WhatsApp'ta asıl tehlike biyolojik datanın toplanması
WhatsApp’ın aslında kullanıcı verilerini kullandığını belirten uzmanlar, ses gibi kişiye mahsus biyolojik datanın toplanılmasının daha tehlikeli olduğuna dikkat çekiyor.
Son günlerin en çok konuşulan konularının başında, sosyal medya uygulamaları ve kişisel veri güvenliği geliyor. WhatsApp’ın aslında kullanıcı verilerini kullandığını belirten uzmanlar, son olarak kullanıcılara sunulan sözleşmenin uygulamayı yasal zemine taşımayı amaçladığını söyledi.
Bu tür uygulamaların kullanılmasında dikkat edilmesi gereken noktalara da değinen uzmanlar, özellikle kişisel bilgilerin paylaşılmaması gerektiğine dikkat çekiyor. Uzmanlar asıl tehlikenin, konum bilgileri, görsellerin elde edilmesinden öte ses gibi kişiye mahsus biyolojik datanın toplanması olduğunu vurguluyor.
Üsküdar Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Müdür Yardımcısı, Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (ÜSUZEM) Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Nuri Bingöl, son günlerde sıkça konuşulan sosyal medya uygulamaları ve kişisel verilerin gizliliğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
"WhatsApp, verileri zaten kullanıyordu"
WhatsApp uygulamasının daha önce de kişisel verileri kullandığını ancak bu sefer bir sözleşme sunduğunu kaydeden Dr. Öğretim Görevlisi Nuri Bingöl, "Siz konum uygulamasını kullanıyorsunuz. WhatsApp'tan konum bilgisini açarak karşı tarafa gönderiyorsunuz. Karşı tarafa gönderdiğiniz veri her ne kadar uçtan uca şifrelenerek gitse de Whatsapp kullanabiliyor. Kendi çıkarı için de kullanabilmesi mümkün. Sıkıntı da zaten buradan doğuyor. WhatsApp, bizim verilerimizi zaten kullanıyordu. Şimdi ise ‘Bana izin verin ben zaten bu verileri kullanıyorum. Şimdi açık açık daha net kullanacağım’ diyen bir sözleşme gönderdi." dedi.
"WhatsApp, uygulamasını yasal zemine oturtmak istiyor"
WhatsApp’ın bu sözleşmeyle uygulamasını yasal bir zemine oturtmak istediğini Bingöl, "Kendine göre yasal bir düzen oturtmak ve bu verileri üçüncü şirketlere satmak istiyor. Kendi şirketleri Facebook ve Instagram uygulamaları için kullanıyordu. Bunları kullanmasındaki amacı da ticari amaçlı. Pazarlama ve reklam söz konusuydu. Şimdi ise üçüncü kişilere, hükümetlere satabilecek. Özellikle Amerika gibi birçok devletin hükümeti tarafından birtakım terörize olaylar için zaten yapay zeka uygulamaları kullanılıyor. Dolayısıyla bu kişisel bilgiler onlara verebilecek. Kaldı ki Facebook gibi sicili bozuk bir şirketin yapması zaten beklenen bir şeydi. Ancak yasal bir zemine oturtarak gelecekte olası bir yargılama durumunda ‘Ben senin verini kullandım. Sen benim sözleşmemi kabul etmiştin, bu bir delildir’ diyerek mahkemeye sunabilecek" ifadelerini kullandı.
Söz konusu sözleşme nedeniyle kullanıcıların kendini güvende hissetmediğini belirten Bingöl, sözleşme nedeniyle pek çok kullanıcının alternatif başka uygulamalara geçiş yaptığını söyledi. Bir göçün başladığına dikkat çekti.
"WhatsApp’ın sözleşmesi çifte standart"
WhatsApp’ın bu sözleşmeyi ülkemize uygulamasının çifte standart olduğunu belirten Dr. Öğretim Üyesi Nuri Bingöl, "Avrupa ülkelerine farklı bize farklı bir uygulama söz konusu. Birçok uzman, bunun nedenini hukuksal zeminimizin zayıflığına bağlıyor ama değil. Bunun nedeni aslında Avrupa Birliği’nin alım gücünün yüksek olması, daha iyi pazar olması ve Avrupa Birliği’nden vazgeçemiyor olması." diye belirtti.
"Türkiye’de ofisleri bulunmalı"
Bingöl, Facebook, Twitter, YouTube gibi sosyal medya uygulamaları ve platformların Türkiye’de ofis bulundurmasının gerekli olduğunu belirterek, "Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi, bu şirketlerin Türkiye’de ofis açmalarını istiyordu. Tüketici siteleri, satış siteleri de dahil ofislerini burada açmaya başladı. En büyük problemimiz burada yasal temsilciliği olmayan bir kuruluşa hesap soramıyoruz. Bizim ülkemizde iş yapmak istiyorlarsa bunların burada ofisleri olması ve bizim yasalarımıza tabii olması gerekir." değerlendirmesinde bulundu.
"Yerli uygulamalar için yeni fırsatlar doğabilir"
Dr. Öğretim Üyesi Nuri Bingöl, bu alanda yaşanacak birçok zorluğun yerli yeni uygulamaların ortaya çıkması için de fırsat oluşturabileceğinin altını çizdi. Bingöl, "Biz de artık uygulamalarımızı geliştirdik, yerli uygulamalarımız var, yerli firmalarımız var. Uygulamalara çok rahat geçebiliyoruz. Uzun bir süredir de zaten kullanıma açılmıştı. Denenmiş, test edilmiş, güvenli, birtakım verileri tutmayan ve işlemeyen platformlar var." dedi.
Doç. Dr. Türker Tekin Ergüzel: "En büyük tehlike sesimizin taklit edilebilmesi"
Üsküdar Üniversitesi Yazılım Bölüm Başkanı Doç. Dr. Türker Tekin Ergüzel ise kişisel verilerin paylaşımının önemli olduğunu belirterek burada en önemli tehlikenin sesin kopyalanması olduğuna dikkat çekti. Doç. Dr. Türker Tekin Ergüzel, şunları söyledi:
WhatsApp denildiği zaman ilk akla gelen yazılı iletişim kurulan bir alan olması. Metin üzerinden iletişim ilk olarak düşünülüyor. Ama asıl kıymetli olan ne biliyor musunuz? Delil öğrenme algoritmalar üzerinden uygulamalar bulunuyor. Sizin WhatsApp üzerinden gönderdiğiniz sesiniz tekildir. Size mahsustur. Ses işleme algoritmaları ile size mahsustur. Artık sesi taklit etme algoritmalarını oluşturabiliyorlar. Sizin ses tonunuzla konuşan mobil uygulamadan veya bir uygulamadan algoritmadan bahsediyorum. Asıl zaten tehlike arz eden bu. Bizim metinlerimiz, paylaştığımız resimlerden ziyade bize ait tekil bir veriden bahsediyorum, o da ses datası. Arka tarafta konum bilginizi alıyorlar, görsellerini alıyorlar ama diğer taraftan asıl kıymetli olan ses gibi size mahsus biyolojik datayı da topluyorlar. O datanın işlenmesiyle bu bahsettiğim algoritmaları sizin sesinizi öğrenerek, sizin gibi konuşan duygusunu uyandıran, sizin gibi ifade eden, ses tonuyla sesi sizin gibi örtüşen bir algoritma oluşturmaya çalışacak. Asıl tehlike de varacağımız nokta o. Büyük veri üzerinden bir veri analizi. WhatsApp diyor ki , ben bu verileri Facebook’a sağlıyorum. Benim Facebook’um yok zaten. Size değil, büyük veri ambargosuna sağlıyor olacak. O da sonrası için büyük soru işaretleri barındıran bir konu olacak.
WhatsApp’ın Avrupa Birliği ülkelerine böyle bir dayatmada bulunmadığını belirten Doç. Dr. Türker Tekin Ergüzel, "Avrupa Birliği ülkeleri bu metne imza atmıyorlar. Gelişmekte olan ülkelere bir dayatma bu." dedi.
Uçtan uca şifreleme sisteminde karşı tarafa mesaj gönderildiğinde gönderilen mesajın ancak karşı tarafta açılabildiğini ifade eden Doç. Dr. Türker Tekin Ergüzel, "Arada veriler transfer edildiği için hiçbir kaynak bu gönderdiğiniz mesaja ulaşamaz. Bu ses datası ya da görüntü datası olabilir. Ona kimse ulaşamıyor. Gönderenle alıcı arasında bir şifreleme vardır, şifre çözücü algoritması ile çalışır ve verinin güvenliğini garanti eder aslında." dedi.
"Bireysel güvenliğe dikkat edilmeli"
Bu tür uygulamaların kullanılmasında dikkat edilmesi gereken noktalara da değinen Doç. Dr. Türker Tekin Ergüzel, "Hangi uygulama kullanılırsa kullanılsın mutlak surette her zaman dikkat edilmesi gereken husus size ait mahremin bilgilerin korunması. Kişisel verilerin korunması gereği de bu bilgilerin paylaşılmaması gerekiyor. Kendinizi koruyacağız. Size mahsus verilerin bilgisayarlarınızda ve telefonlarınızda olmaması lazım. Bireysel güvenliğin sağlanması ve nelerin telefonlarda saklanacağına dikkat ediyor olması önemlidir." diye konuştu.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.