Namaz, Allah’a yönelmenin sembolüdür
Bu haftaki hutbesinde, namazın önemine dikkat çekilerek, namazın, insanın ruhu, bedeni, aklı, yüreği, sevgisi, hürmeti ve bütün varlığıyla Allah’a yönelişinin sembolü olduğuna vurgu yapıldı.
Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan bu haftaki cuma hutbesinin başlığı “Namaz; Rabbimize Yakın Olma Çabamız" başlığı oldu.
Türkiye genelinde olduğu gibi Gaziantep’te de vatandaşlar, Cuma namazı için camilere akın etti. Cuma namazı için namaz öncesi hazırlık yapan vatandaşlar, ezanın okunmasıyla camilerin yolunu tuttu.
Vatandaşlar, cuma namazı için kentin en büyük camisi olan Ulu Camii başta olmak üzere kentteki tüm camilere akın ederken, Cuma gününün manevi ortamında namazını kılmak isteyen vatandaşlar, Cuma namazını eda etmenin sevincini yaşadı.
Şahinbey ilçesindeki Ulu Camii'de cuma namazına gelen vatandaşlar, cuma namazının ilk sünnetinin kılınmasının ardından okunan ezanla birlikte İmam Hatip Abdullah Oktay, minbere çıktı.
Oktay, hutbesine Ankebut süresinin, “Kitaptan sana vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. Kuşkusuz namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak en büyük iştir. Allah yaptıklarınızı bilir” mealindeki 45'inci ayetini okuyarak başladı.
Hutbesine, Peygamber Edendimiz Hazreti Muhammed’in (Sallahu Aleyhi Veselem) namazın önemine vurgu yaptığı hadisi şerifin mealini okuyarak devam eden Oktay, “Bir gün Peygamberimiz, ashabıyla sohbet ederken onlara şöyle bir soru sordu: “Birinizin kapısının önünden bir nehir geçse ve o nehirde günde beş defa yıkansa, o kimsede kirden eser kalır mı?’ Sahâbe-i kirâm, ‘Kalmaz Ya Resulallah’ diye cevap verdi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu: ‘İşte beş vakit namaz da böyledir. Allah bu namazlarla günahları yok eder.” dedi.
Peygamberler tarihinin en köklü ibadeti olan namazın, yüce dinimiz İslam’ın beş temel esasından biri olduğunu anımsatan Oktay, “Namaz, insanın ruhu, bedeni, aklı, yüreği, sevgisi ve hürmetiyle, kısacası bütün varlığıyla Allah’a (Celle Celaluhu) yönelişinin sembolüdür. İnsanoğlu ne zaman Rabbinin kulluk davetine gönülden icabet edip namazlarını eda etmişse, o zaman gerçek anlamda huzura kavuşmuş. Ancak ne zaman namazlarını ihmal edip Rabbiyle arasındaki bağı zayıflatmışsa, o zaman da nefsani arzularının esiri olmuş ve hüsrana uğramıştır.” ifadelerini kullandı.
Namazın, müminin Allah ile buluşma anı olduğunun altını çizen Oktay, “Ezanın ulvi davetiyle Cenab-ı Hakk’ın huzurunda namaza duran mümin, aşkını, bağlılığını, itaatini ve teslimiyetini O’na arz eder. Bu haliyle namaz, müminin hasretle beklediği ve Yüce yaratanına en yakın olduğu buluşma anıdır. Namaz dünyaya ait telaşe, dert ve sıkıntıları bir kenara bırakarak çıkılan mukaddes bir yolculuktur. Asli vatanı olan cennetten uzağa düşmüş insanın, ihlasını ve istikametini koruyan bir hayatla Rabbine dönme arzusudur. Nitekim Peygamberimizin ifade buyurduğuna göre, ‘Cennetin anahtarı namazdır.” diye konuştu.
Oktay, “Namaz, şükür ve minnettarlık zamanıdır. Yaratan ve yaşatan, nimet verip doyuran, koruyan ve bağışlayan Allah Teâlâ’ya karşı, müminin vefa borcudur. Namaz, arınma ve korunma çabasıdır. Namazlarına değer veren, özen gösteren, tekbirinden selamına kadar namazın bütün rükünlerini dosdoğru ve huşu içinde eda eden bir mümin, ibadet şuuruna sahip demektir. İbadet şuuru ise kul olma bilincidir. Allah’ın daima kendisini gördüğünü ve işittiğini bilerek, takva, merhamet ve nezaketle yaşamaktır. İşte bu sebeple namaz, müminin sadece ibadet borcunu değil, aynı zamanda üstün ahlâkını da temsil eder. Namaz kılan kişi, her türlü aşırılıktan, kabalıktan ve şiddetten korunur. Namazla güçlenen maneviyatı sayesinde, hayâ ve edebe aykırı davranışlardan uzak durur.” şeklinde konuştu.
“Kendimizi ve ailemizi namaza alıştırmakla sorumluyuz”
Peygamber Edendimiz Hazreti Muhammed’in (Sallahu Aleyhi Veselem) namaza çok önem verdiğini belirten Oktay, “Peygamberimize ve onun şahsında bütün müminlere hitaben Kur’an’da şöyle buyrulur; ‘Ailene namazı emret, kendin de ona sabırla devam et. Senden rızık istemiyoruz; aksine biz seni rızıklandırıyoruz. Güzel sonuç, Allah’a karşı gelmekten sakınanlarındır.’ Allah Resulü (Sallahu Aleyhi Veselem) bu emrin gereği olarak her sabah kızı Hazreti Fatıma’nın kapısına uğrar ve ‘Ey ev halkı! Haydi, namaza!’ diyerek onları namaza davet ederdi. Bugün bizler de aynı şekilde kendimizi ve ailemizi namaza alıştırmakla sorumluyuz.” dedi.
Namazların asla ihmal edilmemesi gerektiğini belirten Oktay, “O halde, namazın şifa veren, güven ve sükûnet aşılayan ikliminde Rabbimizle buluşmaktan ailece mahrum kalmayalım. Bu hayatta dinimizin direği ahirette ise hesabımızın ilk sorusu olan namazlarımızı ihmal etmeyelim. Unutmayalım ki namaz bir külfet değil, aksine kendimizi tanımaya, yenilenmeye, zikir, şükür ve tefekkür ile olgunlaşmaya vesile olan eşsiz bir nimettir.” diye konuştu.
Oktay, hutbesini, Peygamber Edendimiz Hazreti Muhammed’in (Sallahu Aleyhi Veselem) Allah’ın emri olan namazı kılanları cennet ile müjdelediği, “Kim ki Allah’ın (Celle Celaluhu) bir emri olduğunu kabul ederek, rükularına, secdelerine, abdestlerine ve vakitlerine özen göstermek suretiyle beş vakit namazı kılmaya devam ederse cennete girer.” şeklindeki hadisi şerifi mealini okyarak noktaladı.
Hutbenin ardından cemaatle birlikte Cuma namazı kılındı.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.