M. Emin ÖZMEN
Kürtler ve kör şiddet
Çocuk tabutun önündeki resmi arkadaşına gösterip; “Bak, bu benim babam” diyor. Sonra da; “Bunlar niye ağlıyor” diye soruyor çocukça. Kör şiddetin oluşturduğu yürek paralayıcı bir tablo. Tabi Kürt sokağında da bu tür sahnelerin yaşandığını biliyoruz.
PKK ile şiddet birbirlerini tamamlayan iki unsur. Biri diğeri olmadan hayat bulamıyor. Ankara'da, Diyarbakır'da veya İstanbul'da, hemen her yerde, her an patlayacak bir bomba ve ocaklara düşen ateş.
Eskiden çeşitli ortamlarda, haklı olarak Kürtlerin mazlumiyetinden bahsedebiliyorduk. Ulusal devlet diye kurulan bu Cumhuriyetin Kürtleri yok saydığını, kültürünü yok etmeye çalıştığından söz edebiliyorduk.
Gerçekten de öyle değil mi? Ülke içinde herkesin Türk ve laik olması, Cumhuriyet neslinin önüne konulmuş iki kızıl elma idi. Bu nedenle olmadık uygulamalar ile karşı karşıya kalabiliyorduk.
Bu uygulamaların doğurduğu mazlum Kürtler, hak iddiasında bulunabiliyorlardı. Ancak Kürtleri kurtaracağı iddiasıyla ortaya çıkan PKK'nin uygulamaları, bizlerde hak arama mecali bırakmadı.
Sözde verilen mücadele, öyle bir noktaya vardı ki, Kürt haklarını dile getirecek yüzümüz kalmadı. Hak arama adına katliam türü eylemlere imza atanlar şunu bilsinler ki, hiç olmadığı kadar Kürtlerin ellerini zayıflatmış durumdalar.
Bunca katliamlar ve ceset yığınları içerisinde, Kürtlerin haklı davasını savunmak, peşinen haksız olmak anlamına geliyor. Kısacası, her eylem Kürtleri daha zor duruma düşürüyor.
Bilmiyorum, bu eylemleri yapanlar yıllarca hak mahrumiyetleri yaşamış bu halka vurdukları darbelerin farkındalar mı? Gayretli Kürtlerin bir araya gelip, bu durumu kritik etmeleri gerekmiyor mu? Kürtlerin tamamen haklı olduğu ama PKK'nin uyguladığı kör şiddet yüzünden haksız konuma düştüğü bu savaşta yeniliyoruz.
Artık PKK veya alfabenin diğer harflerinden müteşekkil yapılanmalarına karşı bir şeylerin söylenmesi gerekmez mi? Hatta ve hatta HDP'nin içinde siyaset yapan insanların dahi öz eleştiri yapıp, külahlarını kendilerine kadı yapması lazım. Kürt hak mücadelesinin kuyusunu kazanlara bunca kozu, sözde Kürt hak savunucuları veriyor. Bu nasıl bir akılsızlık, nasıl bir izansızlık böyle?
Sen kalkıp meydanlarda, parklarda masum insanların arasında bombalar patlatacaksın. Bütün dertleri akşam eve iki ekmek alıp, çocukları ile birlikte çorba içmeye çalışan kişileri paramparça ederek öldüreceksin ve sonra Kürtlerin haklı davasından bahsedeceksin, öyle mi?
Bakın kardeşim. Kürtlerin haklı davasına en büyük baltayı siz vuruyorsunuz. Sizlerin eylemleri yüzünden bizler bu mazlum halkın haklarını savunamaz duruma düştük. Bunca ceset parçaları arasında hangi haklı davadan söz edebiliriz ki?
Basından okuduğumuz kadarıyla hafta sonu İstanbul'da yapılan eylemi TAK üstlenmiş. Diyeceksiniz ki bu haber yalanlansa, yazdıklarınız boşa çıkmış olur. Hayır, PKK ve TAK denilen yapının bunca zamandır yaptıkları eylemler zaten ortadadır. Bu yazı sadece son eyleme dair yazılmamıştır. PKK'nin bunca yıllık pratiklerine karşı yazılmıştır.
Bence son eyleme en iyi cevabı, olay yerinde kırmızı ışıkta beklediği sırada hayatını kaybeden Diyarbakırlı Velat Demiroğlu'nun bir yakını vermiş:
“Biz kan istemiyoruz, bizi savunmasınlar, bizi öldürmesinler, biz Kürdüz.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.