Abdullah ASLAN
Hayırlı ve bereketli olsun!
Geçen hafta gazetemiz Doğruhaber’de Mustazaflar Hareketi Kurucu Üyelerinden Sait Şahin’in bir açıklaması vardı. Bu açıklamada, kurulacak yeni parti isminin Hür Dava Partisi, kısa adının da Hüda-Par olduğu ayrıca belirtiliyordu.
İsmin gerek kısaltılmışı gerekse de açılımı gerçekten iyi düşünülmüş, “Hür” “Dava” ve “Hüda” sözcükleri adeta tek bir lisan değil birkaç lisan düşünülerek insicam edilmiştir.
İsmin müsemmaya etkisi veya müsemmanın ismi saygıdeğer kılması yine parti şemsiyesi altında çalışan herkese yani gecelerini gündüzlerine katacak teşkilata düşecektir. “Hür…” “Dava…” ve “Hüdapar…” Biri diğerinden güzel mana ve çağrışımlar yapmaktadır…
Her ne kadar resmi başvuru (bilgilendirme) işlemleri daha bitmemiş olsa da biz yine de bu yeni soluğa, yeni sese, yeni harekete ve aynı zamanda yeni partiye “Hoş geldin!” diyor bütün Müslümanlara, bütün insanlığa hayırlı olmasını temenni ediyoruz.
Yeni ses yeni hareket deyince Kurucu üyelerden Mehmed Bahaddin Temel hocanın ‘Siyasette yeni değiliz, yıllardır siyasi atmosferde yaşıyoruz. Müslüman bireyler olarak gerek Türkiye gerekse de dünya siyasetini hep takip ettik ve görülen lüzum üzerine de bu adımı attık’ mealindeki sözlerini hatırladım... Ama olsun! Bu yeni adımla, siyaseti takip ve teneffüste yeni bir merhaleye ve yeni bir aşamaya gelindiği açıktır.
Peki, bu adımdan sonra sözü edilen yeni partinin yani Hüda-Par’ın ne gibi çalışmaları olacaktır, diye sorarsak. Tabi ki içişlerine yapılacak bir bildirimden sonra (ki edindiğim bilgiye göre, bu başvurunun ay sonuna kalmadan ilk yirmi gün içerisinde olacağı şeklindedir, yine de kurucu üyelerin son çalışmaları neyi gösterir, bilinmez) yoğun bir şekilde teşkilatlanma sürecine girilecek ve atılan bu adımın atıl kalmaması adına yoğun bir gayret içerisine girilmesi kaçınılmaz olacaktır.
Bir zamanlar başka partilere gönül vermişlerin, gecelerini gündüzlerine katarak yaptıkları ve sonradan anlattıkları o çalışmalarının bir benzerini hatta daha fazlasını bu sefer kendi partileri için göstermeleri gerektiği beklentisi kadar normal bir şey olamaz. Kendi ülkü ve inançları doğrultusunda bir idareye talip bireylerin tebliğ çalışması ekseninde yollara düşmeleri ve cadde cadde sokak sokak hatta ev ev gezmeleri ve bu halkın gönlüne taht kurmak suretiyle özlemini duydukları inançlarını tahta oturtmaları beklenecektir.
Görülen bütün hizmetlerde korunan İslami ve insani (ki bu da İslami’dir) hassasiyetin bu konuda da korunacağı, “Dava”nın olmazsa olmazı, “Xüda”nın emri ve “Hür” olmanın esası ve temelidir. Hiçbir şart, konum ve baskı, kolları sıvamış kadroyu bu esaslardan caydırma gücünü kendinde bulamamalıdır.
Karalama kampanyaları ve çamur at tutmazsa izi kalır, hücumları eskisinden fazla olacak, türlü türlü bahanelerle yolunuz kesilmeye çalışılacak, olmadık iftiralarla karşılaşabileceksiniz. Ama bütün bunların altından; halka ve halkın hakkını koruyan Hakk’a dayanarak kalkabileceksiniz.
Bu yeni oluşuma “gelecek” tanımayanların, “muhtar olamayacak” dedikleri şahsiyetlerin bugün geldikleri konumu gözden kaçırmamalarını hatırlatmak lazım. Birilerin bugünden tırmalama gibi bir niyetleri varsa da onlara, Partiler Yasasının 5.Maddesi’ndeki, “Vatandaşlar siyasi parti kurma hakkına sahiptirler. Siyasi partiler, Anayasa ve kanunlar çerçevesinde, önceden izin almaksızın serbestçe kurulurlar” bendini beyan etmek suretiyle herkesin hakkına saygı duyulması gerektiğini bir kez daha ifade etmek gerektir, diye düşünüyorum.
Selam ve dua ile…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.