Hüseyin SUDAN
Gençlerimizi aşırı düşüncelerden nasıl koruyabiliriz?
İslam düşüncesi, geçmişten günümüze aşırı yaklaşımlara sahne olmuştur. Bu yaklaşımların ortaya çıkmasının arkasında psikolojik, sosyal ve siyasal birçok neden bulunmakta ve bu yaklaşımlar genel olarak haklı gerekçelere dayanarak yanlış sonuçlara ulaşmak suretiyle ortaya çıkmaktadır. Hz. Ali'nin hariciler için söylediği "Hak bir söz ancak bu söz ile batıl amaçlanmaktadır" ifadesi de aslında bu hakikate işaret etmektedir. Bundan dolayı İslam düşüncesinde aşırıya kaçan yaklaşımları değerlendirirken savundukları düşüncelerle beraber onları buna sürükleyen nedenler üzerinde durmamız gerekir. Zira gerekçelerine bakmadan bir düşünceyi ele almak bizleri hem yanlış değerlendirmelere götürecek hem de buna sürükleyen nedenleri ortadan kaldırmadığımız takdirde bu düşüncelerin önüne geçmemiz de mümkün olmayacaktır. İslam düşünce tarihine bir göz atacak olursak; ilk meydana gelen fikir ayrılığı olan Haricilik, Müslümanlar arasında meydana gelen anlaşmazlıklar ve savaşlar sonucunda İslam'ı mükemmel ve pürüzsüz yaşama çabası taşımaktadır. Bundan dolayı büyük günah işleyen veya kendileri gibi düşünmeyen herkesi kâfir görmüşlerdir. Sonrasında ortaya çıkan Şiilik ise Ehl-i beyte yapılan haksızlıklar ve zulümler sonucunda ortaya çıkmıştır. Bu gerekçe onları Ehl-i beyt imamlarını peygamberler derecesine çıkaracak anlayışa götürmüştür. Mutezile düşüncesi ise İslam düşüncesinin yeterince akli ve felsefi gerekçelerle açıklanamaması sonucunda ortaya çıkmış ve Mutezile bu duruma tepki olarak aklı vahyin önünde tutarak aşırıya kaçmıştır. Bunun yanı sıra ruhtan ve maneviyattan uzak bir İslam anlayışı, maneviyatı merkeze alıp İslam'ın diğer temel ilkelerini görmemezlikten gelen ve İslam'a aykırı ibadetler türeten yanlış bir tasavvufi akım meydana getirmiştir. Bunun aksine bidatlerin yaygınlaşması ve saf İslam anlayışının zedelenmesi, bidat çerçevesini gereğinden fazla geniş tutan günümüz Selefilik akımını ortaya çıkarmıştır. Hadisleri gereği gibi tahlil edip İslam'ın temel ilkeleriyle bağdaştırmadan her hadisi yüzeysel anlamıyla kabul eden anlayış ise hadis inkârcılığının ortaya çıkmasına fırsat vermiştir. Bununla beraber İslam'ın cihat ilkesini unutan veya ihmal eden yaklaşım, buna karşı tepki olarak ortaya çıkan İslam cihad anlayışını teröre dönüştüren tekfirci mantığını doğurmuştur.
Dolaysıyla gençlerimizin fikirsel olarak aşırı yaklaşımlara kaymasını önlemek için İslam'ın her konudaki vasat yaklaşımını net bir şekilde ortaya koymalı ve bu yaklaşımı onlara iyice öğretmeliyiz. Bu bağlamda Haricilerin günahlara karşı hassasiyetine, Şia'nın Ehl-i beyt sevgisine, Mutezilenin akla verdiği öneme, Sufiliğin maneviyatına, Selefiliğin sünnete bağlılık hassasiyetine, hadis inkârcılığını önleyecek Kur'ânî yaklaşıma ve tekfirciliğin önüne geçecek cihadi anlayışa sahip olmalıyız ki bu aşırılıkların önüne geçip belirttiğimiz gerekçelerden dolayı gençlerimizin bu tür düşüncelere kapılmalarına fırsat vermeyelim.
Görüş ve Önerileriniz için... [email protected]
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.