İmralı süreci ve aktörler

İmralı’ya gidecek heyetin kimlerden oluşacağı ve ne zaman gideceği konusu uzun süre tartışıldı.
 

Hükümetin keskin rezervleri vardı ve Başbakan bunları her fırsatta dile getirdi.

Aysel Tuğluk ve Gülten Kışanak’a izin verilmeyeceği belliydi.

Ahmet Türk ve Selahattin Demirtaş’ın da keskin üslubundan dolayı Başbakandan veto yedikleri biliniyordu.

BDP ise kamuoyu önünde ısrarla BDP Eş Başkanları ve DTK Başkanının İmralı’ya gitmeleri gerektiğini ve bundan geri adım atmalarının söz konusu olmadığını söylüyordu.

Sonra birden keskin çıkışlar azaldı.

BDP ısrarından vazgeçti, hükümet de yeni isimleri hemen adaya gönderdi.

İsimler üzerinde uzlaşıldıktan sonra ziyaretin tarihinin belirlendiği belli oluyordu ama Öcalan’ın da eş başkanları istemediği iddiası açık bir şekilde dile getirilmedi.

Ta ki ziyaret günü gelip görüşme basınla paylaşılıncaya kadar.

Bir mektuptan ve gideceği üç yerden söz etti basın.

Bir televizyon kanalı ise başka yerlerde rastlanmayan ilginç iddialarda bulundu.

İddiaya göre Öcalan görüşmede A. Türk ve S. Demirtaş için ağır ifadelerde bulunmuş, G. Kışanak ve A. Tuğluk için “evlerine gidip bulaşık yıkasınlar” demişti.

BDP cenahından yalanlama geldi tabi.

Haberi veren kuruluş ise haberi yayınlayan siteleri arayarak “sürece zarar gelmemesi için haberin geri çekilmesini” rica etti.

Haberin doğruluğunda ise ısrar ediyorlardı. Aslında üslup da yabancı bir üslup değildi. Siyaseti takip edenler Osman Baydemir’in başına gelenleri bilirler sanırım.

Osman Baydemir “Silahlı mücadele miadını doldurdu” dediği için Öcalan’ın öfkesine muhatap olmuştu. Öcalan avukatları aracılığıyla şu haberi göndermişti:

“Gençlerin öfkesinden de mi çekinmiyor? Diyarbakır gençlerini bilirim, ağzını yırtarlar. Gidin anlatın. Deyin ki, Apo vicdan sahibidir; ama taviz vermez, bunlara karşı çok acımasızdır. Şarlatanlığın, soytarılığın gereği yok! Ya kapsamlı özeleştiri versin ya da derhal istifa etsin.”

Baydemir, istifa etmediğine göre herhalde kapsamlı bir özeleştiri vermiştir. O günden sonra bir daha ön plana çıkmadı, keskin açıklamalar yapmadı Osman Baydemir.

Ortada bu gerçek dururken BDP’liler kendilerini kızdırmasın!

Öcalan’ın üslubunu en iyi onlar bilir.

Gelelim mektuplara…

BDP, mektubun ellerine ulaştığını resmen açıkladı.

Onlar diğer yerlerden gelecek cevapları bekleyeceklerdir.

Avrupa kanadı mektubu alıp kimi ülkelerin siyasi ve istihbarat birimleriyle beraber değerlendirme yapacaktır. Her ne kadar Öcalan’ın kendilerini temsil ettiğini söyleseler de müdahalelerden kurtulamayacaklardır. Neticede uluslararası siyasete eklemlenmiş yapılanmalarda tek sesliliği beklemek çok da tutarlı bir davranış değildir.

Ve Kandil…

Bölgesel ve bölge dışı güçlerin etkin rol aldığı Kandil’de sonucun ne olacağı çok önemli.

“Derin Kandil” sürecin hiç de kolay geçmeyeceğinin ipuçlarını vermiş durumda.

“Derin Kandil ”den maksadım Duran Kalkan ve Mustafa Karasu’dur.

Kalkan’ın açıklamaları barışa çok da istekli oldukları intibaını vermiyor.

“Hala bir hazırlık çalışması içinde olunduğu anlaşılıyor. Bir kararlılık, netlik var. Fakat bu bir sonuç değil. Hatta bir başlangıç bile değil, hatta bir başlangıcın arayışı denilebilir. Umudun yaratılması, yeniden bir istek, niyet, başlangıç oluşturulması çabası var. Hazır bir şey yok. Aslında her şeyi biraz zorlu bir mücadele ile adım adım hazırlama çabası var.”

“Derin Kandil”i ikna etmek zor olabilir.

Mektupların dışında nelerin yapıldığını bilmiyoruz ama herkes tüm kozlarını alana sürmeye hazırlanıyor.

Aktörleri görüyor herkes ama asıl işi senaristler yapıyor.

Kamuoyu sürprizlere hazır olsun, çünkü zemin hala çok kaygan.

Hükümet kadar İmralı’nın da işi zor.

Yeni heyet hiç umulmadık kişilerden oluşursa kimse şaşırmasın.

Öcalan bu kez fırçalamak için bazılarını çağırabilir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.