Zorunlu, kesintisiz ve başörtüsüz eğitime hayır
22 STK'dan oluşan Tesettür Seferberliği Platformu(TESSEP), Tarsus'ta kitlesel basın açıklaması yaparak başörtüsü ve tesettür önündeki engellerin kaldırılmasını istedi.
MERSİN-Değişik il ve ilçelerden 22 sivil toplum kuruluşunun başörtü sorununu çözmek için bir araya gelerek oluşturduğu Tesettür Seferberliği Platformu (TESSEP), "Kamusal alana girene kadar değil! Zulüm Bitene Kadar Başörtüsüne Özgürlük" sloganıyla Tarsus'ta yaptığı basın açıklamasında, kangrenleşen bu zulmün artık son bulması için yetkililere çağrıda bulunuldu. Saat 12.30'da Mustazaf-Der Tarsus Şubesi binasının önünde gerçekleşen basın açıklaması okunan Kur'an tilaveti başladı.
Zulüm Bitene Kadar Gündemimiz Başörtüsüdür
Allah'ın emri olan iffet ve takva elbisesi başörtüsünü özgür kılma ve bu konudaki baskı ve dayatmaları kınamak üzere toplandıklarını belirten ve grup adına basın açıklamasını okuyan TESSEP Genel Başkanı Salih Demir, "Buradan haykırıyoruz ki bu zulüm ve dayatmalar bitinceye kadar gündemimiz başörtüsü olarak kalacaktır. Tesettürde diretmekle özelde örtülerinden dolayı eğitimleri engellenen kız çocuklarının örtüleriyle okullarına gitmelerini ve örtülerinden dolayı işlerinden kovulan kadınların örtüleriyle işlerine dönmelerini savunuyoruz" dedi.
Başörtülü Öğrencilere Yapılanlar İnsan Hakları İhlali Değil mi?
Demir, "İnsan hakkı ihlallerine sıfır tolerans tanıdıklarını defalarca ve her fırsatta dile getiren hükümet yetkilileri, tek gayeleri tesettür emrini yerine getirmek olan başörtülü öğrencilerin okullara alınmamalarını, hakarete uğramalarını, insanlık dışı bir uygulama olan tecride tabi tutulmalarını, hatta ve hatta dövülmelerini ve ailelerinin polis tehdidine maruz kalıp mahkemelere sevk edilmelerini insan hakkı ihlali olarak görmüyorlar mı?" diye sordu.
Başörtülü Öğrenciye Sürgün Üstüne Sürgün
TESSEP Başkanı Demir, yaşanan bazı mağduriyetleri ise şu şekilde özetledi, "Tarsus'ta adı geçen Dr. Lütfi Kolukırıkoğlu İlk Öğretim okulunda inancından dolayı Başörtülü okumak isteyen Büşra Uzunselvi, okul idarecileri tarafından okula alınmamış, eğitim hakkı gasp edilmiş, defalarca psikolojik baskıya maruz kalmıştır ve Yurdakul Alcan İlköğretim Okula sürgün edilmişti. Bu yılda aynı gerekçe ile okullar yönetmeliğinin 111. Maddesi'nin E bendinde yer alan 'Bir Öğrenciye Aynı olumsuz davranıştan dolayı birden fazla yaptırım uygulanamaz' maddesine rağmen Büşra Uzunselvi geçen yıl sürgün edildiğiYurdakul Alcan İlköğretim Okulundan Ahmet Zeki Şanlı İlk Öğretim okula sürgün edilmiştir. Daha üzüntü ve kaygı verici olanı ise konu hakkında görüştüğümüz İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Disiplin Kurulu Başkanı 'şimdi bir adam bir kişiyi öldürüp cinayet işleyip cezasını çekip çıksa, daha sonra tekrar cinayet işlese cinayetten ceza almayacak mı?' şeklindeki ifadeleri ile başörtüsü takmayı cinayet işlemek ile maalesef eşdeğer tutmasıdır."
Hangisi Provokatörlüktür?
Mersin Toroslar ilçesi Ziraat Odası İlköğretim Okulu'nda başörtülü olduğu gerekçesi ile eğitim hakkı gasp edilen 7. Sınıf öğrencisi Sariye Yalın'a destek olmak ve gasp edilen eğitim hakkını alması için yaptığımız basın açıklamasından sonra Sariye Yalın'ın evine giden Mersin emniyetinde görevli olan polisler, kendisine destek amaçlı yapılan basın açıklamasını ve bu basın açıklamasını yapan Tesettür Seferberliği Platformu'nu provokatörlükle suçlamış ve bu derneklerin kötü işler yaptıklarını söyleyerek Platformumuzu ve İslami dernekleri karalamaya çalışmışlardır. Başörtülü olduğu gerekçesi ile eğitim hakkı elinden alınan, bir öğrenciye destek olmak ve bu öğrencinin de diğer öğrenciler gibi sorunsuz bir şekilde eğitimine devam etmesi için çaba göstermek mi provokatörlük, yoksa bu öğrencinin evine gidilerek yalan ve çirkin ithamlar ile bu dernekleri karalamaya çalışmak mı provokatörlüktür?
Başörtülü 20 Öğrenciye Karne Verilmedi
Gaziantep'te başörtülü oldukları gerekçesiyle eğitim dönemi boyunca zorunlu öğretim hakları yetkililer tarafından gasp edilen 20 öğrenciye karneleri verilmediğini hatırlatan Demir, ailesinin girişimleri sonucu bir ay okula alınan bir öğrenciye ise dönem notunun tamamı 1 olarak verildiği, karnede davranışlarının iyi ve pekiyi olarak verilmesinin ise dikkat çekici olduğunu söyledi.
Veliye Dava Açıldı
Demir, "Gaziantep'te Başörtüsü ile sınıfa gelen öğrencinin durumunu hazmedemeyen bir işgüzar öğretmen, cep telefonu ile gizlice fotoğraflarını çekerek basına servis etmek sureti öğretmene ve kızının eğitim hakkını gasp eden okul yönetimine savcılığa giderek dava açılmasını isteyen veliler geri çevrilmiş, aksine bu veli hakkında dava açılmıştır. Hukukun üstünlüğünün konuşulduğu şu günlerde böyle bir olayın yaşanması, bu ülkede hukukun üstünlüğü değil, hâlâ üstünlerin hukukunun işlendiği düşüncesini ortaya koyuyor" dedi.
Okul Kapılarında Örtüyü Çıkarmak Çözüm Değildir
Anne ve babalara seslenen Demir, sözlerini şöyle sürdürdü, "Öncelikle tesettürün Allah'ın bir emri olduğunu, hiçbir şart ve ortamda mükellef hiçbir Müslüman bayanın tesettürlü giyimi terk edebileceğiyle ilgili İslam'ın ruhsatının olmadığını bilmeliyiz. Kız çocuklarının örtüleriyle okulların kapısına kadar gidip burada örtülerini çıkardıktan sonra okula örtüsüz girme gibi bir anlayışın çözüm olmadığını bilmek zorundayız. Genç kızlarımızı eğitimden, sosyal hayattan, toplumdan alıkoyan, onların enerjilerinin, birikimlerinin, emeklerinin heba olmasına neden olan, en basitinden bir hak ihlali bir eşitsizlik, bir ayrımcılık olan en önemlisi de Allah'ın emri olan bu sorunun bir an önce çözülmesi, halledilmesi temennisiyle"
Zalimlerin Yaptıklarından Allah'ı Habersiz Sanmayın!
Basın açıklamasının sonunda Suriye'de yaşan katliamlara değinen Demir, "Suriye, Humus'ta yönetime bağlı güçler tarafından yapılan katliam sonucu, yüzlerce masum Müslüman kardeşimizin öldürüldüğü ve yine yüzlercesinin de yaralandığına dair haberlerin duyulması hepimizi derinden etkilemiş ve yaralamıştır. Ağır silahların kullanılması, hem de Müslümanların af ve mağfiret dilemek için camileri doldurduğu Mevlid Kandili'nde, bu katliamların yapılmış olması, insanlık ile ilişkisi olmayanların yapabileceği bir eylemdir. İçinde bulunduğumuz günlerin, Hafız Esad'ın Şubat 1982'de Hama'da yine tanklarla, toplarla 30 bin Müslüman'ı katletmesinin yıldönümü olması, bir kere daha tarihin acı bir şekilde tekerrür ettiğini göstermiştir. Yapılan bu katliamları büyük bir nefretle lanetliyor ve diyoruz ki 'Sakın, Zalimlerin Yaptıklarından Allah'ı Habersiz Sanmayın.' Yaşanan katliamların bir an önce son bulmasını Yüce Allah'tan diliyoruz. Müslüman Suriye halkına da sabırlar ihsan etmesini Allah'tan niyaz ediyoruz" dedi.
Yapılan basın açıklamasında sık sık slogan ve tekbirler getirilirken, basın açıklamasının sonunda kalabalık grup daha sonra sessiz bir şekilde dağıldı.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.