Rezaleti göz önünde sergileyen programlara bir sınırlama istiyoruz
Halkın inancıyla uyuşmayan evlilik programlarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan KAGEM Gaziantep Şube Müdürü, evlilik programlarının sınırlandırılması gerektiğini belirtti.
Geçtiğimiz Cumartesi günü OHAL kapsamında 690 sayılı KHK ile RTÜK Kanunu'nda yapılan değişikliğin ardından evlilik programlarının yasaklandığı tartışmalarıyla ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Kadın Aile ve Gençlik Merkezi (KAGEM) Gaziantep Şube Müdürü Akademisyen Zehra Ünal, evlilik ve aile gibi önemli bir kurumun bu kadar basitleştirilmesinin kabul edilemez olduğunu söyledi.
Toplumsal yozlaşmanın kapısını aralayan ve toplumun temel taşı olan evlilik kurumunu dinamitleyen, evlilik programlarına toplumun her kesiminin tepki gösterdiğini, toplumun bu talebinin karşılanması gerektiğini belirten Ünal, her türlü ahlaki zafiyetin boy gösterdiği bu ahlak dışı programların mutlaka yasaklanması gerektiğini belirtti.
Bu programların çok ciddi bir toplumsal yozlaşmanın kapısını açtığını, aleni bir şekilde aile kurumunu hedef aldığını ifade eden Ünal, yetkililere çağrıda bulunarak, “Toplum olarak bu noktada tepkilerimizi devam ettireceğiz. Hükümet yetkililerinin, milletvekillerinin ve özellikle kadın milletvekillerinin daha hassas olmalarını istiyoruz.” dedi.
“Gençlerimizin evliliğe bakış açısını değiştiriyorlar”
KHK sonrası evlilik programlarının kaldırılıp kaldırılmadığı konusunda kafalar karıştığını belirten Ünal, “Kanun Hükmündeki Kararname ile bu tür programların yasaklanmasını biz sevinçle karşıladık. Fakat bundan daha kötüsü toplumun bir kesimi ile alakalı ciddi bir sıkıntı oluşturmaya başlıyor. Çünkü bu programlar yanlışlık ve yalan üzerine kuruluyor. Bu programdaki kişilerin çoğunluğunun gerçek kimliği üzerinden çalışmalar yapılmıyor. Evlilik gibi önemli bir kurumun bu kadar basitleştirilmesi ‘sadece ben seni gördüm, seni beğendim, seni aldım’ gibi ifadeler kullanılarak gençlerimizin aslında evliliğe bakış açısını değiştiriyorlar. Bu yönden biz evlilik programlarına karşıyız. Karşıyız derken de içini doldurmak gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
Evlilik gibi önemli bir müessesenin bu kadar basitleştirilmesinin kabul edilemeyeceğini vurgulayan Ünal, “Özellikle de tamamıyla kimin eli kimin cebinde belli olmayan konuşmalar yapılıyor. Sahne önündeki ile arkasındaki karakterleri tamamen farklı olabiliyor. Sadece görsel güzellik, zenginlik ve diğer maddi imkânlar önde olarak yapılan programlar oluyor. Bundan dolayı bir defa ben toplum adına kendim ve çocuklarım adına bu tür programların sakıncalarını hep ifade ediyorum. Gençlerimize özellikle evlilik gibi önemli bir müessesenin bu kadar basit ve reyting üzerine kurulu bir platformda yapılmasının ise tehlikeli olduğunu düşünüyorum.” şeklinde konuştu.
“Her türlü rezaleti göz önünde sergileyen programlara bir sınırlama istiyoruz”
Bu tür programların çok izlenmesinin temelinde bilinçsizliğin yattığının altını çizen Ünal, toplumun bu programlara karşı bilinçlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
Ünal, “Bu tür programların sadece üstten bastırılarak kapatılmasına karşıyım. Çünkü bunu toplumun bilincini yükselterek ancak biz düzeltebiliriz. Her programı sadece devlet, hükümet kapatsın o zaman toplum izlemesin ve iyileşecek diye bir görüş içinde değilim. Fakat devletinde özellikle yöneticilerinde bu konuda adım atmaları gerekiyor. Bu kadar düşük seviyedeki insanların yaptığı bu programların en azından halkımızın önüne sürmemeleri gerekiyor. Bu noktada toplumdan şunu bekliyoruz. Özellikle reyting oranlarına baktığımızda bu oranlar yüksek oranlarda karşımıza çıkıyor. Bizler toplumu nasıl yönlendirmek istiyorsak o tür programları çıkartıyoruz. İşte devlet ve hükümetin bu noktada devreye girmesi gerekiyor. Yani toplumu bilinçlendirecek ve daha iyiye götürecek programları bizim önümüze koyması gerekiyor. Toplum olarak da buna tepkimizi sürdürmek gerekiyor. Bunun en güzel tepkisi de izlememektir. Çünkü medya olaylarında tamamıyla reyting üzerine işlem yapılıyor. Bu programların izlenme oranları düştükçe o piyasada kendilerini tutamıyorlar. Bundan dolayı bizler toplum olarak bu tür programları izlemeyerek, insanları bilinçlendirerek ve bu programları yaparak bilinçlendirmemiz gerekiyor. Devlet ve hükümet yetkilileri ile yöneticilerinin de bu anlamda bizim önümüze iyi şeyler koymasını beklemek hakkımız. Her türlü rezaleti göz önünde sergileyen programlara bir sınırlama ve ahlaki bir düzen içerisinde çekilmesini de istiyoruz.” diye konuştu.
“Toplum olarak bu noktada tepkilerimizi devam ettireceğiz”
Toplumun İslami değerleriyle örtüşmeyen, gençleri özendirerek yozlaştıran, nesli ifsat eden, ahlaksız dizi ve programlara halkın da izlemeyerek tepki vermesi gerektiğini belirten Ünal, hükümet yetkilileri ve kadın milletvekillerine de çağrıda bulunarak şöyle konuştu:
“Bizim için bu konunun meclis gündemine gelmesi bile önemli bir adımdı. Çünkü İlk defa bir bu tür bir programın meclis gündemine gelerek değerlendirilmesi yapıldı. Fakat bu olayların ucu açık insanlar bu programın sadece topluma zarar verici etkenlerinden dolayı kaldırıldığını düşünmüyor. ‘Basın, medya ve ifade özgürlüğü’ gibi ifadeleri kullandıkları için bu anlamda çalışan milletvekillerimiz de buna biraz daha dikkat ediyorlar. Yoksa ben aslında hem hükümet yetkililerinin ve meclisteki milletvekillerimizin bu anlamda çalışma yaptıklarını yakinen de biliyorum. Ama biz toplum olarak bu noktada tepkilerimizi devam ettireceğiz. Bundan dolayı hükümet yetkilileri, milletvekilleri, özellikle kadın milletvekillerinin daha hassas olmalarını istiyoruz.”
Ünal son olarak, “Bu programların neden olduğu boşanma oranları da ciddi anlamda yükseldi. Bunun bir sebebi her yerde bu tür ilişkilerin konuşulduğu, parasal mevzuların, görselliğin ön plana çıkarıldığı ve ilişkilerin artık açıkça teşvik edilebilir şeklinde yaşanabildiğini gösterdikleri için insanlarımızın evliliğe bakış açıları değişti.” ifadelerini kullandı.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.