
Orucun Metodolojisi
"Oruç; şehveti harekete geçiren her türlü maddi ve manevi etkinlikten uzak kalmaktır." şeklinde dahili bir tanımda yapılabilir.
Oruç; insanların imsak vaktinden güneş batıncaya kadarki süre içerisinde yeme-içme ve cinsi münasebetten uzak durma olarak tanımlanmıştır. Ancak bu vb. tanımlar orucun daha çok harici tanımını yansıtmaktadır. Bu ifadeye ek olarak; "Oruç; şehveti harekete geçiren her türlü maddi ve manevi etkinlikten uzak kalmaktır." şeklinde dahili bir tanımda yapılabilir.
Oruç ibadetinin metodolojik (yöntem-bilimsel) mantığını daha iyi idrak edebilmek için orucun bireysel ve toplumsal faidelerini derince analiz etmek gerekmektedir. Ancak öncesinde şunu ifade etmek gerekir ki Yüce Allah'ın emrettiği tüm ibadetler kulun Rabbi karşısında hazır bulunuşluk halini artırmaktadır.
Namaz, dua ve diğer ibadetlerle insanlar kulluk şuuruna ulaşır. Oruç ibadetinde hem beden hem ruh eş zamanlı olarak otokontrol mekanizmasını devreye sokar. Fakat oruç ibadetinde dikkati çeken en önemli mesele oruçlunun hem zihnen hem de bedenen gün boyunca Yüce Allah'ın huzurunda tam bir teyakkuz halinde olmasıdır.
Bir bütün olarak ibadetler genel anlamda güçlüklere katlanma, meşakkatlere göğüs germe, imtihanlara sabretme ve kendini aşma ile neticelenen psikolojik bir olgunlaşma evresidir. İbadetler vasıtasıyla insanın vicdanında süreç içerisinde yer edinen "kendi kendini denetleme sistemi" dengeli ve vasat bir İslami kişilik geliştirmenin en önemli faktörüdür.
Yüce Allah'ın mümin kullarına emrettiği oruç; kişinin biyo-fizyolojik etmenlerden yani basit bir aç kalma eyleminden ibaret değildir. Orucu bu şekilde değerlendiren kimi insanlar hem dini hem psikolojik açıdan büyük bir yanılgı içerisindedirler. Zira oruç köklü bir şekilde "irade terbiyesi" ve "ahlak eğitimi"dir. Nitekim Hz. Peygamber; "Oruç perdedir. Biriniz bir gün oruç tutacak olursa kötü söz sarf etmesin, bağırıp çağırmasın. Birisi kendisine yakışıksız laf edecek veya kavga edecek olursa "ben oruçluyum!" desin (ve ona bulaşmasın)" (Buhari, Savm 2) buyurmuştur.
Aynı zamanda oruç toplumsal ahlak ve bütünleşme bakımından, sosyal yardımlaşma ve dayanışma bakımından kalıcı bir sistem inşa etmeyi hedefleyerek toplumun genelinde bunu hâkim kılmayı istemektedir. Orucun bireysel anlamda olduğu gibi toplumsal anlamda da birçok olumlu etkisi vardır. Mesela kök salmış kötü alışkanlıkların ortadan kaldırılması ya da en alt seviyeye düşürülmesi yönün de bazı ibadetlerin güçlü sosyal etkileri olduğunu söylemek mümkündür. Nitekim Ramazan ayında alkol tüketimi ve genelde suç işleme oranının diğer aylara göre azaldığını polis karakollarındaki suç kayıtlarından ve gündelik gözlemlerimiz den hareketle ortaya koymak zor bir iş ve boş bir iddia değildir.
Beden sağlığı yönünden değerlendirildiğinde oruç, hastalıktan uzak ve sağlıklı bir vücuda zindelik verir. Ramazan ayın da dinlenip temizlenmiş olan vücut, senenin diğer aylarında daha çok ve daha verimli çalışır. Fizyolojik ve psikolojik unsurlar ferdin gelişimi üzerinde büyük etkiye sahiptir.
Orucun bireysel faydaları hakkında Alexis Carrel; "Oruç, proteinleri ve organların yağlı maddelerini harekete geçir. Sıcaktan soğuğa ve soğuktan sıcağa geçmeyle, organizmaların hararetini tanzim eden çok sayıda mekanizma harekete geçirilir. İntibak süreçlerini uyarmanın daha başka pek çok yolları vardır. Bunların işe karışması bütün vücudu mükemmelleştirir. Vücudun bütünleyici aygıtlarını daha güçlü, daha esnek ve görevlerini yapmaya daha hazır hale getirir.
Organik ve psikolojik fonksiyonların ahengi, bireyin sahip olduğu en önemli niteliklerinden biridir. Bu ahenk her birimizin kendine has dayanıklılıklarına (özelliklerine) göre değişen bazı yeteneklerle kazanılır. Ancak daima zihni bir çaba ister. İnsan kendi fonksiyonların dengesini, zekâsı ve kendine (nefse) hakimiyet ile korur. Alkol, hız, sürekli değişiklik gibi sun'i (yapay) ihtiyaçlarını ve fizyolojik iştahlarını doyurma peşinde koşmak her insanda tabii (fıtri) bir eğilimdir. Fakat bu tabii eğilimi tamamıyla tatmin ettiğinde yozlaşır/bozulur. O halde insan açlığına, uyku ihtiyacına, cinsel dürtü ve eğilimlerine, tembelliğine, kas egzersizleri ve alkol vb. zevklerine hâkim olmaya alışmak zorundadır. Çok fazla uyku ve yemek, çok az uyku ve yemekten daha tehlikelidir." (L'Homme, Cet Inconnu, s.420).
Oruç, ferdin açlık, susuzluk, cinsiyet vb. dürtülerini, Gazali'nin ifadesiyle "Şehvet gücünü" terbiye ve nefsini tezkiye ederek benliğin güçlenmesini sağlayan bir amel olarak değerlendirilebilir. Bu anlamda oruç, nefsin isteklerinden iradi olarak uzak durma olduğu için bir irade eğitimi, açlığa susuzluğa dayanımı olarak bir sabır eğitimidir. İnsanın hayatta başarılı olabilmesi için irade ve sabır çok önemlidir. Ancak oruç sayesinde insanın maddi zevk ve şehvet duygusunu dengelemesi mümkündür.
Oruç ibadeti, toplumu içten içe kemiren bencillik, kibirlenme, böbürlenme ve düşmanlık duygularının yok edilmesine yönelik yoğunlaştırılmış toplumsal arınma programıdır. Kadın-erkek, yaşlı-genç, fakir-zengin ayrımı yapılmaksızın, her sınıftan insan, iftar sofralarında, teravih namazlarında ve bayramlarda bir araya gelir.
Birbirlerinin neşelerine ortak olur ve kederlerini paylaşırlar. Böylece insanlar arasında toplumsal sorumluluk bilinci, birlikte yaşama kültürü, toplumsal barış ve dayanışma ruhu gelişir.
Orucun sosyal yönü empati yolu ile gerçekleştirilir. Empati; bir insanın kendisini karşısındaki insanın yerine koyarak onun duygularını ve düşüncelerini doğru anlamasıdır. İşte oruç varlık içerisinde bulunan kimselere yokluğun ve yoksunluğun ne demek olduğunu hatırlatmaktır. Böylece varlıklı kimselerin yoksul kimselere karşı duygusal yakınlık kurmalarını temin etmektir. Orucun hedefi, varlıklı insanları muhtaç kimselere karşı anlayışlı, sevecen ve müşfik yapmaktır. İnsanları bencillikten kurtararak sosyal bir varlık haline getirmektir. Allah'ın iradesine itaat etme isteminden kaynaklanan orucun meyvesi toplum içerisindeki dayanışmayı artırmaktır. (inzar Dergisi, Mayıs 2021)
İnsanoğlu orucu bütün hayatına yayabilmeyi başarabilirse ve böylece yaşam boyu fizik ve mental güçlerini kontrol altına almaya muvaffak olabilirse gerçek anlamda oruç tutmuş demektir. İdeal anlamda oruç tutan bir kimse, "Aslında ben ömür boyu oruç tutmaya kararlıyım, yani orucun gaye ve hedeflerini yaşadığım her zaman ve mekân içerisinde gerçekleştirmeye gayret edeceğim." demek istemektedir.
Hüseyün ŞENLİK
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.