"Yaşanan zulümlere sessiz kalmayın!"
İnsani Yardım Vakfı İHH, Çin'in Uygurlar üstündeki zulüm ve asilimilasyon politikalarını ve yaklaşan 5 Temmuz ile ilgili kaygıları konuşmak üzere çeşitli sivil toplum kuruluşları ile bir araya gelerek basın toplantısı düzenledi.
İSTANBUL-İHH konferans salonunda gerçekleştirilen basın açıklamasına 11 sivil toplum kuruluşu katıldı. Doğu Türkistan'da yaşanan zulüm ve kıyıma karşı sessiz kalınmamasını isteyen STK'lar Uluslararası kuruluşların bu konuda duyarlı olmaları gerektiği vurguladı.
"Yaşanan katliamları durdurun"
5 Temmuz olayları ile ilgili yıldönümünün yaklaştığını hatırlatan İHH İnsani Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım, "Yüzbinlerce asker ve tank doğu Türkistan'ın çevresini kuşatmış durumda. İçeri girmişler. Büyük bir katliam kaygısı taşıyoruz. Buradan Dünya'ya sesleniyorum. Bütün diplomatik ilişkileri devreye koyarak, önümüzdeki günlerde yapılmasından endişe duyduğumuz katliamı durdurma çabasına girmek mecburiyetindeyiz. İslam ülkeleri derhal toplanmalı. İslam konferans örgütleri derhal toplantı yapmalı.
Müslüman dünyasının liderlerine çağrı yapıyorum. Elinizdeki gücü kullanmayı öğrenin. Siz sadece kendi sınırlarınızdaki insanlardan sorumlu değilsiniz. Dünya'da ulaşım ve iletişim imkânları arttı. Her lider dünyanın öbür ucundaki dindaşlarından ve aynı dinden olmasa bile masum insanlardan sorumludur. Bu nedenle İslam konferansı bir araya gelip bütün İslam dünyasının liderleri birlikte Çin'e bu konuda çağrıda bulunmalı ve tepki koymalıdır. Eğer Doğu Türkistan halkı yalnız bırakılırsa dünyadaki İslam liderleri halklar nezdinde bir yara daha alacaktır" dedi.
"Doğu Türkistan halkı yalnız değildir"
Yaşanan katliamlara karşı Çin Konsolosluğu ve Çin Büyükelçiliği'nin önüne gitmek isteyen vatandaşları zor tuttuklarını ifade eden Yıldırım, "Dünyanın her tarafındaki Müslümanlar yaşananlar hakkında tedirgin. Eğer 5 Temmuz'da yaptığınız katliamın bir benzerini yaparsanız, sokaklar Çin aleyhine yapılan gösterilerle dolar. Mallarınız boykot edilecek. Bu nedenle buradan Çin'e daha temkinli olması gerektiğini duyuruyoruz. Doğu Türkistan halkının yalnız olmadığını bilin" diyerek uyarılarda bulundu.
Müslümanlar nefes alamaz hale geldi
Yıldırım'dan sonra söz alan Doğu Türkistan Maarif Derneği Başkanı Hidayet Oğuzhan, yapılan zulümlerin bugünlerden ibaret olmadığına dikkat çekerek şöyle konuştu. "Çin hükümeti, 64 yıldan beri Doğu Türkistan'da din, dil, kültür ve yaşam tarzına kısacası hayatın tüm alanına yönelik uygulamakta olduğu baskıcı politikalarını son dönemlerde daha da artırdı. Çin hükümeti Müslüman halkı nefes alamaz hale getirirken, diğer taraftan haksız bir şekilde Çin'den getirdiği milyonlarca göçmen Çinlilere yaşam olanağı sağlamak amacıyla yerli halkın ev, iş, tarla ve bahçelerini zorla işgal etmekte, yurtlarını terk etmeye çöllere göç etmeye zorlamaktadır.
Biz halkımızın özgürlükleri, bağımsızlığı ve hukuk mücadelelerine her zaman sahip çıkacağımızı, yanlarında olduğumuzu ve olmaya devam edeceğimizi de dile getirmekten onur duyuyoruz. Bu vesileyle Çin'in baskıcı, işgalci, kışkırtıcı ve zalim politikalarıyla birlikte bu iftiracı tavrını esefle kınıyoruz."
"Bu dava İslam davasıdır"
Doğu Türkistan'ın kan ağladığını söyleyen Doğu Türkistan Sevgi ve Dayanışma Derneği Başkanı Yusuf Yusufoğlu, "İnsanlar kendi vatanlarında, kendi yurtlarında kalleşçe katlediliyor. Maalesef İslam dünyası da buna şu ana kadar seyirci kalmaktadır. Doğu Türkistan davası başta insanlık davasıdır. Tüm İslam âlemine sesleniyorum. Doğu Türkistan'daki kardeşinizi sevmek, oradaki kardeşinize sahip çıkmakla mümkün olur. Doğu Türkistan'da yapılan zulüm kadınlara yapılan zulümdür. Daha gözünü dünyaya açamadan anne karnındayken bebekler katlediliyor. İlk önce bu İslam'ın davasıdır. İlk önce Müslümanlar davasına sahip çıkacak. En büyük görev İslam âlemine düşüyor. Eğer İslam ümmeti Arap ümmeti değilse eğer Resulullah'ın ümmetiyse Doğu Türkistan davasını kendi davası görecektir ve sahiplenecektir" diyerek Müslümanları bu davada birlik olmaya çağırdı.
Ne olur artık bize el uzatın
Toplantıda son olarak söz alan Doğu Türkistan gençlik ve Kültür Derneği Başkanı Tebet Yücetürk, Çin hükümetinin zulümlerinin çizmeyi aştığını ve artık acilen halka yardım edilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Ben buradan tüm insanlığa seslenmek istiyorum, insanların kalbinde biraz vicdan kalmışsa onları Doğu Türkistan'daki Müslümanlara yardım etmeye çağırıyorum. Nihayetinde biz insan gibi yaşamak istiyoruz topraklarımızda, Müslümanlar neden sahip çıkmıyor kardeşlerine bize bugün yardım etmeyeceklerse ne zaman yardım edecekler? Artık bizim Allah'tan başka sığınacak kapımız kalmadı. O'na sığınıp yardım diliyoruz. Bu yapılan zulüm, bu yapılan haksızlık artık haddini aştı. Ne olur artık Doğu Türkistanlı Müslüman kardeşlerinize sahip çıkın." ifadelerini kullandı.
5 Temmuz'da neler olmuştu?
26 Haziran 2009'da, Çin'in güney eyaletlerinden Guangdong'un Shaoguan şehrinde bir oyuncak fabrikasında, Uygur işçilerin iki Han Çinli kadına tecavüz ettiğine dair (ilerleyen günlerde aslı olmadığı anlaşılan) söylentiler çıkmış, meydana gelen arbedede iki Uygur işçi Han Çinli işçiler tarafından dövülerek öldürülmüştü. Fabrikada çalışan Han Çinliler ve farklı etnik gruplara mensup işçiler arasında çıkan olaylarda görgü tanıklarının ve Uygur kaynaklarının verdiği bilgilere göre 20'ye yakın Uygur hayatını kaybetmiş, çok sayıda Uygur da yaralanmıştı.
Uygur kaynakları ve görgü tanıklarına göre Urumçi'de 5 Temmuz'da ve takip eden günlerde, ekserisi Uygur en az 500 kişinin öldürüldüğü, 1.000 kişinin de yaralandığı ifade ediliyor. Yüzlerce kişinin de gözaltına alınarak işkenceye maruz kaldığı veya müebbet hapse ya da idam cezasına mahkûm edildiği belirtiliyor.
(Enes Durmaz - Erkan Yavuz / İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.