandaşlarımızın, dönerci cinayetleri denilerek üstü kapatılmaya çalışılan suçların hesabını henüz vermemiş olanlar, bize dil uzatamaz. Madem Avrupa’da birileri ‘siyasi sığınmacı olarak kim gelirse kucak açmaya hazırız’ diyor, öyleyse biz de diyoruz ki, gelin, hayırlı bir iş yapın. ‘Siyasi sığınmacı’ adı altında teröristleri, terör destekçilerini değil, 6 yıldır zulüm gören Suriyeli mazlumlara, Afrikalı mağdurlara kucağınızı açın. İmkânlarınız, teröristlere dahi sahip çıkacak kadar genişse, neden mültecilere kapılarınızı kapatıyor, onları sınırlarda insanlık dışı muamelelere tabi tutuyorsunuz? İlla birilerini bağrınıza basacaksanız, savaştan, ölümden, açlıktan size sığınan insanları bağrınıza basın. Madem ülkenize birilerini kabul edecekseniz, teröristleri değil, terör mağdurlarını kabul edin.”
“Türkiye’den kaçan teröristlere yer bulanlar, birkaç milyon mülteciyi ağırlamak için de hazır olmalı”
Türkiye’den kaçan teröristlere yer bulanların, canileri baş tacı edenlerin, birkaç milyon mülteciyi ağırlamak için de hazır olmaları gerektiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tabii biz bunların asıl yüzlerini, asıl niyetlerini gayet iyi biliyoruz. Afrikalı, Asyalı, Ortadoğulu mazlumların dramlarını zerre kadar umursamadıklarını gayet iyi biliyoruz. Dertleri, Türkiye’yi sıkıntıya sokmak, Türkiye’nin başını ağrıtmak. Yiyecek ekmek bulamadığı için kapılarına gelenlere bir lokmayı çok görenlerin, terörist yardakçılarını saraylarında ağırlamasının başka izahı yoktur. Kendi ülkesinde sağa sola hırlayan o terörist yardakçıları da, Avrupa’daki saraylarda süklüm-püklüm ağırlanmaktan gurur duyuyorlardır herhalde” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Dikkat ediniz, bizi eleştiren çevreler, Türkiye’de PKK’lı teröristler tarafından sadece geçtiğimiz yılın Temmuz ayından bu yana şehit edilen 800’e yakın güvenlik görevlimizi, 300’ün üzerinde sivil vatandaşımızı, binlerce yaralımızı hiç görmezler. Sabah namazına giderken katledilen imamla, 15 ton bombayla parçalara ayrılan Kürt kardeşlerimle, kurban eti dağıtırken şehit edilen 15 yaşındaki Yasin Börü’yle hiç empati kurmazlar. Çocuklarının gözlerinin önünde öldürülen siyasetçileri asla gündemlerine almazlar. Yine bu çevrelerin, 15 Temmuz’da şehit edilen yüzlerce, yaralanan binlerce vatandaşımızla ilgili, Türkiye’nin geçirdiği büyük tehlikeyle ilgili samimi bir ikrarlarına da rastlayamazsınız. Ama aynı kesimler, bu katillerin destekçisi siyasetçiler hukuk önünde hesap vermeye çağrıldığında, hemen ayağa kalkarlar. Darbecilere yönelik operasyonlardan rahatsız olanların, aynı örgütün mensuplarını ülkelerinde ağırlama konusunda hiçbir sıkıntıları yoktur. Tercihlerini demokrasiyi ve hukuku savunanlardan değil, terörden ve teröristlerden yana kullananlar, kendi elleriyle kendi sonlarını hazırlıyorlar, haberleri olsun. Çünkü hesapları yanlış. ‘Kem aletle kemalat olmaz.’ Biz bu badireyi de, Allah’ın izniyle, atlatırız. Fakat onlar terörün pençesinde kıvranmaya başladıklarında, kendilerine uzanacak bir yardım eli, kucak açacak hiçbir yer bulamayacaklar.”
Ülkemizin doğusunda ve güneyinde yaşanan sıkıntılar, kadar yarın-öbür gün batısında ortaya çıkacak krizlerin de aynı derecede Türkiye’yi ilgilendirdiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü bizim Batı ile çok yakın ilişkilerimiz var. Her şeyden önce, Balkanlarda ve Avrupa’da milyonlarca soydaşımız, dindaşımız yaşıyor. Bunların her birinin sosyal, kültürel, siyasal, ekonomik meseleleri, bizim meselemizdir. Aynı şekilde, Türkiye olarak ihracatımızın yaklaşık yarısını EURO bölgesine yapıyoruz. Bir başka ifadeyle, ekonomik olarak da Batı ile asla gözden çıkartmayacağımız, vazgeçmeyeceğimiz ilişkilerimiz var. Bu bakımdan, Avrupa Birliği’yle ve Batı coğrafyasıyla ilgili endişelerimiz samimidir, tespitlerimiz samimidir, tekliflerimiz samimidir. Biz rol yapmıyoruz, riya yapmıyoruz. Biz demokrasi kılıfı altında terör destekçiliği yapılmasına karşı çıkarken, kendi istikbalimizle, kendi çıkarlarımızla birlikte, muhataplarımızın geleceğini de düşünüyoruz. İşte bu anlayışla, hakikatleri anlatmaya devam edeceğiz” açıklamasında bulundu.
“Amerikan halkına başarılarla dolu bir gelecek temenni ediyorum."
MÜSİAD ve benzeri kuruluşlara, Türkiye’deki dünyadaki iş adamlarına bu konuda çok önemli görevler düştüğüne değinerek, “Her gidilen yerde bunların anlatılması, bu bilincin yaygınlaştırılması lazım. Madem hepimiz aynı gemideyiz, öyleyse bu mücadeleyi de hep birlikte vermeliyiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda ABD seçimleri ile ilgili açıklamada bulundu:
“ABD bir seçim geçirdi ve bu seçimle birlikte ABD’de Demokratlar iki dönemden sonra Cumhuriyetçilere iktidarı devretti. Amerikan halkı böyle bir tercihi gerçekleştirdi. Bu tercihle birlikte ABD’de yeni bir dönem başlıyor. Temenni ederim ki Amerika halkının bu tercihi dünyaya gerek temel hak ve özgürlükler noktasında, gerek demokrasi noktasında, gerekse bölgemizdeki gelişmeler noktasında hayırlı adımların atılmasına vesile olur. Ben, şahsım ve milletim adına Amerikan halkının bu tercihini hayra yorarak, başarılarla dolu bir gelecek temenni ediyorum."
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.