Abdulhalim SEÇKİN
Mısır’daki Darbe
Kral dedi ki: “Onu bana getirin, onu kendime özel danışman edineyim.” Onunla konuşunca: “Bugün sen yanımızda yüksek makam sahibi ve güvenilir birisin” dedi. Kral gördüğü rüyanın yorumunu bir de Hz. Yusuf’tan bizzat dinlemek istedi. O da rüyayı ve yorumunu anlattı. Kral, nasıl tedbir almak gerektiğini sorunca, Hz. Yusuf: “Bolluk yıllarında çok ekin ekip ürünü stok etmek gerekir. Böylece kıtlık yıllarında hem kendinizin geçimini sağlarsınız hem de ihracat yaparak hazineye bol bol kazandırırsınız” dedi. Kral: “Peki bu işi kim yapacak?” diye sorunca, Hz. Yusuf: “Beni ülkenin hazinelerine tayin et! Çünkü ben (onları) çok iyi korurum ve bu işi bilirim” dedi. (Yusuf 54-55)
Mursi ve temsil ettiği Müslüman Kardeşler Teşkilatı, Mısır’da Hz. Yusuf’un izinde giden ve Mısır’ın ekonomisini düzlüğe çıkaracak güvenilir kimselerdir. Ancak bugün Mısır’da silahlı gücü elerinde bulunduranlar Hz. Yusuf dönemindeki kral kadar basiret sahibi değildirler.
Mısır ordusu ABD ve Suudi Arabistan Krallığı gibi İslam ve Müslümanlara düşman olanlardan yardım ve desteğini alıyor. İsrail, ABD ve onların müttefiki olan Suud krallığının çıkarları ortaktır. 1979 yılında Mısır ile İsrail arasında imzalanan Camp David anlaşmasının yürürlüğe girmesiyle birlikte ABD’den Mısır’a gelen gelirlerde büyük artış meydana geldi. Dessouki’ye göre eğer bu yardımlar sadece kalkınmayı desteklemek nedeniyle yapılıyor olsaydı, yardımın 100-200 milyon dolar arasında kalması gerekiyordu.
Oysa bu yardımlar temelde stratejik nedenlerle gerçekleşiyordu. Bu dönemde Mısır’a yapılan ABD yardımı ekonomik yardım kapsamında 815 milyon dolar olurken, askeri yardım da 1,3 milyar doları buluyordu.
Mısır ordusu aldığı yardımlar ile güçlendi. Eline aldığı ekonomik güç ile daha ileri giderek, sosyal ve ekonomik hayatı düzenler oldu. Özellikle 1973 yılından beri hiç savaşmayan ama sürekli hem bütçenin büyük bir bölümünü ve hem de dış yardımların tamamını alarak Mısır’da bir ‘imparatorluk’ kurdu.
Geniş araziler, fabrikalar, işletmeler hatta akaryakıt istasyonlarına sahip oldu. Bütün bunları hiçbir kontrole tabi olmadan sağladı. Yüz binlerce subayı genç yaşta emekli ederek bu işletmelere yerleştirdi. Üniversite eğitimi almamış gençlerin üç yıl süren zorunlu askerliği ile bütün Mısır’ı kolayca kontrolüne aldı. Geri kalan iş dünyası ile müşterek menfaatleri onları daha da güçlendirdi.
Mürsi başa geldiğinde, ordu diğer cumhurbaşkanları gibi Mürsi’nin de kendi çıkarlarına hizmet edeceğini sandılar. Ancak yanıldılar. Bu yüzden kendileriyle ortak çalışan işveren ve medya ile Suud, ABD ve İsrail’in de desteğini arkalarına alarak mücadeleye geçtiler. Ekonomi, Mürsi ve yönetimine devredilmedi. Bu yönetimi eline almak içinde bir yıl yeterli değildi.
Suudi Arabistan Krallığı İslami bir yönetime yardım etmedi ve etmezdi de. İMF’den faiz ile yardım almak doğru değildi. Müslüman kardeşler, ancak kendi yöntemleri ve Mısır’ın has imkânları ile çareler üretmek zorunda idiler.
Buna da zaman tanımadılar. Üstelik Mürsi yönetiminin getirdiği çözümler, ordunun, çıkar çevrelerinin, ABD ve İsrail’in çıkarlarının zıddınaydı.
İsrail ve dolayısıyla ABD ve onun müttefiki olan Suud Krallığı Mısır’da Hamas’ı da destekleyen İslami bir yönetimi asla istemezlerdi. Bu yüzden Mısır’da ordu ve ordu ile beraber çıkarları zedelenenleri medya ve çeşitli kanallarla İslami yönetime karşı kışkırttılar.
Ekonomik parametreler haliyle aşağı doğru seyretti. Halkın da kimi menfaatleri zedelendi. Mısır’ın %20’sini yoksul halk oluşturuyor. İşsizlik oranı yüksektir. Bu yoksul halk ile beraber büyük bir kesim ekonomik çıkarlarına çok bağlıdır. Ekonomik çıkarları zedelendiği anda ayağa kalkar. Bunu 1977’deki ayaklanma ile açıklamak mümkündür. Bu tarihte ekmeğe uygulanan sübvansiyon kaldırılınca halk sokağa döküldü. O günkü yönetim geri adım attı ve on yıl boyunca temel gıda maddelerine uygulanan sübvansiyonlar uygulanmaya devam etti.
Darbeden hemen sonra, orduyu ilk tebrik edenin Suud krallığı olması ve Orduya 5 milyar dolar yardım yapacağını açıklaması ve yine Birleşik Arap Emirliklerinin 1 milyar doları karşılıksız olmak üzere 3 milyar dolar yardım yapacağını açıklaması, esasında darbenin arkasında kimlerin yer aldığını net olarak ortaya koyar.
Basiretsiz ordu ve yandaşları yakın zamanda hem maddi hem de manevi kurtuluşun İslam’da olduğunu anlayacak ve Müslüman Kardeşlerin yanında yer alacaktır inşallah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.