Üstad’ın kabrinin ortaya çıkarılamamış olması büyük bir ayıp video foto
Üstad Bediüzzaman Said-i Nursi’nin vefatının 56'ıncı yıldönümünde duygularını dile getiren Şanlıurfalılar, insanlığa büyük hizmetleri olmuş mümtaz bir şahsiyetin halen kabrinin ortaya çıkarılamamasının büyük bir ayıp olduğunu söylediler.
Şanlıurfa halkı, hayatı boyunca İslam ve Kur’an hizmeti için çalıştıktan sonra 23 Mart 1960 yılında geldiği Şanlıurfa’da vefat eden Üstad Bediüzzaman Said-i Nursi’nin vefatının 56'ıncı yıldönümünde duygularını İlke Haber Ajansına (İLKHA) anlattı.
Üstad’ın çok çileli ve bereketli bir ömür geçirdiğini söyleyen Şanlıurfalılar, Üstad’ın çalınan naaşının bulunmasını istediler.
“Üstad’ın kabri bulunmalıdır” diyen Ali Gülle, “Helal lokma ile yetişmiş, âlim olan bir zat olan Bediüzzaman, her zaman İslam’ı korurdu. Zalim adamlar Bediüzzaman’ın naaşını kaybettirdiler. Üstad’ın kabri elbette bulunmalıdır. Böyle bir zatın mezarı olsa ve herkes ziyaretine giderse ne kadar güzel olur. Maalesef onu ortadan kaldırmaya çalıştılar. Ama O kaybedilecek bir zat değildir” dedi.
İnsanlığa büyük hizmetleri olmuş bir şahsiyetin halen bir kabrinin olmamasının memleket için büyük bir ayıp olduğunu söyleyen Mamut Balcıoğlu, “Üstad gelmiş geçmiş en büyük müçtehitlerden biridir. Urfa’ya büyük faydaları olmuştur. Memleketimizde halen onun ışığı yansımaktadır. Üstadın insanların kalbinde büyük yeri vardır. 56 yıl geçtiği halde halen naaşı bulunamamıştır. Bizim için bu büyük bir ayıptır. İnsanlığa büyük hizmetleri olmuş bir şahsiyetin halen bir kabrinin olmaması memleket için büyük bir ayıptır. Binlerce insan onun ışığından faydalanmaktadır. Eğer ki insanlara faydalı bir iş yapmak istiyorlarsa Bediüzzaman’ın naaşının bulunması, bütün insanların ondan gereken dersi alması lazımdır.” ifadelerini kullandı.
Üstadın bir kutup olduğunu söyleyen Yılmaz Takar ise, “Üstad Bediüzzaman’ın vefatının 56. Yılında Allah rahmet etsin. Mekânı Cennet olsun. O bir kutuptu bundan dolayı Allah onun sevgisini insanların kalplerine nakşetmiştir. Allah’ın sevdiği bir zattı. Allah’ın dostuydu. İlmiyle, bilgisiyle binlerce insanı hak yoluna girmesine vesile olmuştur. Büyük bir âlim ve din adamıydı. O kadar sürgün yaşadı, çile çekti. Peygamberimizde çile çekmişti ki Allah sevdiği kullarına çile çektirir. Bediüzzaman’ın kalbinde dünya sevgisi ve aşkı yoktu. O Allah aşkıyla yaşardı. Kalbinde Allah aşkı olana ne zindan tesir eder ne sürgün tesir eder ne de işkence tesir eder.” şeklinde konuştu.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.