"En hayırlı kazanç alın teriyle elde edilen kazançtır"
Gaziantep'te yarım asrı aşkın süredir marangozluk yaparak geçimini sağlamaya çalışan marangoz ustası, helalinden ve alın terinden kazanç elde etmek kadar güzel bir kazancın olmadığını söyledi.
İlkokulu bitirdikten sonra çırak olarak başladığı marangozluk mesleğini yarım asrı aşkın süredir devam ettiren Hacı Yasin Çevik (67), büyük emekler vererek öğrendiği mesleğini severek yaptığını ve bu meslekle 11 çocuk büyüttüğünü söyledi.
Gaziantep'te 50 yıldır marangozlukla uğraşan Çevik, işini severek yapmanın kazanç dışında da insan sağlığına büyük ölçüde katkı sağladığını ve kendini her zaman genç hissettiği duygusu kazandırdığını belirtti.
Küçük yaştan itibaren başladığı marangozluk mesleğinde bir süre çırak olarak çalıştıktan sonra kalfa olarak Suudi Arabistan'a giden ve 9 yıl burada kalan Çevik, 2 yıl da Kahramanmaraş'ta çalıştıktan sonra 1989 yılında Gaziantep'te kendi iş yerini kurdu. Kendi imkânlarıyla açtığı atölyesinde müşterilerine 28 yıldır hizmet vermenin mutluluğunu yaşayan Çevik, çırak olarak başladığı mesleğini büyük bir heyecanla sürdürüyor. Yıllardır kesim makinesi başında mesleğini devam ettiren Çevik, bu meslekle büyüttüğü 11 çocuğundan 8'ini de evlendirdi.
İlerleyen yaşına rağmen vazgeçemediği marangozluk mesleğini sürdüren Çevik, marangozluğu öğrettiği 3 çocuğu ile her gün dükkânına gidiyor. 28 yıldır aynı dükkânda çalışan Çevik, tembelliği sevmediğini ve ömrü elverdikçe mesleğini sürdürmeye devam edeceğini söyledi.
Çocuklarıyla birlikte birçok çırak yetiştiren ve yetiştirdiği çırakların birçoğunun da atölye kurduğunu belirten Çevik, "Şanlıurfa'nın Halfeti ilçesinin Erikli köyünde ilkokulu bitirdikten sonra 1967 yılında 16 yaşında iken Gaziantep'e geldim. O günden bugüne kadar da halen bu mesleğe devam ediyorum. 9 yıl Suudi Arabistan'da kaldım. 2 yıl da Kahramanmaraş'ta çalıştım. Çocuklarımla birlikte o günden beridir mesleğime devam ediyorum. Çocuklarımla birlikte rızkımızı bu meslekten temin ediyoruz." dedi.
"Rızık Allah'tan, biz sadece vesileyiz"
Geride bıraktığı yıllara rağmen mesleğini ilk günkü heyecanla sürdürdüğünü dile getiren Çevik, mesleği uğruna kaybettiği parmağına rağmen işini sevdiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Mesleğimden memnunum. 2006 yılında elimi makineye kaptırmam sonucu bir baş parmağım koptu. Parmağım koptu, ertesi gün yine makinenin başına geçtim. Mesleğimi çok seviyorum ve memnunum. Çalıştığım için bugüne kadar halen yıpranmış değilim. Halen sıhhatim yerindedir. Hayat mücadelemizi sürdürüyoruz. 50 yıldan beri de ben bu meslekteyim. Bundan sonrasını ise Allah bilir. Ömrümüzün ve rızkımızın nerede sona ereceğini bir Allah bilir, Allah'tan başka kimse bilemez. 7 kız, 4 oğlumu ben bu meslek ile büyüttüm, 2 bekârım kaldı. Diğer bütün çocuklarımı bu meslek ile evlendirdim. Tabi, rızık Allah'tan, biz sadece bir vesileyiz. Allah rızkımızı bu meslekten vermiş. Biz de rızkımızı elde etmek için çabalıyoruz."
"En hayırlı kazanç alın teriyle elde edilen kazançtır"
Helalinden ve alın teriyle kazanç elde etmekten daha güzel bir kazancın olmadığını dile getiren Çevik, "Mesleğimden çok memnun olduğum için sabah saat 07.00 gibi erkenden gelir, iş yerimi açarım. Akşam namazını kıldıktan sonra da mesaim sona erer. Mesleğimden hiçbir zaman usanmış değilim. 25 yıl boyunca işçi olarak çalıştım. Allah'a hamt olsun, 1989 yılında Suudi Arabistan'dan döndükten sonra kendi iş yerimi kurdum. Şimdiye kadar devam ediyoruz. Çalışmakla birlikte ibadetlerimizi de yerine getiriyoruz. İbadetlerimde de herhangi bir ihmalkârlık yapmıyorum. En büyük kârım ve kazancım da Allah'a çok şükür çocuklarım herhangi bir kötülüğe bulaşmadılar. Kendi yağımızda kavruluyoruz. Onun için alın teri kadar önemli hiçbir şey yoktur. Biz de tembel tembel oturmaya, faize veya başka bir haram kazanca bulaşmadık. Bugüne kadar olmadı ve inşallah bundan sonra da olmaz. Allah hiç kimseye haram kazanç nasip etmesin. Helalinden ve alın terinden kazanç elde etmek kadar güzel bir kazanç yoktur. En hayırlı kazanç alın teriyle elde edilen kazançtır." ifadelerini kullandı.
Çevik, yaşına göre halen dinç olmasını her sabah erkenden gidip dükkânını açarak azimle çalışmasına bağlayarak, "Bir oğlum okuyor. Diğer 3 oğlum ile birlikte çalışıyoruz. Sürekli beraber çalışıyoruz. Hem aynı evde oturuyoruz hem de beraber çalışıyoruz. Bizim gecemiz-gündüzümüz olmuyor. Öyle yaz veya kış sezonu gibi bir durum da söz konusu değil. İş olduğu müddetçe çalışıyoruz. Çocuklarımla birlikte elemanlarım da var. Onlara bu mesleği öğretiyorum. Kendi mesleğimde yorulmuyorum. Mesleğimiz gereği de akşama kadar makine başında ayakta çalışıyoruz. Akşama kadar ayakta olmama rağmen de yorulmuyorum. Bazen çok sıcak ve soğuk günlerde dinleniyorum. Onun dışında iş olduğu müddetçe sürekli çalışıyorum. Ben kendimi gençler seviyesinde hissediyorum. Kendimi hiçbir zaman çalışmaktan alıkoymuyorum. Bugüne kadar hep böyle çalıştım. Bundan sonra da her geçen gün yaş ilerlediği için direnç ve kuvvet düşer. Şu anda gücüm yerinde, Allah'a çok şükür kendi hayatımdan çok memnunum. Çocuklarımın dışında yanımda bazı kalfa ve ustalar da yetiştirdim. Şimdi onlar da kendi iş yerlerini kurdular." şeklinde konuştu. (İbrahim Koçyiğit - İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.