Yavuz:Bayanlara saldırı fikri tükenmişliktir
Seçim çalışmaları kapsamında Van'da bulunan Hür Dava Partisi Genel Sekreteri ve Parti Sözcüsü Mehmet Yavuz, önemli değerlendirmelerde bulundu.
VAN - HÜDA PAR Sözcüsü Mehmet Yavuz, Van’da geçtiğimiz Pazar günü PKK/BDP yandaşları tarafından tesettürlü bayanlara yapılan saldırıyı acziyet ve fikri tükenmişlik olarak değerlendirdi.
Yavuz ayrıca Ergenekon tahliyeleri, Gezi olaylarını yeniden baş göstermesi ve Partilerinin projeleri ile ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu.
“BDP Müslüman Kürt halkından özür dilemeli”
Van’da Pazar günü HÜDA PAR’ın gerçekleştirdiği miting sonrası evlerine giden tesettürlü 5 bayanın BDP seçim bürosu önünde saldırıya uğramasını değerlendiren Yavuz, “Doğrusu bu saldırıyı acziyet olarak değerlendiriyoruz. Kadına yönelik yapılan saldırı fikri bir tükenmişliği bünyesinde barındırıyor. Halka bir şeyi vaat edemeyen insanların, kaba kuvvete başvurması öteden beri alışık olduğumuz bir şeydir. Bu zihniyet kaosu, anarşiyi, gerginliği ve cerbezeliği bir politika olarak benimsemiş, şiddeti bir yol ve yöntem olarak benimsemiş. Ama bunu kadınlara karşı yönelteceklerini biz tahmin etmiyorduk. Bu kadar aciziyet içerisine girebileceklerini bu derece küçüleceklerini biz tahmin etmiyorduk. Dolayısıyla biz bunu fikri bir tükenmişlik olarak kabul ediyor ve bunu lanetliyoruz. Kürt halkının maneviyatına, inancına ve Kürt halkının örtülü kadınlarına yönelik bu saldırıyı çeşitli platformlarda dile getirdiğimiz gibi lanetliyoruz. Bütün semavi dinlerde olduğu gibi evrensel bütün insan hukukunda dahi savunmasız durumdaki kadınlar korunmuştur. Çocuklar korunmuştur. Bu masumiyetin ihmal edilmesi BDP açısından tarihe geçecek kara bir lekedir. Bundan dolayı Kürt halkından özür dilemeli yaptıklarının hata olduğunu cürüm olduğunu kabul etmeli ve tekrar ediyoruz Kürt halkından Müslüman Kürt halkından özür dilemelidirler.” dedi.
“Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu”
“Bizim için kadın hem anadır. Hem eştir. Hem bacıdır. Hem de namustur.” diyen Yavuz, BDP’nin öteden beri Kürtçe ifade ettikleri şekliyle (em jının em ne namusa kesine) sözünü hatırlatarak, “Bunu, biz Kürt halkının bin yıllık kültürünün kendisine yapılmış bir saldırı olarak görüyoruz. Biz kadınlarımızı annelerimizi ve bacılarımızı namusumuz olarak görüyor ve bu anlayış içerisindeyiz. Bir diğer husus da 8 Mart’ta BDP’li çeteler 8 Mart’ı Dünya Kadınlar Günü olarak kutluyor. 9 Mart’ta ise kadınlara saldırıyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Buradaki ikiyüzlülüğün, sahtekârlığın ve dürüst olmama ruh halinin bir bariz göstergesi olarak ifade etmek istiyoruz. Bu tür anlayışlarla belki sekülerizm adını verdiğimiz anlayışları Kürt halkının arasında geçerli hale getirmeye çalışıyorlar. Bütün sorunlar da buradan kaynaklanıyor. Kürt kadını başta olmak üzere bütün kadınların annelik vasıflarının birinci öncelikleri olduğunu biz düşünüyoruz. Kadını annelik vasfından soyutlayacak her girişimi sinsi ve tehlikeli buluyoruz” şeklinde konuştu.
Ergenekon tahliyeleri nasıl okunmalı?
Türkiye’de hukukun kendi yapısı ve normları içerisinde değil de dönem dönem ortaya çıkan siyasi bir takım tezahürlere göre anlam kazandığını ifade eden Yavuz, tahliyeleri kamuoyu vicdanına havale ettiklerini belirterek, “Eğer bunlar suçsuz idilerse neden yakalandılar, suçluysalar neden salıverildiler.” diye sordu.
“Ergenekon tahliyeleri paralel yapıya karşı yapılıyorsa bu çok tehlikeli bir gidişattır”
Mehmet Yavuz şunları söyledi. “Ergenekon adı verilen ve yenilir yutulur iddialarla gözaltına alınan ülkede bir darbe girişimi içerisinde bulunduğu ve suçüstü yakalandıkları, böyle bir seminer verdikleri memleketin camilerini bombalama iddiasıyla insanları top sahalarına kapatarak onları tepelemekten bahsedilen bir örgüt mensuplarının bu şekilde salıverilmelerini kamuoyunun vicdanına havale ediyoruz. Eğer bunlar suçsuz idilerse neden yakalandılar, suçluysalar neden salıverildiler. 17 Aralıktan itibaren ‘paralel’ diye tabir edilen yapıya karşı, polis cuntası olarak ifade edebileceğimiz bir yapıya karşı daha önce askeri bir cuntanın içerisinde oldukları iddiasıyla gözaltına alınmış ve cezalandırılmış insanların bunlara karşı bir denge unsuru olarak bu düşünce ile tekrar sahaya sürüldükleri varsayımında hareket ediliyorsa biz bunu çok tehlikeli bir gidişat olarak görüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
“Tahliyeler Ergenekon’a özel olmamalı, siyasi genel af çıkarılmalıdır”
Tahliyelerin Ergenekon’a özel olmaması gerektiğini ve Hizbullah Cemaati, PKK, KCK, El-Kaide, Hizbuttahrir hatta Sivas Davası mağdurlarına Devletin kendisine karşı işlediği suç olarak kabul edilen suçlarda siyasi genel af çıkarması ve bundan da her kesimin faydalandırılması gerektiğini ifade eden Yavuz, bunun da süratle yapılması gerektiğini vurgulayarak, “Ortaya çıkarılan kanunlar çerçevesinde insanlar dışarı çıkıyorsa herkesi kapsayan bir boyutunun olması gerekiyor. Sadece Ergenekon adı verilen örgüt mensuplarının dışarıya çıkarılması ile ilgili değil, Hizbullah Cemaati, PKK, KCK, El-Kaide, Hizbuttahrir hatta Sivas Davası mağdurları olmak üzere herkesi içerisine alması gerekiyor. Biz bu anlamda devletin kendisine karşı işlenmiş farz edilen suçlarda siyasi bir genel af çıkarılması ve herkesin bundan faydalandırılması gerektiğini düşünüyoruz. Zira kanun ya da hukuk istisna kabul etmez. Yakın bir süre içerisinde devletin mağdur etmiş olduğu bütün kesimler için siyasi bir af gerektiği kanaatimizi tekrar yeniliyor ve buna yönelik adımların süratle hayata geçirilmesini temenni ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Berkin Elvan’ın ailesine taziye mesajı
Gezi olaylarında yaralanan ve 269 gün sonra hayatını kaybeden Berkin Elvan’ın vefatı ve gezi olaylarının yeniden boy göstermesi ile ilgili bir soruya ise Yavuz şu cevabı verdi.
“Bir insanın ölümünden bahsediyoruz. İnsan ölümü acıdır gerçekten. Biz bu vesileyle gencimizin ailesine taziyelerimizi sunduğumuzu ifade etmek istiyoruz. Hiçbir insanın ölmesine gönlümüz razı değil. Fakat gezi olayları ile ilgili ortaya konulan senaryoların da görülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bir hükümetin bir iktidarın nasıl ki bir halkın meşru oylarıyla iktidara gelmesi normalse aynı normallikle halkın oyuyla gitmesi gerekiyor. Dışarıdan birtakım müdahalelerle bir iktidarın işbaşından uzaklaştırılması kabul edilemez buluyoruz. Dolayısıyla gezi olaylarıyla hedeflenen şeyin meşru iktidarın hedeflendiğini biz düşünüyoruz. Bu anlamada hükümete yönelik gerek son dönemlerde ortaya konulamaya çalışılan adına sivil darbe denilen darbeler olmak üzere hiçbir darbeyi kabul edilemez buluyoruz”
Son olarak Hüda Dava Partisi’nin projelerinden söz eden HÜDA PAR Genel Sekreteri ve Parti Sözcüsü Mehmet Yavuz, içerisinde insanın olmadığı hiç bir projeyi kabul etmediklerini dile getirerek Hüda Par’ın projelerini diğer partilerin projelerinden ayıran en önemli özelliğin insan merkezli olması olduğunu ifade etti.
HÜDA PAR’IN projelerini diğer partilerin projelerinden ayıran en önemli özellikler nelerdir?
Yavuz; “Projeler insanla vardır. İnsana hizmet için vardır. Dolayısıyla biz de insanı merkeze alarak hareket ediyoruz. Bunun için diyoruz ki en önemli projemiz insana saygı, insana hizmet anlayışının en önemli göstergesi, bir belediye başkan adayının Allah’tan korkmasıdır. Hesap vereceğinden korkmasıdır. Eğer bir belediye başkanı mahşer alanında 124 bin peygamberin önünde katrilyonlarca insanın önünde ve cenabı Allah’ın huzurunda yapmış olduğu bütün icraatlardan hesaba çekileceğini ellerinin ayaklarının konuşacağına inanmışsa ve buna iman etmişse o belediye başkanı hırsızlık yapamaz, adam kayıramaz, rüşvet alıp veremez. Dolayısıyla bizim en önemli projemiz bu profildeki bir belediye başka adayımızdır. İkincisi ise özellikle yeni nesillerimizin ifsat hareketiyle karşı karşıya olduğunu düşünüyoruz. Kaynağını inançtan alan ve izzetli bir hayat sürdüren halkımızın gençliğinin çok ciddi manevi buhranlar içerisinde olduğunu görüyoruz. Bunun ortadan kaldırılması adına gençlik merkezleri ve bunlarla ilgili projeler ortaya koyuyoruz. Bu gençlik merkezlerimizde belki batıyı şuanda manevi olarak uçurumun eşiğine getiren ve önder olarak bizlere tabiri caizse yutturulamaya çalışılan önder ve öncülerden ziyade bu toplumun bu halkı manevi dinamiklerine geri döndürecek ve bunun üzerinde bu halka önderlik etmiş şeyh Said Efendi gibi, Bediüzzaman Said-i Nursi gibi, Faqıye Teyran gibi, Seydaye Molla Cıziri gibi, Ahmedi Xani gibi, Melayê Buti gibi bu halka öncülük ve önderlik yapmış bu insanların hayatlarının okutulması ve bunların eserlerinin gençlerle buluşturulmasını sağlayacağız inşallah. Böylelikle hem maddi hem de manevi bir kalkınmanın mutlak surette gerçekleşeceğine inanıyoruz. Bizi diğer partilerden ayıran en önemli iki özellik budur” diye konuştu.(İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.