Ülger: "Türkiye'yi baskı altına almak için Yunanistan'ı bir araç olarak kullanıyorlar"
Doğu Akdeniz ve Ege'de yaşanan gerginliği değerlendiren Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. İrfan Kaya Ülger, hem Yunanistan hem de Kıbrıs Rum Kesimi'nin hukuka uygun davranmadıklarını aktardı.
Yunanistan ile Türkiye arasında Doğu Akdeniz'de yaşanan gerginliklere ilişkin İlke Haber Ajansı'na (İLKHA) önemli açıklamalarda bulunan Kocaeli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. İrfan Kaya Ülger, Yunanistan ile Kıbrıs Rum Kesimi'nin provokasyon peşinde olduklarını söyledi.
"Yunanistan'ın Akdeniz'de egemenlik hakkı olarak kullanacağı bir bölge yok"
Akdeniz'deki sorunun temelinde 'deniz yetki alanları' olduğunu belirten Ülger, "Denize kıyısı olan bir ülkenin aslında üç tane ülkesi var demektir. Kara ülkesi, deniz ülkesi ve hava ülkesi. Kara ülkesi, sınırlarının olduğu coğrafya; deniz ülkesi, karasuları uzunluğu kadar olan yer ve bu ikisinin üzerindeki hava sahası da 'hava ülkesi' oluyor.
Bu konuda Yunanistan ve diğerleriyle Akdeniz'de bir sorun yaşamıyoruz. Yunanistan'ın Akdeniz'de egemenlik hakkı olarak kullanacağı bir bölge yok. Yunanistan'ın Akdeniz'deki bölgesi, sınırlarımıza yakın yerler değil. Daha çok İtalya'ya yakınlar. Türkiye'nin karasuları, Karadeniz'de 12 mil, Akdeniz'de 12 mil ve Ege'de 6 mildir. Ege'de 1964 olayları patlak verdiği zaman 6 mile çıkardık. Yunanlılar 1936'da 6 mile çıkardılar. Ege Deniz'inde her iki ülkenin de karasuları 6 mildir." ifadelerini kullandı.
"Türkiye olarak biz adaların münhasır ekonomik bölgeye sahip olmasını kabul etmiyoruz"
Kıbrıs Rum Kesimi ile Yunanistan'ın Akdeniz hakkındaki iddialarının kabul edilemez olduğunu söyleyen Ülger, şu şekilde konuştu:
Biz, Kıbrıs Rum Cumhuriyeti'nin kimliğini kullanarak Kıbrıs'ı Rumların egemenlik bölgesi ilan etmelerini ve etraftaki devletlerle yaptıkları anlaşmaları Türkiye olarak tanımıyoruz. Türkiye olarak biz adaların münhasır ekonomik bölgeye sahip olmasını kabul etmiyoruz. Temel anlaşmazlık konusu, Akdeniz'de Kıbrıs Rum Kesimi'nin Kuzey Kıbrıs'ı tanımadan adanın tamamı adına diğer devletlerle anlaşma yapmasıdır. Bir de Yunanistan'ın iddialarını kabul etmiyoruz. Buradan çıkarlarımızı bugüne kadar koruduk ve bundan sonrada koruyacağız.
"Rum ve Yunanlılara karşı Türkiye, iktidar ve muhalefetiyle son derece kararlı bir tutum ortaya koyuyor"
Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi'nin batılıların baskısıyla Türkiye'nin haklarını engellemeye çalıştıklarını aktaran Ülger, "Tarihlerine baktığımız zaman Rumlar ile Yunanlılar aynıdır. 1830'daki Mora isyanından bu güne kadar Yunanistan toprakları 4 katına çıktı. Hiçbirini Yunanistan bir savaş sonrasında elde ettiği galibiyet ile sağlayabilmiş değil. Temel de hep böyle batılıların baskısıyla bir takım kazanımlar elde etti. Şimdi deniz yetki alanları bakımından da Yunanistan aynısını yapmaya çalışıyor. Her ne kadar bazı çatlak sesler çıkmış olsa da Türkiye iktidar ve muhalefetiyle son derece kararlı bir tutum ortaya koyuyor." dedi.
"Türkiye'nin üzerinde bir baskı kurmak için Yunanistan'ı bir araç olarak kullanıyorlar"
Yunanistan'ın karasularını 12 mile çıkarmasının Türkiye için neden bir savaş sebebi olduğunu açıklayan Ülger, konuşmasının devamında şunları aktardı:
Yunanistan bu konuda iki defa teşebbüste bulundu. Türkiye bunun savaş sebebi olacağını söyledi. Birincisi, Kıbrıs Barış Harekâtı döneminde Türkiye garantörlük hakkını kullanarak Kıbrıs'a müdahale etti. Yunanistan'daki askeri cunta bir şey yapamadı. Türkiye'ye savaş ilan edemedi. Hatta bundan dolayı o süreçte onların genelkurmay başkanı verilen emri dinlemedi ve istifa etti. Cunta devrildi gitti. O cunta döneminde karasularını Ege'de 12 mile çıkarmayı telaffuz ettiler. Türkiye bunun savaş sebebi olacağını söyledi.
"Aslında Yunanistan'ı Almanlar, Fransızlar veya batılılar yönetiyor"
Konuşmasının devamında Ülger, "İkinci olarak 90'ların ortalarında Yunanistan, Birleşmiş Milletlerin deniz hukuku sözleşmesini onayladığı zaman aynı konuyu gönderme getirdi ve o tarihte TBMM toplanarak bunun bir savaş sebebi olacağını söyledi. Yunanistan parlamentosu geri adım attı. O tarihten bu güne kadar da Türkiye bu konuda kararlı bir tutum ortaya koydu.
Herhangi bir şekilde oldu bitti yapacakları kanaatinde değilim. Bunu göze alamazlar. Yunanistan'ın ulusal gücü belli. 74'te de nüfusu 10 milyondu aynı tarihte Türkiye'nin 45-50 milyondu. Türkiye nüfusunu ikiye katladı ancak Yunanistan halen 9 buçuk 10 milyon. Yunanistan'ın gayri safi milli hasılasının 2 katı kadar borcu var.
Aslında ülkeyi Almanlar, Fransızlar veya batılılar yönetiyor. Yani parayı verenin sözü geçiyor. Türkiye'nin üzerinde bir baskı kurmak için Yunanistan'ı bir araç olarak kullanıyorlar. Karalılığımız ortada olduğu için herhangi bir şekilde Ege'de bir tehlike beklemiyoruz." ifadelerini kullandı.
Meis Adası'na Yunanistan'ın asker çıkarmasının açık bir provokasyon olduğunun aktaran Ülger, "Meis Adası ve diğer birtakım adalar, askerden arındırılması ve Türkiye'ye karşı askeri bakımdan teçhiz edilmemesi şartıyla Yunanistan'a verildi. Zaman içerisinde bir takım formüller bularak mesela NATO üssü kurdular. Böylece buraları askeri bölge haline getirdiler." şeklinde konuştu.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.