Adana’da aralarında İslamî STK yetkilileri ile gazetecilerin de bulunduğu 12 kişi hakkında örgüt üyesi oldukları suçlamasıyla dava açıldı.

Savcılık tarafından hazırlanan iddianamenin değerlendirilmesi sonrası Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesince açılan dava dosyasında; emniyet birimlerine gönderilen asılsız e-postalar suç ihbarı olarak kabul edilirken STK’ların düzenlediği Kutlu Doğum programları, yardım faaliyetleri, sosyal ve kültürel etkinlikler ile basın açıklamalarına katılmanın da suç olarak nitelendirilmesi dikkat çekti.

Düzmece olduğu belirtilen e-postalarla İslamî STK’lar aleyhinde soruşturma başlatıldığını belirten hukukçular ise Elazığ İhya-Der kumpasına benzer bir sürecin şu an Adana’da söz konusu olduğunu dile getirdiler.

“Düzmece e-postalarla STK’lara kumpas girişimi söz konusu”

Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesince 30 Mayıs 2016 tarihinde açılan 2016/304 Nolu dava dosyası hakkında konuşan Adana Barosu avukatlarından Mustafa Yavuz, her şeyin 30 Aralık 2010 tarihinde Adana Valiliğine gönderilen asılsız bir e-posta ile başlatıldığını söyledi.

Kim olduğu belli olmayan art niyetli kişi veya kişilerce Adana’daki İslamî STK’ların yetkilileri ile üyelerine yönelik yeni bir kumpas girişiminin başlatıldığını belirten Avukat Yavuz, süreci şöyle aktardı:

“Adana Valiliğine gönderildiği iddia edilen düzmece e-postanın ardından Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca 24 Ocak 2011’de soruşturma başlatılmış. Ardından Adana Emniyeti tarafından bu STK’lara yönelik 3 yılı aşkın bir süre teknik ve fiziki takip söz konusu. Bu soruşturma ve takiplerin sonucunda ise 2014 yılında Emniyete çağrılan STK yetkililerinin ifadeleri alınmış ancak soruşturma 2 yıl sonra tamamlanarak Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesince iddianame kabul edilmiş ve 2016/304 dosya numarası ile dava açılmıştır.”

“Kutlu Doğum etkinliğine katılmak bile suç sayılmış”

İslamî STK üyelerinin, evlerine gelen tebligatla haklarında örgüt üyeliği suçlaması ile dava açıldığını öğrendiklerini belirten Yavuz, iddianamede yer alan suçlamaların ise somut delillere dayanmadığını ve hukuksuz yöntemlerle hazırlandığını söyledi.

Türkiye genelinde düzenlediği kutlu doğum etkinlikleri ile büyük takdir toplayan Peygamber Sevdalıları Platformunun bile iddianamede suç örgütü olarak lanse edilmek istendiğine dikkat çeken Yavuz, şunları ifade etti:

“Ülke genelinde Hz Muhammed (SAV)’in adının anılıp mesajının yayılması için programlar düzenleyen Peygamber Sevdalıları Platformu ile yine yasal zeminde insanî ve İslamî faaliyet sürdüren birçok derneğin yaptığı etkinlikler iddianamede suç olarak lanse edilmiş. Kutlu Doğum mevlit etkinliği, Mekke’nin Fethi, şehadet gecesi, resim sergisi, miting, konferans, basın açıklaması, kabir ziyaretleri hatta bayramlaşma programları düzenlemek ve katılmak iddianamede suç unsuru olarak kabul edilmiş.”

“Adana’da ikinci bir Elazığ İhya-Der kumpası mı?”

Mahkeme tarafından STK’larla ilgili önceden açılmış tüm dosyaların istetildiğini ifade eden Yavuz, istenen 14 klasör ile dosyanın şişirilmek istendiğini söyledi. Adana’da yardım faaliyetleri ile dikkat çeken Umut-Der’e yönelik de geçmişte böyle bir hukuksuzluğun söz konusu olduğunu belirten Yavuz, bu yöntemle dernek üyelerine toplamda 100 yılı geçen hapis cezalarının verildiğini hatırlattı.

Adana’da MİT TIR’ları ile gündeme gelen yargıda sorunların olduğunu ve halen bunun giderilmemiş olduğunu ifade eden Yavuz, Elazığ İhya-Der kumpasına benzer bir sürecin şu an Adana’da uygulanmakta olduğunu belirtti. Yavuz, “Elazığ İhya-Der dosyası Yargıtay’da beraat istemi ile bozulduğu halde, Adana Savcılığı tarafından soruşturma dosyasında aleyhe olacak şekilde ele alınmıştır.”diyerek yaşanan hukuksuzluğa dikkat çekti.

Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesinde 27 Eylül 2016 tarihinde görülecek ilk duruşmaya sanıkların müdafii olarak katılacaklarını belirten hukukçular da dava dosyasındaki hukuksuzlukları dile getireceklerini ve davanın takipçisi olacaklarını kaydetti. (İLKHA)