Ucuza çekilen MR'larda tümörler görünmüyor, hastalar ölüme itiliyor!
Ucuza çekilen MR'larda tümörler görünmüyor, hastalar ölüme itiliyor!
Bir radyoloji uzmanı, "Bilgisayarlı tomografi ve MR çekimi için devlet ihalelerini düşük fiyatla alan şirketler, kar amacyla kaliteden taviz veriyor" dedi.
Bilgisayarlı tomografide ince aralıklarla yapılması gereken taramaların, birkaç santimetre kalınlıklarında tek fazda, Manyetik Rezonans (MR) yönemiyle incelemeler ise daha az sekansla yapıldığını belirten radyoloji uzmanı, "Üstelik kontrast sağlayan malzeme de kullanılmıyor. Sonuçta, bir kanser hastasının çekimlerinde tümör gözden kaçıyor, teşhis ve tedavi gecikince de hasta için ölümcül sonuçlar doğuyor" dedi.
İzzet Doğan'ın Hürriyet gazetesindeki özel haberinde, devlet hastanelerinde çalıştıklarını isimlerini açıklamak istemeyen doktorlar şunları söyledi:
"Görüntülemede, devlet hastanelerine ihaleyle hizmet alımı yapılıyor. Bu ihalelere katılan şirketlerde raporlama için uzman doktor bulundurma şartı var ancak bu ihalelere katılanlar doğal olarak sadece kâr amacı güden çoğunluğu tıp dışında ana faaliyet alanı olan ticari şirketler.
Hizmet alımı ihalesi fiyat eksiltme yöntemiyle yapılıyor. En düşük fiyatı veren ihaleyi kazanıyor. Bu da kaliteyi olumsuz etkiliyor.
Tabip odaları ile devletin belirlediği fiyatlar arasında uçurumlar var. Tabipler odası, sağlıkta kalitenin yükseltilmesini hedeflediği için fiyatları asgari kalite düzeyini dikkate alarak belirliyor. Örnek vermek gerekirse, devletin en fazla 70 TL dediği bir görüntüleme (MR incelemesi) için tabip odası en az 670 TL diyor. Firmalar, ihaleyi kazanmak için. devletin belirlediği bu limitin de altına inebiliyor.
Fiyat çok aşağı çekildiğinde standartlardan sapma oluyor. Çünkü kullanılan cihazlar çok pahalı ve ciddi yatırım gerektiriyor. İhaleler en düşük fiyatlarla alındığından firma kâr edebilmek için hizmet sürelerini kısaltıp gün içinde görüntüleme yapılan hasta sayısını artırmaya çalışıyor. Aslında 1 saat sürecek bir inceleme yapılması gereken bir hastaya çok daha az zaman ayrılıyor. 1 saati dikkate aldığımızda günlük hasta kapasitesi 24’ü geçemiyor ama bu cihazlarla gün içinde 100’ü aşkın görüntüleme yapılıyor, kâr edebilmek için."
İncelemeler nasıl yapılıyor?
"Bilgisayarlı tomografide incelemeyi geniş aralıklarla, kontrast madde vermeden veya gerekenden az vererek, batın incelemelerinde bağırsakları doldurmadan ve bir bölgeyi sadece bir kez tarayarak işlem yapılıyor. Bu yolla zamandan, cihazın yıpranmasından ve kontrast giderinden tasarruf sağlanıyor. MR incelemelerinde aynı bölge değişik parametreler ile çok kez incelenir. Az inceleme sayısı ile zamandan ve maliyetten kazanırken tanıda hata yaparsınız."
'İnsan hayatı tehlikeye atılıyor'
"Küçük bir menisküs yırtığı görünmeyebilir, o ölümcül olmaz ama batın incelemesinde, akciğer incelemesinde yeni gelişmiş bir kanseri ya da onun sıçrama yaptığı başka alanlar görülmeyebilir. Bu da hastanın tedavisinin gecikmesi ya da yanlış tedavi uygulanması gibi sonuçlar doğurabilir. Burada insan hayatı sözkonusu.
Biz diyoruz ki erken tarama yapalım, erken yakalayalım ama geldiğimiz noktada öyle hizmet veriliyor ki bu mümkün olmuyor. Örneğin meme tümörlerinde biz santim değil milimetre ile uğraşıyoruz. Tümör 2-3 santime ulaştıktan sonra bulmaya başlıyoruz, halbuki amaç onu ele gelmeden milimetrik boyutta yakalamak. Bu, düzgün tarama yaparak olur."
Bir radyoloji uzmanı, "Bilgisayarlı tomografi ve MR çekimi için devlet ihalelerini düşük fiyatla alan şirketler, kar amacyla kaliteden taviz veriyor" dedi.
Bilgisayarlı tomografide ince aralıklarla yapılması gereken taramaların, birkaç santimetre kalınlıklarında tek fazda, Manyetik Rezonans (MR) yönemiyle incelemeler ise daha az sekansla yapıldığını belirten radyoloji uzmanı, "Üstelik kontrast sağlayan malzeme de kullanılmıyor. Sonuçta, bir kanser hastasının çekimlerinde tümör gözden kaçıyor, teşhis ve tedavi gecikince de hasta için ölümcül sonuçlar doğuyor" dedi.
İzzet Doğan'ın Hürriyet gazetesindeki özel haberinde, devlet hastanelerinde çalıştıklarını isimlerini açıklamak istemeyen doktorlar şunları söyledi:
"Görüntülemede, devlet hastanelerine ihaleyle hizmet alımı yapılıyor. Bu ihalelere katılan şirketlerde raporlama için uzman doktor bulundurma şartı var ancak bu ihalelere katılanlar doğal olarak sadece kâr amacı güden çoğunluğu tıp dışında ana faaliyet alanı olan ticari şirketler.
Hizmet alımı ihalesi fiyat eksiltme yöntemiyle yapılıyor. En düşük fiyatı veren ihaleyi kazanıyor. Bu da kaliteyi olumsuz etkiliyor.
Tabip odaları ile devletin belirlediği fiyatlar arasında uçurumlar var. Tabipler odası, sağlıkta kalitenin yükseltilmesini hedeflediği için fiyatları asgari kalite düzeyini dikkate alarak belirliyor. Örnek vermek gerekirse, devletin en fazla 70 TL dediği bir görüntüleme (MR incelemesi) için tabip odası en az 670 TL diyor. Firmalar, ihaleyi kazanmak için. devletin belirlediği bu limitin de altına inebiliyor.
Fiyat çok aşağı çekildiğinde standartlardan sapma oluyor. Çünkü kullanılan cihazlar çok pahalı ve ciddi yatırım gerektiriyor. İhaleler en düşük fiyatlarla alındığından firma kâr edebilmek için hizmet sürelerini kısaltıp gün içinde görüntüleme yapılan hasta sayısını artırmaya çalışıyor. Aslında 1 saat sürecek bir inceleme yapılması gereken bir hastaya çok daha az zaman ayrılıyor. 1 saati dikkate aldığımızda günlük hasta kapasitesi 24’ü geçemiyor ama bu cihazlarla gün içinde 100’ü aşkın görüntüleme yapılıyor, kâr edebilmek için."
İncelemeler nasıl yapılıyor?
"Bilgisayarlı tomografide incelemeyi geniş aralıklarla, kontrast madde vermeden veya gerekenden az vererek, batın incelemelerinde bağırsakları doldurmadan ve bir bölgeyi sadece bir kez tarayarak işlem yapılıyor. Bu yolla zamandan, cihazın yıpranmasından ve kontrast giderinden tasarruf sağlanıyor. MR incelemelerinde aynı bölge değişik parametreler ile çok kez incelenir. Az inceleme sayısı ile zamandan ve maliyetten kazanırken tanıda hata yaparsınız."
'İnsan hayatı tehlikeye atılıyor'
"Küçük bir menisküs yırtığı görünmeyebilir, o ölümcül olmaz ama batın incelemesinde, akciğer incelemesinde yeni gelişmiş bir kanseri ya da onun sıçrama yaptığı başka alanlar görülmeyebilir. Bu da hastanın tedavisinin gecikmesi ya da yanlış tedavi uygulanması gibi sonuçlar doğurabilir. Burada insan hayatı sözkonusu.
Biz diyoruz ki erken tarama yapalım, erken yakalayalım ama geldiğimiz noktada öyle hizmet veriliyor ki bu mümkün olmuyor. Örneğin meme tümörlerinde biz santim değil milimetre ile uğraşıyoruz. Tümör 2-3 santime ulaştıktan sonra bulmaya başlıyoruz, halbuki amaç onu ele gelmeden milimetrik boyutta yakalamak. Bu, düzgün tarama yaparak olur."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.