Adalet Bakanı Gül’ün babası İLKHA’ya konuştu
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün babası emekli imam hatip Cemil Gül, 28 Şubat'a işaret ederek cezaevinde masum ve mazlum insanların olduğunu, bunların bir an önce hürriyetine kavuşması için gerekirse yeni komisyon kurulması çağrısında bulundu.
Yeni kabinede Adalet Bakanı olarak göreve başlayan AK Parti Gaziantep Milletvekili Abdulhamit Gül’ün babası emekli imam hatip Cemil Gül, "Hapishanelerde de hüküm giyen kardeşlerimizin içerisinde masum insanlar vardır. Hükümet de masum ve suçsuz insanların olduğunu söylüyor. Bu masum ve mazlum insanlar bir an önce hürriyetine kavuşturmalı." dedi.
Kabine değişikliğiyle Adalet Bakanlığı’na getirilen AK Parti Milletvekili Abdulhamit Gül’ün, Nizip ilçesinde yaşayan babası emekli imam Cemil Gül (71), oğlunun bakan olmasını İLKHA'ya değerlendirdi.
Oğlu Gül’ün çok azimli olduğunu, çocukluk hayali olan Hukuk Bölümünü kazanmak için gece-gündüz ders çalıştığını belirten baba Gül, oğlunun çok zor şartlar altında okuduğunu, okurken çok zorlandığını ve hep kendi çabalarıyla okuduğunu söyledi.
Bakan Gül'ün 8 çocuğundan dördüncü çocuğu olduğunu belirten baba Gül, aslen Artvinli olduklarını 55 yıldır ise Gaziantep’te ikamet ettiğini söyleyerek, Gül’ün ağabeyi oğlu Nezir Gül hariç bütün çocuklarının Gaziantep’in Nizip ilçesinde dünyaya geldiğini dile getirdi.
Oğlunun Nizip ilçesindeki Cumhuriyet İlkokulunda gördüğü eğitimin ardından Nizip ve Oğuzeli İmam Hatip Liselerinden sonra Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazandığını belirten Gül, "İmam hatip o zamanlar bizim evlerimize çok uzaktı. Bayağı bir sıkıntı vardı. O zaman yollar böyle değildi, servis de yoktu. Çocuklarım zorlukla okullarını devam ettirdiler. İmam hatip okulunu bitirdiler. Hem Nezir hem de Abdulhamit imam hatip okulundan mezun oldular. Nezir hoca Bursa Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi bölümünden mezun oldu. Abdulhamit de Ankara Hukuk Fakültesi'nde okudu." dedi.
"Çok kanaatkârlardı… Kitap okumayı severdi"
Oğlu Gül ve diğer çocuklarının çok çalışkan olduğunu anlatan Gül, "Bana hiçbir sıkıntıları olmadı. Okul tahsilini yaparken çok kanaatkârlardı. Ben, imam hatiptim. O zaman devletin verdiği maaşlar bu kadar yeterli değildi. Bundan dolayı da onlara çok az harçlık gönderirdik. Özellikle Nezir hoca okumayı daha çok severdi. Hep kitap alırdı. Abdulhamit yine öyle. Kitap okumayı severdi. Kütüphaneleri vardı. Her ikisi de küçük yaştan beri okumayı severlerdi. Allah’a şükürler olsun. Çocuklarımız öyle bir bolluk içerisinde değil de orta bir hayatta tahsillerine devam ettiler. Okul hayatlarında bizi asla mahcup etmediler. Hem okul hayatında hem de yaşantılarında bizi yorucu ve üzücü bir hareketleri olmadı. Okul yönetimleri tarafından da devamlı sevilen biriydi." ifadelerini kullandı.
Oğlunun Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olduktan sonra da Ankara’da arkadaşları ile birlikte bir hukuk bürosu açtığını belirten Gül, Bakan Gül'ün o dönem milli ve dini duygulara sahip cemiyetlerde, gençlik teşkilatlarında görev aldığını anlattı.
"Hem kültüre önem verdiler hem de dini bilgilere önem verdiler"
Din ve ilmin önemine vurgu yapan Baba Gül, "Bir insan dünyada kırk tane fakülte bitirse de ilimden, imandan ve maneviyattan payını almazsa o ilim kısır, verimsiz olur. Benim herkese tavsiyem din ile ilimi birleştireceğiz. İlimsiz din, dinsiz ilim olmaz. Bu ikisini birleştirirsek kişi bulunduğu evine, memleketine, ülkesine çok hayırlı ve üretken bir insan olur. Onun için hem ilim, üniversite hem de dini bilgiler ikisi bir elde edilmelidir. Yavrularımız da hem kültüre önem verdiler hem de dini bilgilere önem verdiler." şeklinde konuştu.
"Abdulhamit bana müezzinlik etsin isterdim"
Oğlu Gül'ün okuma azmini anlatana Baba Gül, şöyle konuştu: "Abdulhamit, çok zor şartlar altında okudu. O zaman dershaneler yaygın olmadığı için dershaneye gidemedi. Hep kendi çabalarıyla okudu. Küçük iken çok zeki bir çocuktu. Gece uyanırdık bakardık Abdulhamit, derslerine çalışıyor. Hukuk fakültesi çok zor olduğu için çalışmayı gerektiriyordu. Zor şartlarda burada iyi bir temel de aldı. Bizim duamızı aldı. Ben de bir imam hatip baba olarak kendisini takip ederdim. Çok tatlı bir hayatımız vardı. Biz isterdik ki gençler daima yanı başımızda olsun. Ben Abdulhamit, daima gelsin camide bana müezzinlik etsin, hemen sağımda olsun kamet getirsin isterdim. Ama şu an olsaydı çıtayı biraz aşmak lazım. Çocukların da oynama hakkı vardır. Oyun oynamak, spor yapmak çocuklar için önemlidir. Biz bu konularda biraz kısıtlıydık. Ama Allah kendisinden razı olsun bize hiç ters hareket etmezdi. Bize karşı çok itaatkardı. Duam, onun evlatları da ona itaatkar olsun. Bütün Müslüman kardeşlerimizin çocukları önce Allah’a, dinimize, peygamberimize sonra da anne ve babasına itaatkar olsunlar."
"Abdulhamit, başarılı olursa Türkiye başarılı olacak"
Oğlu Gül’ün ve diğer çocuklarının itaatkar evlatlar olduğunu ifade eden Gül, "Bir zamanlar ben görev gereği Hollanda’ya gitmiştim. Bir iki defa ev değiştirdik. Evlerin değişmesinde Abdulhamit evladım da bayağı bir sıkıntı çekti. Ben yokken bir baba gibi annesine yardımcı oldu. Bayağı yoruldu. Anne-baba duasını kuvvetle aldığı için Allah önünü açtı ve bugün hem kendini hem bizi mutlu eden makamlara geldi. Oğlumun işi bitmedi. Asıl işi bundan sonra başlıyor. Duamız oğlumun yeni geldiği görevde başarılı olmasıdır. Çünkü Abdulhamit, başarılı olursa Türkiye başarılı olacak. Türkiye huzura kavuşacak. Abdulhamit’in sevenleri ve ailesi olarak daha çok sevineceğiz. Bundan daha çok Türkiye iyi hizmetlerle donanırsa tüm ülke daha mutlu olur. Bunun için Abdulhamit Bey’in görevi çok önemlidir. Ben Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, Başbakanımız Binali Yıldırım’a ve meclis başkanımız ile diğer bütün parlamenterler yeni görev alan bakanlarımıza minnetlerimi, şükranlarımı ve dualarımı sunuyorum. Oğlum Abdulhamit’in de almış olduğu bu yeni görevde Allah’ın izni ile başarılı olsun ki hep beraber ülke olarak sevinelim." temennisinde bulundu.
"Alın terinden daha onurlu bir şey olabilir mi?"
Oğlunun, okuldan sonraki zamanlarda yoldan geçen sürücülere simit ve meyve suyu satarak aile geçimine katkı sağladığını anlatan Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bazı çevreler ve çocuklarım, 'Bunu niye söyledin, ayıptır’ diyorlar. Ben tekrar ediyorum. Hiç de ayıp değildir. Fakirlik, çalışmak, simit satmak ayıp değildir. Cumhurbaşkanımız da ‘Ben de simit satıyordum’ demişti. Bakın bugün ülkenin başındaki kişi konumunda. Burada yol üzerinde Hacıbaba tesisleri vardı. Bu tesis çok kalabalıktı. Oğlum orada nakliyecilere simit satardı. Bir gün oraya gittim ve baktım ki orada evladım. İlk önce o beni fark etmedi ama ben onu fark ettim. Baktım elinde tepside şuruplar, ayağında terlik simitlerini satıyor. Ben biraz üzüldüm. O günün yoğun şartlarında böyleydi. Ama eğer çocuklar yokluğu, sıkıntıyı görürlerse ilerde o eski durumlarını hatırlarlarsa fakirin halinden daha iyi anlarlar. Gerisini görmeyen ileriyi göremez."
Oğlunun çocukluk hayali olan hukuk bölümünü kazanmak için gece-gündüz ders çalıştığını vurgulayan Gül, aynı zamanda oğlunun ibadetlerine çok düşkün olduğunu ve vakit namazlarını hiç kaçırmadığını belirtti.
Oğlunun siyasete atılmasını da değerlendiren Gül, "Müslümanlar her alanda olacak. Mecliste bizim gibi inanan insanlar, yavrularımız ve kardeşlerimiz olmalı. Oğlumun siyasete atılması benim çok hoşuma gitti. Bu ülkede Müslümanların söz sahibi olması çok doğal, iyi ve isabetlidir. Oğlum Abdulhamit de genç yaşta siyasete girdi. Oğlumu tebrik ediyorum. Bundan da rahatsız olmadım. İftihar ettim, halen de oğlumla iftihar ediyorum." ifadelerinde bulundu.
"Hak ve adalet ne ise onun yanında olsun"
Oğlunun diğer bakanlara göre görev yükü ve sorumluluğunun daha çok olduğunu söyleyen Gül, oğluna görevini yaparken hakkı ve adaleti gözetmesini tavsiye ederek, "Oğlum belki yeni görevinde zorlanacak ama Allah’ın izniyle görevinde başarılı olacaktır. Kendisine Allah’tan başarılar diliyorum. Allah yar ve yardımcısı olsun. Allah yolunu açsın. Ben babası olarak karşısına çıksam ve benimle en büyük düşmanı huzuruna çıksa bir yasa konusunda babası haksız ise ‘benim babam haksızdır diyecek.’ Yedi düvel düşman benim karşımda haklı ise ‘ona da sen haklısın babam haksızdır’ demelidir. Benim evladıma tavsiyem hak ve adalet ne ise onun yanında olsun. İnşallah Allah’ta onun yanında olur. Allah onu inşallah mahcup etmez." diye konuştu.
"Masum ve mazlum insanlar bir an önce hürriyetine kavuşturulmalı"
İLKHA muhabirinin, cezaevlerinde 28 Şubat ve FETÖ yargısı mağdurlarının olduğunu hatırlatması üzerine Baba Gül, "Hapishanelerde hüküm giyen kardeşlerimizin içerisinde masum insanlar vardır. Kurunun yanında yaş yanma gibi durumlar da vardır. Yargıyı ve hâkimleri şaşırtıp da yalan ve uydurma delillerle adaleti şaşırtmak, bunlar çok iğrenç durumlar. Ben Adalet Bakanından istirham ediyorum. Bu konularda daha dikkatli ve yeniden gözden geçirsinler. Yeni komisyonlar kursunlar. Hükümet de masum ve suçsuz insanların olduğunu söylüyor. Bu masum ve mazlum insanları bir an önce hürriyetine kavuşturulmalı. Ama suç işlemiş, bu devlete ihanet etmiş, dini duyguları kullanarak plan yapanlar müstesna. Bunları ne Allah nede devlet affeder. Ben de bunu evladımdan istiyorum. 28 Şubat, 15 Temmuz olsun ve daha önce olsun… Mazlum ve suçsuz insanların bir an önce evine ve yuvasına dönmesini isterim. Ama suçlular cezasını çeksinler." değerlendirmesinde bulundu.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.