Elektrik dağıtımından ayıplı hizmet alan tüketicinin hakları nelerdir?
Voltaj düşüklükleri ve voltaj dalgalanmaları nedeniyle meydana gelen elektrik kesintilerinden dolayı mağdur olan vatandaşların haklarını anlatan Avukat Hikmet Delebe, vatandaşların eylem yerine hukuki yollara başvurması gerektiğinin altını çizdi
Şanlıurfa'da yaşanan elektrik kesintisi sorunu bir türlü bitmek bilmiyor. Hemen her gün farklı bir yerde yaşanan kesintilere tepki gösteren vatandaşlar, çareyi eylem yapmak da buluyor.
Sürekli yaşanan elektrik kesintilerine tepki gösteren vatandaşlar, çözümü yol kapatıp eylem yaparak arıyor.
Tüketicinin ayıplı hizmet alığı zaman bir zarar meydana gelmişse bunun tazmini için hukuki yollara başvurabileceğini ifade eden Avukat Hikmet Delebe, konu ile ilgili İLKHA'ya konuştu.
Delebe, elektrik enerjisinin yeterli ve kaliteli düzeyde verilmemesi tüketici hukukunu ilgilendiren bir konudur. Tüketici hukukuna göre sözleşme yapan vatandaş veya şirket uygun zamanda ve düzeyde kaliteli ve sürekli enerji almak durumundadır
Avukat Delebe, tüketici hukukuna göre dağıtım şirketinin uygun zamanda ve düzeyde kaliteli ve sürekli enerji vermesi gerekir.
"Vatandaşın elektrik kullanma yönündeki kalitesi düşmekte"
Avukat Hikmet Delebe
Hava sıcaklıklarının artmasından dolayı enerji tüketiminin fazla olduğunu söyleyen Delebe, "Özellikle sıcaklıkların mevsim koşullarının üzerinde seyretmesiyle enerji tüketiminin fazla olduğu söylenebilir. Bu bakımdan hem kırsalda hem de şehir merkezlerinde enerji şirketinin dağıttığı enerji akımlarında önemli ölçüde aksaklıklar meydana gelmektedir. Elektriğin sık sık kesilmesi, elektrik voltajının dalgalanması düşük ve yüksek düzeyde seyretmesi neticesinde hem vatandaşın elektrik kullanma yönündeki kalitesi düşmekte hem de evdeki elektrik-elektronik aletlerine önemli oranda zararlar gelmektedir. Son zamanlarda çok değişik yerlerde eylemler baş gösterdi. Elbette elektrik enerjisinin yeterli ve kaliteli düzeyde verilmemesi tüketici sorunudur. Konu tüketici hukukunu ilgilendiren bir konudur. Tüketici hukukuna göre sözleşme yapan vatandaş veya şirket uygun zamanda ve düzeyde kaliteli ve sürekli enerji almak durumundadır. Enerji şirketinin bunu sağlaması onun yükümlülüğü altındadır." ifadelerini kullandı.
"Vatandaşların hukuki yollara başvurması gerekmektedir"
Üretici ve dağıtıcı firmaların enerjiyi uygun kalitede ve miktarda vermesi gerektiğini belirten Delebe, "Son zamanlarda voltaj düşüklükleri ve voltaj dalgalanmaları ve sık sık meydana gelen elektrik kesintilerinden dolayı hem vatandaş mağdur olmakta ve kullanmış oldukları elektrikli aletler ciddi zarar görmektedir. Bu bakımdan ayıplı hizmet söz konusu. Enerji şirketinin yani üretici firma ve dağıtıcı firmanın sözleşmeye uygun olarak enerjiyi uygun kalitede ve miktarda vermesi gerekiyor. Bunu yerine getirmezse ayıplı hizmet kavramı söz konusu olur. Tüketici, ayıplı hizmet aldığı zaman bir zarar meydana geliyorsa bunun tazmini için gerekli yollara başvurabilir. Enerjisi sıkça kesilen, voltaj dalgalanması nedeniyle elektrikli aletleri bozulan vatandaşlar, değişik yollara başvurmaktan ziyade hukuki yollara başvurması gerekmektedir. Öncelikle mahkemelerden tespit yapması gerekmektedir. Voltaj düşüklüğü ya da voltaj dalgalanması nedeniyle buzdolabında, çamaşır makinasında, televizyonunda ya da klimasında zarar meydana geldiğini mahkeme vasıtasıyla tespit etmesi gerekmektedir. Tespitini yaptıktan sonra da öncelikle ara bulucuya başvurması gerekiyor. Arabulucu yolunu da tükettikten sonra tüketici mahkemelerinde dava açarak meydana gelen zararın giderilmesini isteyecektir." diye konuştu.
"Dağıtıcı firma elektrik kesintisinin kendisinden kaynaklanmadığını ispatlarsa tazmin etme yükümlülüğünden kurtulur"
Elektriği dağıtan firmanın da haklarının olduğunu söyleyen Delebe, sözlerine şöyle devam etti:
"Burada dağıtıcı firmanın elbette hakları var. Dağıtıcı firma bir kere meydana gelen voltaj düşüklüğünün ya da sık sık meydana gelen elektrik kesintisinin kendisinden kaynaklanmadığını mücbir sebeplerden, yani zorlayıcı nedenlerden kaynaklandığını ispat ederse o zararları tazmin etme yükümlülüğü altından kurtulur. Örneğin deprem meydana geldi, dağıtıcı şirketin altyapısı zarar gördü. Örneğin sel felaketi oldu, aparatlar, idari bina, hizmet üreten bina, su altında kaldı. Örneğin meteorolojinin verilerine göre çok şiddetli bir fırtına meydana geldi. İletim hatlarında kısa devreler meydana geldi ve böylece enerji hizmeti sekteye uğradı. Bunları ispatlayabilirse DEDAŞ, yani dağıtıcı firma o zaman o tazminatın ödenmesinden kurtulabilir. Bunun dışında tüketici haklıdır. Tüketici abonelik sözleşmesini imzaladıktan sonra DEDAŞ'tan, üretici firmadan, dağıtıcı firmadan süresiz devam eden kaliteli bir hizmet almak durumundadır. Eğer bunu dağıtıcı firma yerine getirmiyorsa ifade ettiğimiz gibi meydana gelen zararları da parasal olarak ödemek zorundadır."
"Şikayetler çok sıklaştığı halde buna bir çözüm bulunamıyor"
Son zamanlarda mevsim koşullarına göre kalitesiz enerji verildiğini dile getiren Delebe, "Dağıtıcı firmalar mutlak suretle abonelik sözleşmelerine uygun olarak kendi mükellefiyetini yerine getirmek zorundadır. Son zamanlarda gerçekten mevsim koşullarına göre son derece düşük kalitede enerji verilmekte. Bu elbetteki iş yerlerinde ve evlerde elektrikli aletlerin bozulmasına yol açmakta. Vatandaş da haklı olarak tepki ortaya koymaktadır. Ama bu tepkiler eylemselliğe dönüştüğü halde, şikayetler çok sıklaştığı halde buna bir çözüm bulunamıyor. Doğrusu hükümet de bu noktada üstüne düşeni yerine getirmiyor; çünkü bakıyorsunuz yani başta CİMER olmak üzere Enerji Bakanlığına, kaymakamlıklara, valiliklere ve hatta belediyelere onlarca şikayet gitmekte ama buna rağmen aksaklık giderilmemektedir. Tabi akla gelen husus şudur; 'acaba bu enerji dağıtım şirketleri birileri tarafından korunuyor mu, birileri tarafından onların menfaati, vatandaşın menfaatinden üstün mü tutuluyor?' Elbette bu sık sık gündeme gelen bir konudur. Burada belki yapılması gereken şudur; siyasal iktidar olaya el koyarsa resmi anlamda kamusal otoriteyi de kullanmak suretiyle çözüm üretebilir ama şirketin kendi inisiyatifine bırakılırsa bunun çözülmesi mümkün değildir. Zira dağıtıcı şirketler tekel mahiyetindedir. Başka bir alternatif yoktur. Vatandaş enerji dağıtan firma dışında başka bir firmayla oturup konuşacak abonelik yapacak durumda değildir. Alternatif bulunmadığı için tekel vaziyetindedir. Dolayısıyla siyasal iktidar özellikle Enerji Bakanlığı'nın olaya el atması gerekiyor. Çünkü elektrik dağıtım işi ifade ettiğimiz gibi Türkiye'de tekel mahiyetinde olan bir hizmettir. Vatandaşın başka seçeneği yoktur. Eğer şirket de bu işi savsarsa, yeteri kadar önemsemezse vatandaşın şikayetlerine cevaplar vermezse bu vatandaşın ciddi anlamda mağdur olacağı anlamına gelecektir. Bu işin enerji dağıtan şirketin inisiyatifine bırakılması son derece yanlış olur." şeklinde konuştu.
"Devletin bu işe bir çözüm üretmesi gerekmektedir "
Şirketler dağıtım konusunda başarı sağlayamaması halinde Enerji Bakanlığının sözleşmeyi tek taraflı fesh etme hakkının doğabileceğini dile getiren Delebe, "Enerji üreten şirketler, enerji dağıtan şirketler anonim şirket şeklinde kurulmuşlardır yani ticari şirkettirler, ticari işletmedirler. İhaleyle bu işi aldıkları için ihalenin belli bir süresi vardır. Enerji Bakanlığının bu sözleşmeleri feshetmesi mümkün değil; ama şirket enerji dağıtımında aksaklıkları önleyemezse, şikayetleri karşılayamazsa elbette burada Enerji Bakanlığının, devletin tek taraflı olarak ihale sözleşmelerini feshetme hakkı da vardır. Şirketin bir tanesi bu konuda başarı sağlayamazsa elbette alternatif yöntemlere başvurulması gerekiyor. Başka şirketlerin de belki devreye girerek bu işi üstlenmesi gerekiyor ama yıllardır bu sorun devam ettiği halde bir çözüm bulunamadı. Burada da ifade ettiğimiz gibi hizmetin tekel mahiyetinde dağıtılmasından kaynaklanmaktadır. Başka seçenekler olsaydı belki hizmet kalitesinin arttırılması bakımından, rekabetin arttırılması bakımından hizmet daha uygun ve kaliteli bir şekilde vatandaşa ulaştırılacaktı. Ama şu anki koşullarda ihaleyi alan tek bir şirkettir. Hizmeti sunan tek bir şirkettir. Dolayısıyla kendisi eğer bu işin üstesinden kalkamıyorsa mutlak suretle devletin bu işe bir çözüm üretmesi gerekmektedir." diye konuştu.
"Vatandaş tüketici hukukuna ilişkin haklarını koruyabilir ve kullanabilir"
Tüketicinin enerji kullanmadığı halde faturasına ciddi rakamlar yansıması halinde enerji kullanımını incelettirebileceğini ifade eden Delebe, "Diyelim ki enerji kullanılmadığı halde faturalara ciddi rakamlar yansımaktadır. Vatandaş bundan da şikayet etmektedir. Örneğin diyor ki 'ben yazlıktaydım ya da köyde çalışmaya gittim ya da şehir dışındaydım ama geldiğimde faturanın düşmediğini görmekteyim.' Elbette bu noktada hem şikayetler hem de şaibeler çok fazladır. Bununla ilgili yine vatandaş Tüketici Hukukuna ilişkin haklarını koruyabilir ve kullanabilir. Öncelikle arabulucuya başvurmak suretiyle bu işin incelettirilmesini isteyebilir. Olmadığı takdirde tüketici mahkemesine dava açabilir. Yani hukuk bir terazidir. İki tarafın da haklarını koruyacak olan bir mekanizmadır. Vatandaş DEDAŞ'ın hizmetinden dolayı mağdur edildiğinin iddiasını ileri sürüyorsa mahkemelerin bunu incelemesi gerekiyor. Hem fazla gelen faturalar bakımından hem bozulan ev aletlerinin tazmini bakımından hem de yeteri kadar hizmet almamak bakımından bu araştırmaların mahkemeler tarafından yapılması ve vatandaşın mağduriyetinin giderilmesi gerekir." şeklinde konuştu.
Delebe, son olarak şunları söyledi:
"Mahkeme vasıtasıyla yapılan tespitlerden sonra fazla ödemeler söz konusuysa bunun istirdadı yani geri alınması mümkündür. Hatta vatandaş vermiş olduğu parayı mahkemenin hükmü gereğince yasal faiziyle beraber geri alma şansı vardır. Bu konuda mahkemenin karar vermesi ve kararın da kesinleşmiş olması gerekiyor." (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.