Adana’da neler oluyor?
Elazığ İhya-Der kumpas davasının meydana getirdiği acı ve mağduriyetler hâlâ tazeliğini korurken benzeri bir dava da Adana’da başlatıldı.
Elazığ İhya-Der, Adıyaman Vahdet-Der gibi İslami Sivil Toplum Kuruluşları üyelerinin kurulan kumpaslar sonucu yaşadıkları mahkûmiyet ve mağduriyetler, ailelerinin yaşadıkları acılar hâlâ tazeliğini koruyorken Adana’daki İslami STK’lar da benzer bir hukuksuzlukla karşı karşıya kaldı.
Düzenlenen kumpas sonucu yapılan yargılamada 14 Ocak 2010 tarihinde Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin Elazığ İhya-Der üye ve yöneticilerine verdiği 150 yıllık ceza, Yargıtay 9. Ağır Ceza Mahkemesince onanmıştı. Yeniden yargılanmayla ilgili yapılan yasal düzenleme sonrası yapılan başvuru üzerine dava Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından tekrar görülmüş ve tüm sanıklar davadan beraat ederek kumpas deşifre edilmişti.
Elazığ’da İhya-Der, Adıyaman’da Vahdet-Der ve başka illerde farklı isimlerdeki İslami STK’lar asılsız suçlamalar, sahte, düzmece belgelerle tertiplenen kumpaslar sonucu hedef alınmıştı. Toplum yararına insani hizmetlerde bulunan bu STK’lar’ın; İhtiyaç sahiplerine yardımlarda bulunmaları, Hz Muhammed’i anmak için etkinlikler düzenlemeleri, Hz Hüseyin’i anmaları, İsrail zulmünü protesto etmeleri, Gazze’de katledilenler için gıyabi cenaze namazları kılmaları, Tefsir ve Siyer dersleri vermeleri gibi faaliyetleri suç sayılmıştı.
STK yöneticilerine 150 yıl hapis cezası
Söz konusu İslami Sivil Toplum Kuruluşlarının üye ve yöneticilerine, tertiplenen kumpaslar sonucu yürütülen gayri hukuki yargılamalar neticesinde 150 yıla varan hapis cezaları verildi.
Haksız yere verilen mahkûmiyet kararları hayırsever hizmet ehli insanları mağdur ettiği gibi ailelerine de büyük acılar yaşattı. Kimilerinin annesi kimilerinin de babası yapılan zulme dayanamayıp hayatını kaybetti.
Hukuk normları pespaye edilerek masum insanlara onlarca yıl hapis cezaları verildi
Yasal faaliyetleri tamamen mülki amirlerin bilgisi dâhilinde yapılan etkinlikler suç delili olarak gösterilip insanlara ağır cezalar verildi. Düzenlenen komplo ve kumpaslar kapsamında algı merkezleri olarak kullanılan kimi medya organları da kullanılarak büyük zulümler icra edildi. Türkiye’de bu hukuksuzluklar yaşandığında, aileler feryat figan ettiğinde, kimse duymadı veya duymak istemedi. Hukuk normları pespaye edilerek masum insanlara onlarca yıl hapis cezaları verildi.
Toplum adaletin tahkim edilmesini beklerken…
Toplum bugün gelinen noktada adaletin tahkim edilmesini, yargının tarafsızlığını, hukukun eşit yaklaşımının tesis edilmesini beklerken, Adana’da tüm umutları akamete uğratan bir olay yaşandı. Kentte faaliyetlerde bulunan İslami Sivil Toplum Kuruluşları üyelerine yönelik yeni bir kumpas iddiası gündeme geldi.
Türkiye genelinde düzenlediği Kutlu Doğum etkinlikleri ile takdir toplayan Peygamber Sevdalıları Platformu, tesettür yasağına karşı mücadele veren Tesettür Seferberliği Platformu (TESSEP) ile insani ve İslami faaliyetleri bulunan başta Umut-Der, Şura-Der, İhya-Der, Mekteb-Der, Akid-Der, Anadolu-Der gibi STK’ların üyeleri hakkında legal faaliyetler suç unsuru sayılarak dava açıldı.
Asılsız ihbarlar dosyaya suç olarak eklendi
Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 30 Mayıs 2016 tarihinde savcılık tarafından hazırlanan iddianamenin değerlendirilmesi sonrası açılan dava dosyasında; İslami faaliyetler düzenleyip katılmak suç olarak nitelendirilirken asılsız ihbarların da dosyaya suç olarak eklendiği dikkat çekti.
Yasal etkinliler geçmişte de suç sayılmıştı
Hatırlanacağı üzere daha geçen yıl Adana 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından sivil toplum faaliyeti yürüten STK yöneticilerinden 24 kişiye yine 115 yıl hapis cezası vermişti. İslami STK’ların tamamen yasal faaliyetleri kimi klikler tarafından öteden beri gözetim altında oluğu biliniyor. STK’ların çalışmalarında herhangi suç unsuru bulamayan bu kliklerin, mülki amir ve yasal mercilerin izniyle düzenlenen etkinlikleri suç kapsamına alarak soruşturma başlatıp davalar açması yaşanan hukuk garabetini de gözler önüne seriyor.
Adana’da SODES destekli muhbirleştirme faaliyetleri yapıldı
Sivil toplum kuruluşlarına yönelik Adana polisi ve yargısındaki karanlık unsurlar tarafından tertiplenen birçok kumpas basına, gazete sayfalarına, televizyon ekranlarına yansımıştı. Bu örneklerden biri de toplumun ıslahı ve ihyasını merkeze alarak çalışan dernekleri ve bu derneklere giden gençleri hedef alan SODES destekli muhbirleştirme faaliyetleriydi.
PKK saldırılarına uğrayan STK’ların üyeleri mağdurken suçlu muamelesi gördü
İslami Sivil Toplum Kuruluşlarına yönelik komplolar öyle kapsamlı yapılıyordu ki, Adana sokaklarında PKK olay çıkardığında, sağı solu ateşe verdiğinde, kaldırımları, sokak lambalarını, evleri, işyerlerini tahrip ettiğinde, dönüp İslami STK’ları hedef alıp katliam girişimlerinde bulunduklarında, yine söz konusu derneğin mağdur üye ve gönüllüleri gözaltına alınmış, suçlu gibi gösterilmeye çalışılmıştı.
Adana; Emniyet ve Yargı’daki paralel yapılanmayla ilgili birçok olayla gündeme geldi
Daha önce Adana; Emniyet ve Yargı’daki paralel yapılanmayla ilgili birçok olayla gündeme gelmişti. Bunlardan en öne çıkanı ise hiç şüphesiz “MİT TIR’ları Davası” olmuştu. Yargı ve asker ayağı olan operasyonda Suriye’ye giden MİT TIR’ları ile onları sevk ve idare edenler derdest edilmiş ve silah taşıdıkları gerekçesiyle haklarında dava açılmıştı.
Daha sonra paralel yapıya yönelik Türkiye genelinde düzenlenen operasyonlarda bazı illerdeki karanlık örgütlenmeler deşifre edildi. Emniyet ve Yargı’da bugüne kadar tertiplenen kumpaslardan sorumlu tutulan birçok kişi gözaltına alındı ve tutuklandı.
Yapılan bunca operasyona, kumpasların deşifre edilmesine rağmen hâlâ bazı odakların aktif şekilde çalıştığı yeni yeni kumpaslar tertipledikleri görülüyor.
Asılsız e-postalar suç ihbarı olarak kabul edildi
Adana’da sivil toplum kuruluşu üye ve yetkilisi 12 kişi hakkında örgüt üyesi oldukları suçlamasıyla yeni bir dava açıldı. Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesince açılan dava dosyasında; emniyet birimlerine gönderilen asılsız e-postalar suç ihbarı olarak kabul edildi. STK’ların düzenlediği Kutlu Doğum programları, yardım faaliyetleri, sosyal ve kültürel etkinlikler ile basın açıklamalarına katılmanın da suç olarak nitelendirilmesi dikkat çekti.
Düzmece olduğu belirtilen e-postalarla İslami STK’lar aleyhinde soruşturma başlatıldığını belirten hukukçular ise Elazığ İhya-Der kumpasına benzer bir sürecin şu an Adana’da söz konusu olduğunu dile getirdiler.
İskilipli Atıf Hoca için Çorum’da düzenlenen anma etkinliğine katılmak suç
Hazırlanan iddianame incelendiğinde ise trajikomik, ağlanacak hale güldüren birçok nokta göze çarpıyor. STK yetkililerinin Kutlu Doğum etkinliğine, başörtüsüne özgülük konulu basın açıklamasına, İskilipli Atıf Hoca için Çorum’da düzenlenen anma etkinliğine katılmaları suç görülmüş.
Suriyeli mültecilere yardım ulaştırmak için çabalamak suç
Daha da ilginci ise 3 milyona yakın Suriyelinin sığındığı Türkiye’de, bu insanların mağduriyetini gidermek için iletişim halinde olmak, yardımları organize etmek de suç sayılmış. Devletin ve çeşitli STK’ların Türkiye’nin farklı yerlerinde yardımlar ulaştırmaya çalıştığı Suriyelilere, Adana’daki İslami Sivil Toplum Kuruluşlarının yardım eli uzatması da yine suç unsuru olarak tespit edilmiş ve iddianamede yer almış.
Komplo ve kumpaslar görülmeli
Tıpkı Elazığ İhya-Der davasında olduğu gibi Adana’da başlatılan bu yeni sürecin de büyük mağduriyetlere neden olacağını belirten hukukçular; komplo ve kumpasların görülüp yapılan yanlışlardan vazgeçilmesi gerektiğini belirttiler.
“Mahkeme dosyayı şişirmeye çalışıyor”
Mahkeme tarafından STK’larla ilgili önceden açılmış tüm dosyaların istetildiğini ifade eden Avukat Mustafa Yavuz, istenen 14 klasör ile dosyanın şişirilmek istendiğini söyledi. Adana’da yardım faaliyetleri ile dikkat çeken Umut-Der’e yönelik de geçmişte böyle bir hukuksuzluğun söz konusu olduğunu belirten Yavuz, bu yöntemle dernek üyelerine toplamda 100 yılı geçen hapis cezalarının verildiğini hatırlattı.
Adana’da MİT TIR’ları ile gündeme gelen yargıda sorunların olduğuna ve halen bunun giderilmemiş olduğuna dikkat çeken Yavuz, Elazığ İhya-Der kumpasına benzer bir sürecin şu an Adana’da uygulanmakta olduğunu belirterek, “Elazığ İhya-Der dosyası Yargıtay’da beraat istemi ile bozulduğu halde, Adana Savcılığı tarafından soruşturma dosyasında aleyhe olacak şekilde ele alınmıştır.” diyerek tekrarlanan hukuksuzluğu dile getirdi.
Söz konusu dava 27 Eylül 2016 tarihinde Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.