Yusuf ARİFOĞLU
Büyük Şeytan Amerika
Kendimi bildim bileli, Batı ve Amerika denince aklıma şeytan ve şeytanlık gelir.
Şeytan, ne için vardır?
Aldatmak, fitneye düşürmek, fesat oluşturmak, ara bozmak, gasp ve daha neler neler…
Bakara 205. Ayet şunu bize anlatmıyor mu?
“(Firavun, Nemrut, ABD, Batı ve benzerleri) İş başına geldikleri, iktidarı aldıkları ve dünya liderliğini ele geçirdikleri zaman, dünyayı ve halkları istedikleri istikamette yönlendirdikleri vakit Kurân'ı ve Kur'ân hükümlerini engellemek; yeryüzünde, ülkelerde fesadı yaymak, kadına ait değerleri elinden almak, kazanç ve gelir düzenini bozmak; tabiatı, toprağı tahrip edip ürün veremez hale getirmek; ilmî araştırmaları baltalamak; nesillere hayat hakkı tanımamak; tohumları, bitkileri, ürünleri bozma planları uygulamak; gençleri mahvetmek için çalışır ve koşuştururlar…”
Bu bağlamda bundan kırk yıl önce İmam Humeyni, Amerika’yı ‘Dünyada haksızca yerinden oynayan her taşın dibinden çıkan sorumlu’ olarak göstermiş ve onu ‘Büyük şeytan’ olarak nitelendirmişti.
Peki, bunların hangisi Amerika ve Batı için yanlış veya eksik?
Birçok ülkeye göre, kıtaya oranla ve medeniyete nispetle çok yeni ve genç olan Amerika aslında dünyanın modern asırlardaki paylaşım bilmeyen şımarık çocuğudur. Rusya’ya, Çin’e, İran’a, Türkiye’ye ve nice nice ülkelere insanlık(!) dersi veren ve hak gaspları(!) noktasında kendini hesap vermeye yetkili gören Amerika’nın 250 yıllık tarihi yüzkarası olaylarla doludur; zulüm ve soykırımları saymakla bitmez.
Amerika demek; uygarlıkların ve kültürlerin yıkımını demektir.
Amerika tarihi demek; gerçek anlamıyla işgallerin, savaşların, soykırımların, işkencelerin, haksızlıkların, kan ve gözyaşının tarihi demektir.
ABD, demek ülkelere barış ve özgürlük vaadiyle kan, gözyaşı, acı ve ölüm getiren; hedef aldığı ülkeleri önce kaosa sürükleyip sonra bölünmelerine yol açan ve o ülkenin tüm zengin doğal kaynak kaynaklarına üşüşen akbaba demektir.
ABD demek; yeri geldiğinde müttefik dediği İngiltere, Fransa, Almanya gibi emperyal ülkeleri ve NATO gibi kumandası elide olan bir birliği yedeğine alıp tüm dünyaya kabadayı ve eşkıya kesilmektir.
ABD demek; Dünyadaki tüm darbelerin arkası ve desteği demektir.
Latin Amerikalılar, bu gerçeği şöyle izah eder: “Amerika kıtasında sadece ABD‘de darbe olmaz; çünkü sadece orada ABD büyükelçiliği yoktur.”
ABD’nin Kızılderili soykırımı, yıllar boyu bir devlet politikasıydı. Siyahilere karşı yok sayma, ötekileştirme ve katletme Amerikalılar için beyaz(!) olmanın Nirvana’sıdır. Kovboy filmleri, Holywood senaryoları ile kendini haklı, kahraman ve sevimli gösteren; Kızılderilileri ise kafatası avcısı, barbar, vahşi, saldırgan ve psikopat olarak dünyaya empoze eden ABD’nin yüzündeki maske düştükçe hiç de öyle olmadığı görüldü. Bu maskeler altında Amerika’yı daha yakından tanımak için Amerika’nın gerçekleştirdiği işgalleri, saldırıları ve savaşları bilmek ve incelemek lazımdır. Tarihi kan, zulüm ve katliamlarla dolu olan ve gelmiş geçmiş tarihlerin yüz karası ABD, başta Vietnam, Japonya ve Kore olmak üzere, tarihi sırasıyla Küba, Panama, Guetemela, Nikaragua, Meksika, Filipinler, Afganistan, Irak, İran ve Suriye’de yüz binlerce sivili öldürüp, dünya tarihinin en büyük vahşet ve katliamlarına imza atmıştır.
Çünkü gerçek vahşi, barbar, psikopat ve saldırgan ABD’nin kendisidir. Kızılderili başına 5 dolar ödeyen, “En iyi yerli ve siyahi ölü olandır” politikası güden, ilk biyolojik silahı kullanan, Müslüman’ın kanını bir damla petrolden daha ucuz gören bir ABD’nin, gölgesi Batı’nın ve veled-i zinası İsrail’in insan haklarından hatta insan vasfıyla konuşma hakkı yoktur ve olmamalıdır.
ABD şeytanı hakkında tüm bunları derken, yazarken ve çizerken hiçbir katliam, insan hakkı ihlali meşrulaştırmıyoruz. Bundan da beri olduğumuzu ilan ediyoruz. Kendi içimizdeki Şeyh Sait, Dersim, Zilan, Roboski, Susa katliamlarını gördüğümüz gibi; Çin’in Doğu Türkistan zulmünü, Esed’in Suriye’deki bitmek ve dinmek bilmeyen vahşetini de aynı kefeye koyuyor. Tüm zalimleri, katilleri ve onların şakşakçılarını kabul etmediğimizi, sevmediğimizi ve lanetlediğimizi de ilan ediyoruz.
Derdimiz, “Dinime dahleden bari Müselman olsa!” ve “Tencere dibin kara benimki senden kara!” darb-ı meselleri çerçevesinde tespitlerde bulunmaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.