Yapıcıoğlu: Türkiye, Filistin devletine askeri ve ekonomik destek vermelidir
Türkiye ile Filistin devleti arasında güvenlik işbirliği anlaşmasını değerlendiren HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Türkiye’nin, Filistin devletinin oluşabilmesi için askeri ve ekonomik olarak desteklemesi gerektiğini vurguladı.
HÜDA PAR Genel Başkanı Yapıcıoğlu, Türkiye ile Filistin devleti arasındaki güvenlik işbirliği anlaşması ve göçmen krizine dair değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye ile Filistin devleti arasında güvenlik işbirliği anlaşması
Resmî Gazete’de yayımlanan Türkiye ile Filistin Devleti arasında Güvenlik İş birliği Anlaşması’nı değerlendiren Yapıcıoğlu, “Anlaşmayı geç kalınmış, olumlu bir adım olarak görüyoruz. Türkiye, Filistin halkını ve devletini işgal rejimine karşı korumalı, güçlendirmeli, işgalin tamamen bitirilip başkenti Kudüs olan hür ve bağımsız bir Filistin devletinin oluşabilmesi için askeri ve ekonomik olarak desteklemelidir. Ramallah yönetimi ile yapılan bu anlaşma, Gazze’ye de teşmil edilerek hem Gazze ablukasının kaldırılmasına katkı sunulmalı hem de Filistinliler arasında birliğin tesisine vesile olunmalıdır.” dedi.
“Türkiye’nin Libya ile yaptığı deniz yetki alanları anlaşmasının bir benzerinin Filistin Devleti ile de yapılması masaya yatırılmalı”
“Son saldırılarla birlikte Gazze adeta bir enkaza dönüşmüştür.” diyen Yapıcıoğlu, “Filistin halkına yapılacak yardımlar adalet ve hakkaniyet ölçülerine göre Gazze’deki yönetim muhatap alınarak yapılmalıdır. İşgal rejiminin vahşetinin durdurulabilmesi için Filistinlilerin somut ve etkin desteğe ihtiyacı vardır. Türkiye, diğer İslam ülkelerinin de Filistin ile benzer anlaşmalar imzalamaları için çaba harcayarak buna öncülük etmelidir. Tüm bunların da ötesinde; Türkiye’nin Libya ile yaptığı deniz yetki alanları anlaşmasının bir benzerinin Filistin Devleti ile de yapılması masaya yatırılmalı, bunun alt yapısı oluşturulmalıdır.” çağrısında bulundu.
Göçmen krizi
Avrupa Birliği’nin, Meriç Nehri üzerinden Türkiye'den Yunanistan’a geçmek isteyen göçmenleri durdurmak amacıyla Yunanistan sınırında dijital bir bariyer inşa etmesini değerlendiren Yapıcıoğlu, “Yunan polisine ait zırhlı aracın üzerine kurulan ve ‘ses topu’ olarak adlandırılan cihazdan sağır edici sesler gönderilebilecek sistemin yanı sıra, yapay zekâyla çalışan yalan dedektörleri, sanal sınır koruma botları ve kameralarla göçün durdurulması hedefleniyor. Öte taraftan Danimarka Parlamentosu, sığınmacıların yurt dışında inşa edilen kamplarda kabul edilmesini içeren yasayı onayladı. Yasa, sığınma talebinde bulunanların bu talepten vazgeçmesini hedeflemektedir. Ayrıca göçmenlerin oturma izinleri iptal edilerek çatışma bölgelerine dönmeye zorlanmaktadırlar.” dedi.
“Avrupa Birliği, insani olmayan uygulamalarla göçmen krizini daha da derinleştirmektedir”
Avrupa Birliği’nin göçmen politikasının insanlık dışı olduğuna vurgu yapan Yapıcıoğlu, “Geri itme politikasıyla mülteci ölümlerinin temel sorumlusu olan AB, insani olmayan bu uygulamalarla göçmen krizini daha da derinleştirmektedir. Fiziksel ve psikolojik şiddetin boyutu her geçen gün daha da artmaktadır. Dünya için insanlık sınavı haline gelen göçmen krizinde insanlık dışı uygulamaların tek çözüm yolu olarak sunulması utanç vericidir. Sistematik işkence ve katliama karşı dünyanın tepkisizliği devam etmektedir. İnsani krizin sona ermesi için göçlerin sebepleri irdelenerek çözüm projeleri üretilmelidir. Göçün en büyük sebebini oluşturan çatışmalar ve yoksulluk devam ettikçe bu krizin sona ermesi mümkün değildir. Göç rotasında ana duraklardan olan Türkiye bu noktada inisiyatif alarak uluslararası bir komite oluşturulması için harekete geçmelidir.” ifadelerine yer verdi.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.