Amerikan Dış İşleri Bakanı Kerry, önceliklerinin israil’in güvenliği olduğunu söylemiş.

Bu değişmeyen politikasıdır Amerika’nın. İsrail’de hükümetler değişir, yılanlar ya da akrepler iktidara gelir; ama değişen bir şey olmaz. Keza Amerika’daki yönetimlerin de değişmesi politikanın değişmesine ciddi bir etkisi olmaz.

Halihazırda hem Amerika’nın hem de israil’in başındaki hükümetler birbirleriyle uyumsuz bir görüntü sergilemeliydiler.

İsrail’in en katı görüşlüleri, yılanların en zehirlileri şu anda iktidardadır.

Dostlar alışverişte görsün kabilinden yürütülen müzakerelere bile tahammül edemeyen tipler bunlar.

Amerika’da ise Demokratların adamı Obama’nın ikinci dönemi.

Demokratların İsrail konusunda Cumhuriyetçilerle aynı paralelde düşünmedikleri söylenir; ama uygulamada biz bunu göremiyoruz.

Aksine Demokratların Dış işleri Bakanı olan John Kerry, önceliklerinin israil’in güvenliği olduğunu söylüyor.

“Küfür bir millettir” der işin içinden çıkarsınız; ama bu, zihin dünyanızda iyi okumaların olmadığını da gösterir.

Şeditlik, şerirlik ve tahribatçılıkla beraber değerlendirildiğinde kafirlerin aynı kategoride değerlendirilemeyeceği ortadadır.

Amerika’nın ise israil politikasında hükümetlere bağlı olmayan sabiteler vardır ki, bu “devlet politikası”dır. Yani Kerry’nin bunu söylemesi normal aslında. Eğer farklı şeyler söylese ilginç ve dikkat çekici olabilirdi.

Yani Cumhuriyetçilerin muhafazakarlığı ile Demokratların değişimcilik ve özgürlükçülüğü devletin resmi politikasına müdahale edemiyor. Muhafazakarlar, rantiyeci kapitalizmin biraz daha semirmesini sağlarken, Demokratlar ise kürtaj ve eşcinsellerin hakları ile ilgilenir.

Tabii siyasi grupların ideolojik duruşlarındaki gariplik Kerry’nin sözündeki anlaşılmazlığın üstünü örtemiyor.

Çünkü Ortadoğu’da “israil’in güvenliği” diye bir sorun yoktur ki.

“Bölgenin güvenliği” diye bir sorun vardır ve bu tehdidin sebebi israil’dir.

Orta ve Kuzey Afrika’dan Körfez’e kadar en büyük tehdit unsuru israil’dir.

İşgalci güç de, katliamcı da, hukuk tanımaz da israil’dir.

İsrail, en büyük desteği Mısır, Ürdün ve bazı Körfez ülkelerinden almaktadır.

Bu ülkelerde İhvan’ın yönetime gelmesi israil için kötü olacaktı.

İşbirlikçi krallar, her türlü gayri ahlaki ve gayri hukuki yolları kullanarak İhvan’ın önünü kesmeye çalıştılar, çalışıyorlar.

Kerry’nin açıklamasına biraz da bu zaviyeden bakılırsa ilginç yerlere gelinebileceğini tahmin ediyorum.

MESAJ ALINMIŞTIR!

Mısır’daki kanlı darbeden sonra körfezin petrol kralları Sisi adındaki kemikçi köpeğini besleme konusunda seferberliğe giriştiler.

Bu konuda öncülüğü Suudi alsa da Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt ve Bahreyn’i zikretmek gerekir.

Özellikle BAE, daha cuntacı köpekler işe girişmeden önce teşvik niyetine önlerine bol bol kemik dökmüştü. İstihbaratı ve subaylarıyla cuntacılara her türlü desteği vermişti BAE.

Suudi ve Kuveyt ise darbe sonrası ortaya çıkması muhtemel maddi sorunlara karşı milyarlarca dolar para akıtmışlardı. Bahreyn’deki zalimin de onlardan geri kalır tarafı yoktu.

Ama Mısır’ın cuntacı köpekleri hem obez hem de açgözlüydü.

Kralların gittikçe canı sıkılıyordu.

Kuveyt daha fazla bu yükü taşımak istemediğini söylemiş, Katar ise daha baştan cunta ile arasına mesafe koymuştu.

Sisi ve diğer köpekler kemik istiyor, bu arada yükün büyük bir kısmı Suudi’nin sırtına biniyordu. Sisi, HAMAS’ın faaliyetlerini yasaklayarak sahiplerine kuyruk sallarken, aynı zamanda Körfez ülkelerini şikayet ediyordu.

İşte tam o sırada Kerry israil’in güvenliğinin öncelikleri olduğunu söyledi.

Körfez ülkeleri Yusuf Karadavi’nin konuşmalarını bahane ederek Katar’a açıkça cephe aldılar, elçilerini geri çektiler.

Mesaj alınmıştı Kerry’den.

İhvan’a daha fazla baskılar yapılacak ve her yerde yasaklanması için çaba harcayacak.

İsrail’in güvenliği için Amerika öyle istiyor.