Devlet çalışmayan ve çocuklarına bakan anneleri desteklemeli
Siirt Üniversitesi İslami Bilimler Bölümü Başkanı Abdullah Ünalan, devletin çalışmayan annelere destek vermesi gerekirken, tersine kanun çıkardığını belirterek, devletin öncelikle çocuğuna bakan annelere destekte bulunması gerektiğini söyledi.
Evde çocuk yetiştiren annelere değil de sigortalı çalışan annelere desteklerin sağlanmasına yönelik Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığına tepki gösteren Siirt Üniversitesi İslami Bilimler Bölümü Başkanı Doç. Dr. Abdullah Ünalan, anneliği bitirmeye, kadını annelikten caydırıp evinden dışarı çıkarmaya ve aileyi dağıtmaya yönelik bir çalışma olduğuna dikkat çekti.
Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, geçtiğimiz günlerde Avrupa Birliği (AB) Delegasyonu ile birlikte 7 ilde 0-60 aylık arasındaki çocuklarını bakanlıklara bağlı kreş, anaokulu veya gündüz bakımevine gönderen sigortalı çalışan 10 bin 250 kadına her ay 100 Euro mali destek sağlanacağını açıklamıştı.
"Bakanlığın aldığı bu karar ile insan nesline darbe vurulmuştur"
"Çocuk annenin bir organıdır. O organı yerinden kopardığınızda işlevini kaybeder." diyen Ünalan, "Şu anda bakanlığın almış aldığı bu kararla insanlığın ve Müslümanların nesline bir darbe vurulmuştur." değerlendirmesinde bulundu.
Ünalan, "Kadın konusu Hazreti Âdem Aleyhisselam'dan günümüze problemli bir konu olarak tarih boyunca gündemden hiç düşmemiştir. Çünkü kadın toplumun eksen noktasıdır. Bu nedenle ailedeki çocuk sahibi kadınlara anne denilmiştir. Dolayısıyla insan neslini yetiştiren annelerdir. İslam, bu nedenle annelere çok değer vermiş ve farklı bir rol biçmiştir. Siz aileyi dağıttığınız zaman insan neslini yok etmiş olursunuz. Çünkü bu şekilde nesil ve gençlik bitiriliyor. Çocuk nerede yetişir? Anne kucağında yetişir. Çünkü çocuk annenin bir parçasıdır. Çocuk; annenin yediği, içtiği, aldığı nefesle büyüyor, besleniyor. Çocuğu anneden kopardığınızda insani işlevselliğini kaybeder." dedi.
"Türkiye'de kadının DNA'sı ile oynanmaktadır"
Bugün, anneden koparılan bir çocuğun ruh sağlığının bozulacağı konusunda dünyadaki bütün pedagoglar ve psikologların hem fikir olduklarını belirten Ünalan, "Bir çocuğu annesinden koparamaz, sevgisinden mahrum edemezsiniz, şefkatinden yoksun bırakamazsınız. Annenin kollarından alıp kreşe, bakıcıya, dadıya veya anneanneye bırakamazsınız. Bu bilimsel bir gerçekliktir. Ama bugün özellikle Türkiye'de kadının DNA'sı ile oynanmaktadır. Kadın sürekli gündemde tutulmaktadır. Kadın özgürlüğü, kadın hakları, çalışma özgürlüğü, kamusal alanda kadının bulunması ve hele hele kadının beyanı esastır gibi kanunlarla kadın yok edilmektedir. Siz fıtratı değiştiremezsiniz. Allah'ın yaratışında değişiklik olmaz. Aile bir milletin en küçük ve en önemli kurumudur." diye konuştu
"Anneden koparılan bir çocuk sokağa atılan bir çocuktur"
"Bizler Müslüman bir toplumuz. Annenin sevgisine, şefkatine, merhametine, edebine, eğitimine neslimizin ihtiyacı var." diyen Ünalan, çocukların ancak bu şekilde sağlıklı bir nesil olabileceğinin altını çizdi.
Ünalan, "Nesil ailede yetişir, ailede büyür. Siz çalışan anneye maaş verirseniz, 'Çocuğunuzu gidin sokağa atın.' demektir. 'Sevgiden, şefkatten, aile terbiyesinden, edebinden, dini kültüründen, inançtan yoksun yetiştirin.' demektir. Aileden koparılan bir çocuk, sokağa atılan, başıboş yetiştirilen bir çocuktur. Bugün gençlerin çoğu neden böyle bozuk yetişiyor? Kreşlerde yetişen çocuklar ahlaki değere sahip olamıyor. Gidiyorlar hırsızlık, cinayet, enva-ı pislik yapıyorlar. Bunun sebebi aile kurumunun zayıflığıdır. Aile kurumu zayıfladığı zaman o millet çöker, ayakta duramaz. Peki, kreşlerde yetişen bir çocukla nasıl bir nesil yetiştireceksin?" ifadelerini kullandı.
"Devlet çalışmayan ve çocuklarına bakan anneleri desteklemeli"
Devletin çalışmayan annelere destek vermesi gerekirken, tersine kanun çıkardığını ifade eden Ünalan, "Çocuğuna bakan annelere destekte bulunulmalı. Sağlıklı, edepli, ahlaklı, inançlı, dinine, milletine faydalı evlat yetiştiren annelerin desteklenmesi gerekiyor. Bırakın anne sabahtan akşama kadar çocuğu ile ilgilensin, onun edebi, terbiyesi ve sağlığıyla ilgilensin. Bu şekilde anneye destek verilmesi, bu tür annelere maaş bağlanması gerekirken, devlet kalkıyor tersini yapıyor. Çocuğunu kreşe gönderen annelere destek veriyor. Yarın bütün anneler çocuklarını kreşe veya dadıya verecekler." şeklinde konuştu.
"Kadının birinci görevi insan yetiştirmektir"
Kadının birinci görevinin insan yetiştirmek olduğuna dikkat çeken Ünalan, "Kadının görevi anneliktir, yani çocuk doğurmaktır. Annenin birinci görevi budur. Bundan daha kutsal bir görev yoktur. İnsan yetiştirmek, bahçede domates, salatalık, elma, armut yetiştirmeye benzemez. Kâinatın merkezine konulan, Allah'ın muhatap olarak kabul ettiği tek varlık olan insanı 'Anne' yetiştiriyor. Sen bu varlığı yetiştiren anneyi cezalandırıyor, ama çocuğunu kreşe atan, anne sevgisinden, şefkatinden mahrum yetiştiren bir anneye destek veriyorsun. Böyle bir çarpıklık olmaz. Bu; aileye, kültürümüze, inancımıza, ahlakımıza, gençliğimize bir darbedir. Aile kurumu yıkıldığı zaman ayakta duran hiçbir değerimiz kalmaz. Çünkü bütün değerimizin yoğrulduğu kurum ailedir. Çalışan annelere maaş bağlamak nesli yok etmeye yönelik bir girişimdir. Devletin aslında anneleri çalışmamaya teşvik etmesi gerekir. Evinde ahlaklı bir nesil yetiştirmeye yönelik anneleri teşvik etmesi gerekir. Sanıyorum ki dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok." dedi.
"Kadının beyanının esas alındığı kanun dünyanın hangi ülkesinde var?"
Yürürlüğe girdiği 2012 yılından bu yana kadına şiddeti önleyemeyerek daha hazin vakaların meydana gelmesine yol açan 6284 sayılı kanuna atıfta bulunan Ünalan, şunları söyledi:
"Mesela kadının beyanının esas alındığı kanun, dünyanın hangi ülkesinde var? Hangi hukukta bu söz konusu olabilir? Ne demek 'esas'tır. Hukuk bu mu? Hukuk; delil, belge, şahit ister. Bütün bunlar çöpe atılıyor. Kadın birisine iftira attı mı bitti. Bu toplum ayakta durabilir mi? Bakın ailelerimiz ne hale geldi. Düne kadar yılda 50-60 kadın öldürülürken, bu yasaların çıkması ile bu sayı 400-500'e yükseldi, gittikçe de bu şiddet artacak ve devlet bunu teşvik ediyor. Kadının korunmaya, bir güce, sahiplenmeye ihtiyacı var. Bütün bunları yapacak kim? Tabi ki erkek, yani koca. Siz bunu yok ediyorsunuz. Bir kadın, kocasını bir beyanı ile dışarı atabiliyor. Bir kadının asılsız, mesnetsiz bir beyanı ile 8 yıl hapse mahkûm edilebiliyor Türkiye'de. Öyle bir yasa olabilir mi?
Son olarak başta İlahiyatçılar ve ilim adamlarına, çıkarılan yanlış kanunlara sessiz kalmamaları noktasında çağrıda bulunan Ünalan, şu tavsiyelerde bulundu:
"Konuşmaları, gerçekleri dile getirmeleri gerekiyor. Bu saçma sapan düşünce ve yasalara karşı çıkmaları, artık gerçekleri haykırmaları gerekiyor. Nereye kadar seyirci kalacaklar? Bu fitne ve aile düşmanlığına, bu nesil düşmanlığına nereye kadar bilim adamları seyirci kalacak? Aile ve babalara sesleniyorum: Çocuklarınıza, neslinize, eşlerinize sahip çıkın."
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.