Hasan YILMAZ
Âlimler Okurken Kendini Âlim Sananlar Okumuyor
Günümüzde en çok tartışılan konulardan biri şüphesiz eğitimdir. Herkesin futbol ile ilgili görüşü olduğu gibi eğitimle ilgili de mutlaka görüşü mevcut. Eğitimden anlasın veya anlamasın mutlaka bir şeyler söylemek ister, söylemese çatlar. Dini konularda da bu hastalık devam ediyor.
Dini konularda kendini âlim sananlara buyur siz namaz kıldırın denildiği zaman hocam olur mu? Estağfurullah! Televizyonda çok iyi yorum yapanlara şu takımdan size teklif gelmiş hayırlısı olur inşallah şampiyon yaparsınız denildiği zaman bakacağız denilir. İki üç hafta geçmez o, çok bilenin görevine son verilir.
Kendini eğitimde çok farklı görenlere hocam şu çocuklara bir ders yapsanız sizin gibilere ihtiyaç var denildiğinde kendi branşında bile sınıfa girmekten çekinir.
Tespit ettiğimiz bu sosyolojik verilerden yola çıkarak şunu söyleyebiliriz. Bizim daha çok şey öğrenmemiz lazım çok…
Eğer bizler öğrenme noktasında gerçekten ciddi isek işi ehlinden öğrenmemiz lazım. Yarım yamalak bilenlerden faydalanacağız fakat bunları âlim olarak görmeyeceğiz. Bizler, bu kişilere bize buraya kadar yardım edebilir gözüyle bakarsak daha sağlıklı bir bakış açısı geliştirmiş oluruz. Aksi takdirde herkesi âlim olarak görmeye başlarız. Bu da âlimlik kavramına hakaret olduğu gibi karşıdaki insana da eziyettir.
Birkaç âlimle fotoğraf çekerek birkaç yılını birlikte geçirerek âlim olunmaz. O güzel insanların o anki psikolojiye göre bize iki üç çift güzel laf söylemesi onların tecrübesindendir yoksa bizim bütün ilmimizi bitirdiğimiz anlamına gelmez. Âlimler okumaya devam ederken kendini âlim sananların okumayışı. Bu anlayışın ne kadar yanlış ve sakat olduğunu anlamamız için yeterlidir. Hepimizin ne kadar çok öğrenmeye ihtiyacı olduğunu anlamak için merkezle yakınlaşalım.
Rivayetlere göre Resulullah (s.a.v)şöyle buyurmuştur: ‘İlim öğrenmek isteyen kimse evine dönünceye kadar Allah yolundadır.' İstikametini kaybedenler için doğru yolu gösteren bir yaklaşım olduğu gibi, bu işin ne kadar kutsal olduğunu Efendimiz : ‘Dünya ve onun içinde olan her şey değersizdir. Sadece Allah'ı zikretmek ve O'na yaklaştıran şeylerle, ilim öğreten âlim ve öğrenmek isteyen öğrenci bunun dışındadır.' buyurmuştur. Bu yüzden ilimle uğraşmak mukaddes bir görevdir. Mükâfatı ve karşılığı da çok büyüktür.
O kadar kutsaldır ki yuvasındaki karınca ve balıklar bile, insanlara hayrı öğretenlere dua ederler. Çünkü yeryüzündeki her canlı kendilerini etkileyen insanların merhametinden etkilenir. Ancak dünya, amacı Allah rızası olan bir şekilde eğitim ve öğretim faaliyetleri içinde yer alan kişiler tarafından değerli kılınabilir. Dünyanın çeşitli meşguliyetleri arasında vaktini ilim öğrenmeye adayan insan en mantıklı işi seçmiştir.
Bu uğurda çalışan kendisini ve insanları doğru yola iletme konusunda gayret gösteren kişi ismi ne olursa olsun yaptığı işten haz duyar. Bu yolda yürüyen insan yaptığı işin sonucuna bakmaz. Çünkü sonuç ona ait değildir, insanı doğru yola ileten ancak âlemlerin rabbidir. O'nun yardımı olmadan her alanda olduğu gibi başarılı olmak mümkün değildir. Bu anlayışla hareket eden yaptığı işi düşünerek iki günü birbirine eşit geçmesin endişesi taşıyanlar toplumun bütün kesimlerince takdire layık insanlardır.
Selam ve dua ile...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.