Sağlam: Selahaddin’in mücadelesini ve Kudüs davasını asla unutturmayacağız
Partisinin düzenlediği 2. Selahaddin-i Eyyubi Sempozyumu'nda konuşan HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, "Selahaddin örnekliğini öğrenmek ve bu tecrübeyi hayata geçirmek; Kudüs’ün özgür kılınması yolunda önemli bir adım olacaktır." dedi.
HÜDA PAR, siyonistlerin işgali altında olan Kudüs'ün tekrar özgürlüğüne kavuşması için toplumda bilinç oluşturmak adına Kudüs Fatihi ve büyük İslam Komutanlarından olan Selahaddin-i Eyyubi'yi anmak ve anlamak için düzenlediği sempozyum başladı.
Sempozyumun açılış konuşmasını HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam yaptı.
Sağlam, konuşmasına, "Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Harâm'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir." ayetine atıfta bulunarak başladı.
Sempozyumun hayırlara ve Kudüs’ün hürriyetine vesile olmasını Cenab-i Allah’tan niyaz eden Sağlam, geçen seneki sempozyumu Diyarbakır’da bir salonda yaptıklarını ve her yıl düzenli olarak Kudüs’ün fethinin yıldönümünde tekrar edeceklerini ilan ettiklerini hatırlattı.
Sağlam, "Malumunuz olduğu üzere bu yıl bütün dünyayı saran Covid-19 salgını nedeniyle bu yılki programımızı telekonferans şeklinde yapmak zorunda kaldık. Kudüs’ün fethinin yıldönümü olan 2 Ekim, bu yıl Cuma gününe denk geldi. Bu nedenle bu yıl programı 3 Ekim’de yapmanın daha uygun olacağı kanaati hasıl oldu. Allah’ın izni ve inayetiyle gelecek yıl Diyarbakır’da aynı mekanda programın üçüncüsüyle devam etme azmindeyiz." dedi.
"Selahaddin Eyyubi dünya tarihine damgasını vurmuş bir alim, bir komutan ve bir devlet adamıdır." diyen Sağlam, "Selahaddin’in adını tarihe yazdıran husus kuşkusuz Kudüs ve Aksa için verdiği mücadele ve 88 yıl süren işgalden sonra Kudüs’ün ikinci fatihi olmasıdır." diye belirtti.
"Kudüs, İslam alemi için sıradan bir toprak parçası değildir"
Sağlam, "Selahaddin’in yaşadığı dönemin jeopolitiği ile günümüzü mukayese etme ve Selahaddin’in pratiğinden ders alma son derece önemlidir. Ne yazık ki tarihteki bu muazzam örneklik üzerinde alimlerimiz ve düşünürlerimizin yeterince çalışma yapmadığını görüyoruz. Selahaddin’i Kudüs’ün fethine yönelten neden coğrafi güzelliği değildi elbette. Kudüs, İslam alemi için sıradan bir toprak parçası olmadığı gibi Beytül Makdis de sıradan bir mescid değildir. Alemlerin Rabbi tarafından 'çevresi mübarek kılınmış', İslam Peygamberinin yeryüzünde uğruna sefere çıkılacak üç mescidden biri olarak tayin ettiği mescid ve 'İsra' hadisesinin menzilidir. Bu itibarla inananlar için aynı zamanda bir inanç meselesidir." diye konuştu.
"Tarihimizi iyi okursak sorun ve sıkıntılara çözüm geliştirme imkânını elde etmiş oluruz"
Siyonistlerin, üniversitelerinde, İslam dünyasından yeni bir Selahaddin çıkmaması için çalışmalar yapan birçok Selahaddin enstitüsü kurduğunu belirten Sağlam, "İslam dünyasında ise Selahaddin ile ilgili sınırlı sayıda tez yazılması dışında bir çalışma yoktur maalesef. Hâlbuki tarih, geçmişi anlama ve ibret almak için olduğu kadar geleceğin inşası için de yol belirlemeye yarar. Tarihimizi iyi okur, analiz eder ve olayları gereğince okuyabilirsek sorun ve sıkıntılara çözüm geliştirme imkânını elde etmiş oluruz." ifadelerini kullandı.
"Selahaddin’in örnekliğini öğrenmek Kudüs’ün özgür kılınması yolunda önemli bir adım olacaktır"
Sağlam, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Selahaddin’in yaşadığı çağda İslam dünyasının içinde bulunduğu siyasi, sosyal ve ekonomik durum Ümmetin içinde bulunduğu bugünkü halden daha iyi değildi. Peki, Selahaddin bizim bir asırdır yapamadığımız neyi yapabildi ki hedefine ulaştı ve Kudüs’ü özgürlüğüne kavuşturdu? Bugün değerli ilim adamlarımızla bu sorunun cevabını arayacağız inşallah.
Selahaddin’in örnekliğini öğrenmek ve bu tecrübeyi hayata geçirmek; Kudüs’ün özgür kılınması yolunda önemli bir adım olacaktır. Ancak Kudüs’ün fetih sürecinin bilinmesi kadar Kudüs’ü işgale götüren, Kudüs’ü kaybetmemize neden olan şartları da aynı derecede önemsemek gerekir. Zira Siyonistlerin Selahattin enstitüleri kurmalarının amacı Kudüs’ü Haçlılara kaybettiren nedenleri ve şartları öğrenmektir.
İslam âleminin şu an içinde bulunduğu şartlar, ümmeti oluşturan unsurların birbirleriyle münasebetleri ile 1099 yılına girerken ümmetin içinde bulunduğu şartları kıyas edelim. Çok farklı bir tablo ile karşılaşmayacağız. Ümmetin içinde bulunduğu bu hal devam ettikçe fazla yapabileceğimiz bir şey olmaz. Bu nedenle Ümmetin alimlerinin, emirlerinin, düşünürlerinin Selahaddin’in ilmek ilmek dokuduğu 1187 yılı şartlarını oluşturması gerekir."
"Bugün oluşan bu tablo, gereken inanç ve azmin bu ümmette varlığını sürdürdüğünü göstermektedir"
Fetih için ilk şartın "fethe inanmak" olduğunu vurgulayan Sağlam, "Yapabileceğimize, gücümüzün yetebileceğine inanmaktır. Zira inanç ve azim oluşmadan gayret ve çalışma oluşmayacaktır. Bugün oluşan bu tablo, gereken inanç ve azmin bu ümmette varlığını sürdürdüğünü göstermektedir. Endonezya’dan, Balkanlara; Avusturalya’dan Amerika’ya; Pakistan’dan Mağrib’e dünyanın dört bir yanından Ümmetin tüm renkleri Kudüs ve Aksa için bir araya gelmesi bu inancın hala diri olduğunun ve zaferin uzak olmadığının müjdesidir." dedi.
"Yüz yılı aşkın bir süredir Kudüs için Ümmet şehid veriyor, canlarını ve mallarını bu uğurda feda ediyor"
Sağlam, "Yüz yılı aşkın bir süredir Filistin toprakları ve Kudüs işgal altındadır ve Ümmet Kudüs için ağlayıp dua ediyor. Yüz yılı aşkın bir süredir Kudüs için Ümmet şehid veriyor, canlarını ve mallarını bu uğurda feda ediyor." dedi ve şunları ekledi.
"Yüz yılı aşkındır hız kesmeyen bu azim, Filistin topraklarının sıradan bir coğrafya olmadığını, Aksa’nın sıradan bir mescid olmadığını ispat etmiştir. İşgal devam ettiği müddetçe direniş de devam edecektir. İzzet ve şerefini makam koltuklarıyla değiştirenlerin normalleşme girişimlerinin Ümmet içinde karşılığı yoktur. Ümmet için normal, işgalin tamamen bitmesidir.
Kudüs Ümmetin ortak değeridir. Bu değeri Filistin halkı ve coğrafyasıyla sınırlandırmak hiç kimsenin hakkı da değil, haddi de değildir. Bu dava ümmetin her bir ferdinin davasıdır.
Bu sempozyumdaki tablo bunun en açık göstergesidir. Dünyanın her tarafından Ümmetin seçkin alimleri ve siyasetçileri Kudüs konusunda bir araya geliyorsa hiç kimse bu sorunu bir ulus veya coğrafya sorunu ya da lokal bir sorun olarak gösteremez. "
İnanç ve azmin oluşması için temel şartlardan birinin de Ümmet içindeki ihtilafları bir kenara bırakarak vahdeti sağlaması veya en azından Müslümanların birbirleriyle uğraşmaktan vazgeçmesi olduğunu söyleyen Sağlam, Selahaddin-i Eyyubi'ye atfedilen “Dostlarıyla uğraşanlar, düşmanlarıyla savaşamazlar.” sözünü aktardı.
İslam aleminin iki asırdan beri birbiriyle uğraştığını belirten Sağlam, "Birleşip güçlenmek yerine parçalanıp zayıflamaya gidiyor. Dost olması gereken kardeşleriyle suni ihtilaf üzerinden savaşıyor, düşmanlarıyla dostluk anlaşmaları yapmaya yelteniyorlar." diye belirtti.
"Beytül Makdis Ümmetin ortak paydasıdır"
Sağlam, "Bugün oluşan bu tablo bize bir şeyi daha gösteriyor: Beytül Makdis Ümmetin ortak paydasıdır. Mesele Kudüs olunca Ümmet aralarındaki farklılıkları bir kenara bırakabiliyor. Aralarındaki sorun ne kadar büyük olursa olsun Kudüs’ün özgürleştirilmesi karşısında teferruata dönüşüyor. Selahaddin’in 833 yıl önce başardığı şekliyle tüm farklılık ve ihtilafları bir kenara bırakıp aynı sancağın altında, bir araya gelmenin yollarını bulmalıyız."
"Selahaddin’i konuşmak, Fetih için verdiği mücadeleyi anlamaya çalışmak günümüze de ışık tutacaktır"
HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, "Selahaddin’i konuşmak, Fetih için verdiği mücadeleyi anlamaya çalışmak günümüze de ışık tutacaktır. İslam coğrafyasının her tarafında bu tür sempozyumların düzenlenmesi ve Kudüs’ün özgürleştirilmesinin asla gündemden düşmemesi gerekir. Selahaddin ve Kudüs birbiri ile özdeşleşmiş iki isim olarak İslam dünyasındaki yerini almıştır. Kudüs konuşulunca Selahaddin, Selahaddin konuşulunca Kudüs akla gelmektedir. İnşallah bunları konuşmaya devam edecek; bugün ve gelecek nesillerimize Selahaddin’in mücadelesini ve Kudüs davasını asla unutturmayacağız." şeklinde konuştu.
Sağlam, konuşmasının sonunda, "Bugün bu sempozyumumuza iştirak eden Alimlerimizin, siyasetçi ve akademisyenlerimizin her birinden, kurmayı düşündüğümüz Selahaddin Enstitüsüne katkılarını bekliyoruz. Özgür Mescid-i Aksa’da namaz saflarında buluşmak duasıyla, Sempozyuma katılan tüm katılımcılara tekrar teşekkürlerimi sunar, bu çalışmanın Kudüs’ün hürriyeti yolunda bir adım olmasını diliyorum." temennilerinde bulundu.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.