Zekeriya Yapıcıoğlu Al Jazeera'ye konuştu
Al Jazeera muhabiri Abdülkadir Konuksever, Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ile bir röportaj gerçekleştirdi.
Röportajda önemli konulara değinen Yapıcıoğlu, 30 Mart yerel seçim sonuçları, partinin bölgedeki gücü ve cumhurbaşkanlığı seçimleri başta olmak üzere gündemdeki güncel konulara ilişkin açıklamalarda bulundu.
Aldığınız sonucu nasıl değerlendiriyorsunuz?
"Doğrusu daha iyi sonuç bekliyorduk. Ama bu sonuçları da küçümsemiyoruz. Yeni kurulmuş bir parti; daha önce hiç seçim tecrübesi olmayan bir parti, ilk defa bir seçime katılıyordu ve kendi dışındaki şartların neredeyse tamamı aleyhineydi. Böyle bir ortamda bu sonuçlara ulaşmak elbette küçümsenmemesi gereken bir başarıdır diye değerlendiriyoruz. Özellikle 17 Aralık ve 25 Aralık operasyonlarından sonra ortaya çıkan bir tablo vardı. AK Parti bu operasyonları yine çok iyi kullandı. Daha önce geçirmiş olduğu bütün seçim dönemlerinde iktidarda olduğu halde sürekli muhalefetteymiş gibi sistemden veya devlet içerisindeki bazı yapılardan veya yapılanmalardan şikâyet ederek muhalefetteymiş gibi bir seçim kampanyası yürüttü bu seçimlerde yine öyle oldu mağduriyet edebiyatı, mağduriyet psikolojisi."
17 Aralık operasyonu AK Parti’ye mi yaradı?
"Yaradı evet. Seçim sonuçlarını analiz ettiğimizde bunu görüyoruz. Bazı yerlerde meclis üyeliklerinde bize oy veren insanların bir kısmı belediye başkanlığında AK Parti’yi tercih etmiş. Bazı yerlerde de belediye başkanlığında bizim adaydan taraf tercihini koyduğu halde ‘AK Parti’nin oyları düşüyor’ görüşü oluşmasın diye bir kısım seçmen de AK Parti’ye destek verdi. Bunun dışında seçim bir yerel seçim olduğu halde bir genel seçimmiş gibi kampanya yürütüldü. Bu bizim dışımızdaki hemen hemen her partinin yaptığı bir şeydi. Hatta Başbakan pek çok yerde şu cümleleri aynen kullandı; ‘siz oyunuzu Ahmet’e, Mehmet’e vermiyorsunuz AK Parti’ye veriyorsunuz, AK Parti’nin oyları düşmemeli.’ Tabanda şöyle bir inanç oluşturdular bunu başardılar, eğer AK Parti’nin oyları düşerse hükümet düşecek, hükümet düşerse Tayyip Erdoğan Abdülkadir Molla gibi idam sehpasına götürülecek veya Mursi gibi zindana atılacak, tabanda ciddi ciddi bunlar söyleniyordu."
Peki ya BDP?
"BDP’de daha önce özerklik ilanı vardı, ilan etmişlerdi güya, bu seçimde bir daha iyi bir oy alarak özerklik ilan edeceğiz diye halkın karşısına çıktılar. Nihayetinde bu seçim olduğu halde genel bir seçim havasında kampanyalar yürütüldü. Seçmen bizim adaylarımıza güveniyordu fakat yeni kurulmuş bir parti olmamız dolayısıyla da pek çok kişi ‘siz daha yeni bir partisiniz, belediyeleri alabilecek gücünüz ve kapasiteniz yok, biz size oylarımızı verirsek bir nevi boşa gitmiş olacak’ propagandasının etkisinde kalanlar çok oldu. Ortaya böyle bir sonuç çıktı. Memleket için hayırlı olsun diyoruz."
HÜDA-PAR’ın gücünün sandığa yansıdığını düşünüyor musunuz?
"Bu bizim beklentilerimizin altındaydı. Sandığa gitme noktasında katılım oranı batıya göre düşük kaldı. Bu etkenlerden bir tanesi. Bir diğeri bölgemizde özellikle bazı bölgelerde yüksek oranda geçersiz oylar var. Çok sayıda iptal edilen oy pusulası var. Bunlar etkenlerden bazıları bir de özellikle kırsalda, özellikle köylerde seçim güvenliğinin sağlandığını söylemek mümkün değil. Bu da etkenlerden bir tanesi. Seçim sonuçlarını eğer şehir merkezleri ve köyler diye ayrı ayrı gruplarsanız bunu net bir şekilde görüyorsunuz. Pek çok yerde özellikle BDP’nin şehir merkezinde aldığı oy ile kırsalda aldığı oy oranı arasında çok ciddi bir fark var. Örnek olması için mesela Batman’ın Sason ilçesini söyleyeyim, BDP’nin şehir merkezindeki oy oranı yüzde 15,33. Beldede yüzde 56,08. Köylerde yüzde 31,21. Bu bize bir şey anlatıyor."
Ne anlatıyor?
"Kırsalda BDP’nin daha doğrusu PKK’nin silahlı unsurlarının bir baskı oluşturduğu ve bu nedenle kırsaldaki BDP oylarının normal oylara göre daha yüksek olduğunu gösteriyor. Bakın mesela Kozluk. Şehir merkezinde yüzde 45,46, köylerde yüzde 61,63. Farkı görüyor musunuz? Beşiri’de mesela şehir merkezinde yüzde 45,77, beldede yüzde 53, köyde 51,79. Batman şehir merkezi yüzde 54,07 köylerde yüzde 65,47. Bunu çoğaltmak mümkün."
Bahsettiğiniz baskı olmasa sonuç nasıl olurdu?
"Ne kadar olacağı konusunda kesin konuşmak kolay değil ama BDP’nin oyları şehirlerde düştü köylerde düşmedi. Bunu iki türlü okumak mümkün. Birincisi baskı. Diğer okuma şekli de şu olabilir; BDP daha önceki seçimlerin tamamında seçim öncesinde kontrollü bir gerginlik politikası uyguladı, gerginliği yükseltti. Şimdi bir barış süreci var, bu kez gerginlik politikası HÜDA-PAR üzerinden yürütüldü. Bu aslında BDP’nin aleyhine oldu. Rakamlar onu söylüyor. Şimdiye kadar gerginlik politikası yürüttüğü muhatabı devlet kurumları ve kuvvetiydi, şimdi bu kez aynı şehirde aynı sokakta yaşayan, aynı dili konuşan insanlarla gerginlik olunca; biz seçimden önce de aslında uyardık, dedik ki bu gerginliği yükseltmek, barışın konuşulduğu bir yılı aşkın bir çatışmasızlık sürecinden sonra böyle bir gerginlik ve şiddet ortamı sizin aleyhinize olur. BDP’nin oylarının düşüşündeki önemli nedenlerden biri de kanaatimce şudur, özellikle sandıkların başındaki görevlilerimizden kaynaklanıyor. BDP’nin daha önce gayrı meşru bir şekilde kendi hanesine yazdırmış olduğu oylarının bir kısmı bu seçimde onların hanesine yazılamadı. Belki oylarının düşüş nedenlerinden bir tanesi de HDP projesi. Ne kadar etki etti bilmiyorum ama BDP’nin oylarındaki düşüş nedenlerinden bir tanesi de HDP projesi."
Niye?
"HDP projesi Türkiyelileşme projesi. Kürt partisi olma iddiasından vazgeçme şeklinde algılanmış olabilir. Daha önce hep Kürt ve Kürdistan söylemleri ön plandayken bu sefer sosyalist söylemler daha ön plana çıkmaya başladı. Malumunuz HDP’nin bileşenlerine baktığınızda yoğunlukla marjinal sol ve sosyalist gruplar. HDP iki nokta üst üste marjinal Türk solu ve cinsi yönden sapmalar gösteren bazı grupların Kürtlerin sırtına bindirilerek siyaset sahnesine taşınma projesidir. Nihayetinde BDP milletvekilleri HDP’ye geçiş yaptılar. Bu da o düşüşü beraberinde getirecek."
Hevsel Bahçesi tartışması, Rojava nasıl yansıdı peki seçime?
"Rojava konusundaki propagandaları BDP’ye oy kazandırdı o da olmasaydı daha fazla bir düşüş olurdu. Rojava demişken şunu da belirtmeden edemeyeceğim. Malumunuz Rojava’da PYD El Nusra ile çatışma halindeydi. Şimdi El Nusra ile masaya oturdular el sıkıştılar. Mütemadiyen şu propagandayı yaptılar; ‘HÜDA-PAR gençlerini EL Nusra saflarında savaşmak için Rojava’ya gönderiyor.’ Biz bunu defaatle yalan olduğunu belirttik. Suriye’deki savaşta biz yokuz. EL Nusra ile el sıkışan PYD ve bizim de El Nusra’ya destek verdiğimizi iddia eden buradaki destekçisi BDP ve uzantıları, o el sıkışmadan sonra da Dicle Üniversitesi’nde Mısır’daki idamları protesto etmek için basın açıklaması yapan öğrencilere, bize yakın olduklarını onların da söylediği öğrencilere saldırıyorlar. Eğer daha önceki saldırıların sebebi bizim El-Nusra’ya destek verdiğimiz yönündeki iftiralarıysa şu anda El-Nusra’yla el sıkışan onlar, neden bize saldırmaya devam ediyorlar? Bize saldırmak için aslında herhangi bir bahaneye ihtiyaçları yok. Ancak halkın nazarında bu saldırıları meşru gösterebilmek için sürekli bahane üretiyorlar. El Nusra’ya destek vermediğimizi biz defaatle söyledik ve bu külliyen yalan."
HÜDA-PAR bundan sonra ne yapacak?
"Biz öyle inanıyoruz ki BDP ve AK Parti’ye bu bölgede oy veren insanların önemli bir kısmı diğeri kazanmasın diye ötekine oy veriyor. Yani BDP’nin iktidar olmasını istemiyor karşısında güçlü bir alternatif olarak AK Parti’yi gördüğü için AK Parti’ye oy veriyor. Veya tam tersi. Biz onlara şu mesajı vermeye çalıştık. Alternatifsiz değilsiniz. Yani AK Parti’yi sevmediğiniz halde BDP karşıtlığından dolayı oy veriyorsanız buyurun üçüncü bir seçenek var. Veya AK Parti karşıtlığından BDP’ye oy veriyorsanız yine buyurun üçüncü bir seçenek var. Tavan ve taban arasında ciddi uyuşmazlıklar olduğu halde biz bu konuda seçmene yeterli güveni veremediğimizden dolayı yani onlara alternatif olabileceğimiz düşüncesini yeterince ulaştıramadığımızdan dolayı aynı şekildeki tercihler devam etti. Bu kırılırsa ki ben inanıyorum bundan sonraki seçimlerde durum farklı olacak.Kendimizi halka anlatacağız. Bir yandan da bu seçim sürecinde bizim eksiğimiz ne oldu, bizim yanlışımız ne oldu, yapmamız gerektiği halde yapmadığımız eksik bıraktığımız neler var. Daha neler yapabiliriz. Bunların üzerinde tartışıyoruz."
Bu tahlillerinize göre nerede yanlış yaptınız?
"Siyaseten elbette pek çok eleştiri yöneltiliyor. Yeterince popüler aday çıkarmadığımız eleştirisi yapıldı mesela. Biz en baştan beri şunu söylüyoruz, hala o çizgideyiz. Yanlış adaylarla seçim kazanmaktansa doğru adaylarla seçim kaybetmeyi tercih ederiz dedik. Hırsızlık, yolsuzluk yapmayacağına dair güvenmediğimiz, ahlaki yapısı bu toplumun ahlaki yapısıyla örtüşmeyen, ahrette Allah’a hesap verme bilincinden uzak kişileri yüzde yüz kazanacağını bilsek bile asla aday yapmayacağız.”
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde tavrınız ne olacak?
"Güya halkın cumhurbaşkanı seçilecek ama aday gösterebilmek için milletvekillerinin imzası şart koşuluyor."
Kimi destekleyeceksiniz?
"Adaylar henüz belli olmadan karar vermemiz elbette mümkün değil."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan aday olursa?
"Tayyip Erdoğan aday olursa başka adaylar kimdir bakmak gerekiyor. Yani Tayyip Erdoğan aday olursa banko onu destekleyeceğiz diye bir şey yok. Adaylar arasında memleket için en faydalı en hayırlı olan kim görünüyorsa onu destekleyeceğiz."
Al Jazeera
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.