Hiç kimse sözü döndürüp dolaştırmasın. Hiç kimse Müslümanları aptal yerine koymasın! Meselenin özeti; “İsrail namına teslim olun!” denilmektedir. Bunu görebilmek için sadece fotoğrafın tamamına bakmanız yeterlidir.

Peygamberli rüyalarla, gözyaşlarıyla elde ettiklerini kirli silaha dönüştürmüşler ve o silahı da sonunda Müslümanlara çevirmişler; “İsrail namına teslim olun!” diyorlar. Her şey bu kadar net ve berrak bir şekilde orta yerdedir.

Bütün bunlar başka ne anlama gelebilir Allah aşkına!

Başta Türkiye olmak üzere bütün bir İslam âlemindeki Siyasal İslam’a karşı savaşan ABD ve İsrail’in taşeronluğunu yürüten bu camianın yaptıklarının tamamını gözünüzün önüne getirdiğinizde; “İsrail namına, ABD namına teslim olun!” demek istediği apaçık orta yerdedir.

Son üç yıldan bu yana “Selam-Tevhid Örgütü” kurgusuyla on binlerce insanı, hem de sıradan olmayan insanı dinlemek, susturmak ve diz çöktürmek için izlemek: “İsrail namına teslim olun!” demek değil de ya nedir?

Recep Tayyip Erdoğan - Hakan Fidan - Ahmedi Nejat - Hasan Nasrallah dörtlüsün bu terör örgütünün üyesi olarak görmekten en çok kim sevinir dersiniz, kimler bayram eder?

Böyle gösterebilmek için onları dinleyenlerin, izleyenlerin ve gösterime sunanların bu yaptıkları “İsrail namına teslim ol Türkiye!” demek değil de ya nedir?

Türkiye’nin terör örgütlerine yardım ettiğini ispatlama adına TIR’lara düzenlenen operasyonlar “İsrail namına teslim ol Türkiye!” demek değil de ya nedir?

Geçen yıl Kayseri’de görülen mahkemede “İsrail yargılanamaz, bana mı danıştınız giderken?” diyen ses İsrail’in sesi değil de kimin sesidir?

Ondan öncesi; yine bir voleybol maçı esnasında Mavi Marmara katliamını yapan terör devletini sözlü olarak protesto yapanları apar topar içeriye alan savcı “İsrail namına teslim olun!” derken sırtını kime dayıyordu dersiniz?

Son yıllarda itibarı yerle bir olan Siyonist devlete yeniden itibar kazandırma adına Türkiye’deki mevcut iktidarın burnunu sürtme, darbeyle alaşağı etme çırpınışları; “İsrail namına teslim olun!” anlamına gelmiyor mu?

Bütün bunları gerçekleştiren şu camiaya bir bakın hele.

Kim demiş bunların gittiği yolun adına “Ilımlı İslam” diye?

Eğer bir gün Siyonist İsrail bu bölgede kesin bir galibiyet elde edecek olsaydı, ancak bunların yapmak istediklerini yapabilirdi.

Görmüyor musunuz? Dün Türkiye’de İslam’ın en ılımlısına tahammül edemeyenler, “Ilımlı İslam” tabirini duyduklarında bile öfkelerinden çatlayan İslam düşmanı çevreler bugün onların paçalarına sarılmış, peşlerine düşmüş durumdalar. Neden? Çünkü anladılar ki yapılacak olan darbe Ilımlı İslam darbesi değil, Siyonizm darbesi. Onun için sus pus oldular, yatıştılar ve Siyonist darbe cephesindeki yerlerini aldılar.

Hayret, böyle bir camia bütün bunları nasıl yapabiliyor? Son günlerde bir takım araştırmacılar işin bu yönünü yazmaya başladılar.

Gerek ülke içerisinde, gerek İslam dünyasında küfre ve zulme karşı bir defacık olsun yüzünü ekşitmeyen, bir defacık olsun sesini yükseltmeyen bu camia nasıl oldu da İslami çevrelerce iktidara getirilenler karşısında böylesine canavarlaştı, aslan kesiliverdi?

Beş altı yıl önce Almanya’da çalışan bir kardeşimiz çaresiz kalmış ve oğlunu bu camianın okullarına bırakıp gitmişti. Bir sene sonra geldiğinde çocuğun durumunu sordum. Gözleri doldu, nerdeyse ağlayacaktı:

-Hocam hiç sorma. Bildiğiniz gibi geçen yıl oğlumu bunların okuluna verdim, bu sene oğlumu bana kız olarak geri verdiler. O kadar mı korkaklaştırılır, o kadar mı sindirilir, o kadar mı pasifize edip susturulur? Dedim ya, oğlum bir kız oluvermiş” dedi.

Türkiye’deki bütün İslami kesimler bunları bu şekilde bilirlerdi.

Meğer hepimiz yanılmışız. Onların bu pasiflikleri, bu yumuşaklıkları, bu hoş görüleri sadece gayri İslami çevrelere imiş? Buyurun, şimdi hepimize meydan okuyorlar?

 “İsrail namına teslim olun Müslümanlar!”

“İsrail namına teslim ol Türkiye!”

“İsrail namına teslim olun ey Mısır, ey İslam dünyası!” demek istiyorlar.

Ne diyorsunuz, teslim olacak mıyız?