Kendini ABD'ye satmamak

Venezuela'nın durumu tüm detaylarıyla bir ihtisas gerektiriyor. Zira tarihinde sömürgeden, direnişe, darbelerden, devrimlere bizdeki gibi yok yok. Ancak sırf coğrafya ve tarih bilgimizi artırmak gibi veya aktüel merakımızı gidermek için böyle bir çabaya girmek yerine; bağlantılar, dersler ve Türkiye'yi de ilgilendiren muhtemel sonuçlarına odaklanmak daha evlâdır.

Yine konunun devletler hukuku ve uluslararası ilişkiler yönündeki ayrıntıları bir yana etik/ahlâkî tarafının bizi ve tüm dünya halklarını doğrudan ilgilendirdiği bir gerçek.

“Allâh, müminlerden, mallarını ve canlarını, kendilerine (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır.” (Tevbe 111)

Mezkur ayet-i kerime, bireyin veya toplulukların kendilerini satması diye bir hakikatten bahsediyor. Daha açık bir ifadeyle; satılmayan veya satın alınmayan hiç kimse yoktur.

Kimi heva hevesine, hazza hıza, şöhrete, dünyalık menfaatlere, makama, kariyere, kimi ise; ulvî hedeflere, âli değerlere, Allah'a satılıyor veya böyle bir satın almada kendini arz ediyor.

Anadolu'da adı;“Satılmış” olan binlerce kişi vardır ki, ilâhi kudrete adanmışlığı anlattığı için bu ismin konulmasında ve kullanılmasında bir beis görülmemiştir.

Ancak Allah dışında ve Allah'a rağmen başka bir güce satılmak ise onur, izzet, şeref, haysiyet, itibar gibi insanı, ontolojisine uygun olarak etiketleyen tüm değerlerin imhası demektir.

Bu nedenle bir insana yapılacak en büyük hakaretlerden biri, onun şuna buna satılmış bir uşak olduğunu imâ etmektir.

İlâhi muradın zıddına yahut fıtratın, vicdanın, selim aklın, insaf, iz'an ve vicdanın aleyhine satılmanın ne pahasına ve kime olduğunu bilmek de mühimdir.

Çünkü satılmanın ve satın alınmanın ihanet kıvamındaki ağırlığı ve etki alanı bununla ölçülecektir.

Dünyada, kendileri ve avâneleri haricinde neredeyse her canlının kendisinden nefret edip şerrinden çekindiği ABD yönetimine satılmak kadar iğrenç bir tercih, dünyanın neresinde olursa olsun ciddi çağrışımlara neden olacaktır.

Venezuela örneğinde aşama aşama ilerletilen ve yakında Maduro'ya desteğini açıklayan ülkelerin de bir şekilde buna dahlini öngören söz konusu spesifik darbede kendisini ABD ve yandaşlarına arz eden figür, her ülkenin içindeki benzer ürünlere karşı antipatiyi artırmıştır.

Petrolün ve madenlerin bol olduğu yerlerden başlayarak kendini ABD'ye satanların çokluğu, tüm dünya halklarının alternatif partner arayışını hızlandırdığı gibi, karşı düşünce, kollektif direnç, muhtaç olmama gibi acil çözüm becerilerini de daha ileri seviyelere taşımaktadır.

Daha önceki dönemlerdeki gibi Türkiye'nin de son dört yıldır çok net biçimde ABD yönetimi tarafından askeri darbe denemesine, vize yasağına, ekonomik yaptırımlara, siyasi şantaj ve tehditlere maruz bırakılması, diplomatik teamüller vasıtasıyla zorla sürdürülmeye çalışılan stratejik ortaklığın, hızla vazgeçilmesi zaruri olan bir satış sözleşmesine benzediğini de ortaya koyuyor.

Geçmişte ABD çıkarlarına satılmanın bedelini çok ağır ödemiş bir ülkenin, Venezuela'nın durumunu sürekli gündemde tutması bu açıdan çok önemlidir.

Hem böylece Müslüman memleketlerde çok daha ucuza satılan o dalkavukların da biraz keyfi kaçar.

Hem de bu vesileyle, Kur'an-ı Kerim'de çokça okuduğumuz velâ-berâ meselesi de tekrar hatırlanır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.