Uyumlu Toplumun İnşası ve Fanatizme Dönüşmüş Okul

Uyumlu Toplumun İnşası ve Fanatizme Dönüşmüş Okul

‘Bugün okul yok’ dendiğinde herkes, dünyalar onun olmuş gibi mutlu olurken aynı zamanda okullara nasıl bu kadar bağımlı olabiliyoruz? Okulu, hep bir yük olarak görüyorsak eğer ona bu kurtarıcı rolünü kim verdi?

‘Bugün okul yok’ dendiğinde herkes, dünyalar onun olmuş gibi mutlu olurken aynı zamanda okullara nasıl bu kadar bağımlı olabiliyoruz? Okulu, hep bir yük olarak görüyorsak eğer ona bu kurtarıcı rolünü kim verdi?

Ivan Illich, Okulsuz Toplum’da farklı zamanlarda yazılmış makaleleriyle değerlerin ve daha çok öğrenimin kurumsallaştırılmasını sorguluyor. Ve bu sorgulamayı, sanılanın aksine okul kurumunun ortadan kaldırılması gerektiği şeklinde yani okulsuz bir toplumu savunarak yapmıyor. Illich, okulun bireyleri kendi yeteneklerine karşı yabancılaştırdığı ve böylece kişisel yaratıcılığın özgürce gelişmesine imkân vermediği gerekçeleriyle devlet tekelinden çıkarılması gerektiği yönünde savunuyor. Çünkü devlet, dayatmacı bir eğitim formuyla kendi ideolojisini endoktrine eder ve sistemin işlenişine uygun bireyler yetiştirmeyi hedefler. Ki yaratıcılığı, özgür düşünceyi yok eden tam da bu durumdur. Neticede eğitim fabrikasının seri üretim ile ürettiği mezunlar beyinleri ambalajlanmış bir şekilde ve tek tip olarak ortaya çıkar. Etiketleri diplomalarıdır. Diploması, sertifikası olmayan bir ürünün ne kıymeti olabilir ki.

Tüm bu bağlantıları bize kurdurtan yazar, okul mefhumu üzerinden bir endüstriyel toplum eleştirisi geliştiriyor aynı zamanda. Yani, okulu kendi varlığı üzerinden, kendisine içkin anlamı üzerinden değil modern dünyada kendisine yüklenen anlam, değer ve biçim üzerinden değerlendiriyor. Modern dünya endüstriyel bir toplumdan ibarettir. Ve endüstriyel bir toplumda da bütün kurgu kapitalist sistemin çarklarını döndürecek tüketim üzerine kurulu olduğundan okulun da buna hizmet etmesi gerekir. Yani çocukluktan itibaren zorunlu olarak maruz kaldığımız eğitim, bizleri tüketim kültürüne uyumlu bireyler olarak yetiştiriyor.

Öğrenimin, okullar vasıtasıyla yaygınlaştırılabileceği ve muasırlaşmanın okullaşmaya bağlı olduğu gibi yanılgılar okul olgusunu fanatizme dönüştürmüş durumda. Bireyin öğrenimini diploma üzerinden değerlendirmek ne kadar sahicidir? Eğitim, belleği doldurmaktan, sertifikaları toplamaktan ibaretse eğer yarışmaya, rekabet etmeye devam edebiliriz. Sizi bencil olmaya zorlayan, öğrendiklerinizi paylaşmanızı engelleyen bir eğitim sisteminde ilerlemek ne kadar mümkün? Düşünsel anlamda en özgür ortam olmasını beklediğimiz akademide bile aykırı düşünenler, fabrikadaki hatalı ürün muamelesi görüp dışlanıyorsa yeni bir ürünle, yeni bir fikirle, yeni bir dünyayla nasıl tanışacağız?  Bir profesörün bütün yaptığı sahip olduğu bilginin kesesinin ucundan ucundan göstererek öğrenciyi kendine bağımlı hale getirmekten başka bir şey değildir. İnsan yetiştirmek değil, teba sahibi olmak bütün hedef. Evet, düşünce üretiminin önündeki en büyük engel akademi mafyalarının doluştuğu okullardır.

Sonuç olarak sadece eğitim değil tüm sosyal gerçekliğin ve değerlerin kendisinin de okullaştırılmış olması muhayyilemizi de okullaştırmış durumda. Bu okullaştırılmış perspektifle, hayatımızı devam ettirmek için ve hatta hayatımızı kurtarmak için okula ihtiyacımızın olduğuna ve öğrenebileceklerimizi ancak okulda öğrenebileceğimize inanır hale geldik. ‘Sen oku, hayatını kurtar’ diyen büyüklerimiz bize ne anlatmak istiyor? Modern bir olgu olan okul yokken insanlar hayatlarını nasıl kurtarıyordu acaba?

Kitabın adı: Okulsuz toplum

Yazar: Ivan Illıch

Yayım: Şule Yayınları

Sayfa sayısı: 141

Tür: Eğitim/Sosyoloji

Feyzullah Çiftçi

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.