İlahiyat-ı Nebat (Bitkilerin İlahiyatı)

Kur’an-ı Kerim’de çok kullanılan kavramlardan birisi de ‘ayet’tir. Ve bu kavram, Kur’an-ı oluşturan her bir sureyi meydana getiren her bir kısma isim olmuştur. Ancak tüm kavramlarda olduğu gibi sadece şekle takılmak, arka plandaki manaların yokolmasına ve elde edilmesi gereken hikmetlerin kaybedilmesine sebebiyet verecektir. İşte ‘ayet’ kavramı da şeklen sureleri oluşturur ama Kur’an’i anlamda derin bir içeriğe sahiptir. Nitekim Kur’an’da birçok anlamda kullanılmaktadır. En belirgin olarak, işaret, alamet anlamlarında kullanılmaktadır. Ancak ders, ibret anlamlarıyla da çokça zikredilmektedir.

Ayetler, kelami ve kevni olarak kabaca sınıflandırılmaktadır. Kelami ayetlerle Kur’an ayetleri, kevni ayetlerle de kainattaki ibretli görüntüler kastedilmektedir. Dolayısıyla yaşanmak üzere okunması gereken Kur’an’ın yanında, Üstadın ifadesiyle Kitab-ı Kebir-i Kainat, yani Büyük Kainat Kitabı olarak ifade edilen tabiat da, insanoğluna sunulan bir kitaptır ve her an okunmayı beklemektedir. Bu okuma ders ve ibret alma şeklinde gerçekleşmektedir. Çünkü içinde nice ayetler vardır. İnsanoğlu sürekli bu ayetlerle karşılaşmasına rağmen bunu ihmal etmektedir. Ayet-i kerime bu durumu şu şekilde ifade etmektedir:

“Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, insanlar onları görmezler ve sırt çevirip giderler.” (Yusuf 105)

Oysa sadece bu kevni ayetler bile insanoğlunun gözlerinin açılması, gaflet perdelerinin yırtılması ve Allah’a kulluğun gerekliliği için yeterlidir.

 

İşte ders ve ibretlerle dolu olan kainat içerisindeki bu kevni ayetlerin bir bölümünü de, insanlığın emrine amade kılınmış ve mahlukatın önemli bir parçası olan nebatat yani bitkiler alemi oluşturmaktadır. Bu alem içerisinde de Allah’ın kudretini gösteren nice ibret dolu hakikatler mevcuttur.

“Yeryüzüne bir bakmadılar mı? Biz orada her güzel çiftten nice bitkiler yetiştirmişiz.”(Şuara 7)

Nice insaf ehli bilim adamı, Allah’ın bu sonsuz güzellikleri karşısında pes etmiş ve iman etmiş, kimi itiraf etmiş ama kimileri muannid olup dalalet ehli olmaya devam etmiştir.

Doç. Dr. Nurettin TURGAY, “Kur’an Açısından Hayvanlar ve Bitkiler” adlı kitabının bitkiler bölümünde şu hakikatleri zikretmektedir.

“Hiçbir kutsal kitap insana Kuran kadar kainat ve tabiattan bahsetmez. Kur’an, insana kainatın nasıl yaratıldığı, niçin yaratıldığı, ondaki çeşitli varlıkların yapısı hakkında çok çeşitli genel bilgiler verdiği gibi, insanın onunla nasıl bir irtibat ve ilişki içerisinde olması gerektiği hakkında da rehberlik edip ona yol göstermektedir. Çeşitli ayetlerde, insanın yakın ve uzak çevresine dikkati çekilmekte, onlar hakkında düşünmesi istenmektedir.”

 

Adı geçen eserde Kuran’ın bu bilgilerden amacının şu 4 hakikati insanlığa göstermek olduğu ifade edilmektedir.

 

1-Kainatla ilgili verilen kevni ayetler hakkında düşündürme ve Allahın kudretini gösterme                                                                      

Bakara 164- “Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri peşinden gelmesinde, insanlara fayda veren şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden gemilerde, Allah'ın gökten indirip de ölü haldeki toprağı canlandırdığı suda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârları ve yer ile gök arasında emre hazır bekleyen bulutları yönlendirmesinde düşünen bir toplum için (Allah'ın varlığını ve birliğini isbatlayan) birçok deliller vardır.

Hacc 5- “Yeryüzünü kupkuru olarak görürsünüz ama biz ona su indirdiğimiz zaman harekete geçer, kabarır ve her çeşit güzel bitkiden çift çift yetiştirir.”

Burada, insanoğlunun sürekli gözlediği, şahit olduğu halde göz ardı ettiği, sıradanlaştırdığı muazzam olaylar dizisinde Allah’ın kudreti ve akıl ehli olanlar için nice ayetler ders ve ibretler barındırdığı hatırlatılmaktadır.

 

2-Kainat hakkında temel bilgiler vererek araştırmalara sevketme

Bakara 261- “Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohum gibidir. Allah, dilediğine kat kat verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.”

Yukarıdaki ayette Allah yolunda verilen malın 700 katına kadar ödüllendirileceği hakikati, buğday başağı örneği ile ifade edilmektedir. İman ehli bilim insanlarının bu konu hakkında yaptıkları yorumlar, günümüzde buğday verim artışının sağlanabileceği şeklindedir. Yani bire 700 katına kadar verim artışının gerçekleşme potansiyelinin mevcudiyetinden bahsedilmektedir. Elbette bunlar sadece birer yorumdur ve bilimsel araştırmalar gerektirmektedir.

Yine Yusuf suresinde kıtlık gelmeden evvel bereketli dönemde buğdayın başak içerisinde korunması gerektiği Hz. Yusuf’un ifadesiyle aktarılmaktadır.

Yusuf 47- “Yûsuf dedi ki: “Yedi yıl âdetiniz üzere ekin ekeceksiniz. Yiyeceğiniz az bir miktar hariç, biçtiklerinizi başağında bırakın.”

İşte bu bilimsel gerçekler insanlığın istifadesine sunulmaktadır.

 

3-Kainatın insanın emrine verildiğini hatırlatma ve şükretmelerini isteme

Hicr 19/20- “Yerin alanını geniş yaptık, oraya sabit dağlar serpiştirdik ve orada belirli bir ölçü uyarınca her bitkiyi bitirdik. Orada gerek sizin için ve gerekse rızıkları tarafınızdan sağlanması sözkonusu olmayan diğer canlılar için besin kaynakları yarattık.”

Mülk 15-“Yeryüzünü size boyun eğdiren O'dur. Şu halde yerin omuzlarında (üzerinde) dolaşın ve Allah'ın rızkından yiyin. Dönüş ancak O'nadır.”

 

4-Tabiatın korunması gerektiğini ifade etme

 

İslam, insanlığın dünya ve ahiret saadetini hedeflemektedir. Dolayısıyla insanlığın zararına olabilecek hiçbir şeye izin vermez. Tabiatla barışıktır mümin, çünkü doğa Allah’ın kudretinin nişanesidir. Ancak insanoğlunun açgözlülüğü neticesinde sömürülen tabiatta biyolojik denge bozulmuş, depremler, tsunamiler ve daha nice afetler insanların kendi elleriyle yaptıkların gerçekleşmektedir.

Rum 41- “İnsanların bizzat kendi işledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu, ki Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın; belki de (tuttukları kötü yoldan) dönerler.”

 

Kur’an ve Kainat kitabından hakkıyla istifade etme dileğiyle…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.