Şehidlerin hatırlanmadığı bir memlekette ruh ölür

Şehidlerin hatırlanmadığı bir memlekette ruh ölür

Mardin'in Midyat ilçesinde düzenlenen şehidleri anma programında konuşan Gazeteci-Yazar Özkan Yaman, "Şehidlerin hatırlanmadığı bir memlekette ruh ölür, ilim-irfan ölür; cehalet dirilir." dedi.

HÜDA PAR Midyat Gençlik Kolları tarafından Kocatepe İlk Ve Ortaokulu Konferans Salonunda "Şubat ayı şehadet ayı" konulu bir program düzenlendi.

Sunuculuğunu Abdulselam Gökçe'nin yaptığı program, yine Gökçe'nin Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı. HÜDA PAR Midyat İlçe Gençlik Kolları Başkanı Abdullah Sait Teken'in, selamlama konuşmasının ardından program, "Şehidlerimiz" adlı sinevizyon gösterimiyle devam etti.

Selamlama konuşmasında Teken, gençliğin kurtuluşu için herkesin elinden geleni yapması gerektiğine dikkat çekerek, Midyat Hür Gençlik olarak bu konuda etkinlik ve faaliyetlerine devam edeceklerini belirterek herkesten destek beklediklerini ifade etti.

Ardından ilahi sanatçısı Salih Gül'ün şehidler üzerine bestelenen ezgi ve ilahileri okuması ve Lise Öğrencisi Yusuf Arbağ'ın şehidler ile ilgili seslendirdiği şiiri salonda duygulu anlar yaşattı.

"Şehidlerin hatırlanmadığı bir memlekette ittifak ölür ihtilaf dirilir"

Günün anlam ve önemi hakkında konuşan Gazeteci-Yazar Özkan Yaman, şehidliğin ehemmiyetinden örnekler vererek, "Şehidleri konuşmak elbette kolay değil. Çünkü onlar can vermişler, geriye acılı aileler bırakmışlar, acılı eşler çocuklar bırakmışlar. Öyküleri ve hikâyeleri çok ağır. Fakat şehidleri Rabbimiz konuşuyor Rabbimiz bahsediyor. Peygamber Efendimiz onları konuşuyor. Demek ki bizim de onları konuşmamız hatırlamamız gerekiyor. Kaldı ki şehadetin konuşulmadığı bir coğrafyada inanın ruh ölür; ilim-irfan ölür cehalet dirilir. Şehidlerin hatırlanmadığı bir diyarda tabii ki cesaret ölür şecaat ölür izzet ölür; korkaklık dirilir, miskinlik dirilir. Şehidlerin hatırlanmadığı bir memlekette tabi ki ittifak-birliktelik ölür. Uhuvvet, kardeşlik ve muhabbet ölür; yerine ayrılık-ihtilaf dirilir. O yüzden şahadeti çok çok konuşmamız icap eder. Çünkü hiçbir tefsir şehadet kadar açıklayıcı değildir. Hiçbir ilaç toplumsal hastalıklarımızı sosyal yaralarımıza şehadet kadar etkili bir şifa vesilesi değildir. Hiçbir davet hiçbir çağrı bir şehidin çağrısı kadar bizi çabuk uyandıramaz. Hiçbir mektep şehadet kadar öğretici değildir. Hiçbir mesaj şehadet kadar etkili değildir. Evet şehidlerin sayesinde onların verdikleri canlar sayesinde şu anda bu topraklarda başımız dik dolaşıyoruz. Onların ödedikleri bedeller sayesinde şu anda bize Müslüman diyorlar. Şehidlerini verdikleri canlar sayesinde bu coğrafyada ezanlar okunuyor. Ve biz İslam diyoruz. Kur'an diyoruz. Namaz, oruç, zekât ve hac diyoruz. Yani her şeyimizi şehidlere borçluyuz." dedi.

"Coğrafyamızda İslam adına yaşanan güzellikler şehidlerin kabul olmuş duasıdır"

Coğrafyamızda bir zamanlar yaşatılan zulümlerden sonra İslami hizmetlerin ve güzelliklerin artmasını, bu topraklarda İslam için kanını döken şehidlerin kabul olmuş duası olarak gördüklerini ifade eden Yaman, ashaptan Cabir bin Abdullah'ın babasının şehadeti sonrası inen ayetlerin nüzul sebeplerinden bahsederek şunları söyledi:

"Demek ki şehidler cennette Allah'tan bir şeyler istiyorlar. Dua ediyorlar ve Allah onların duasını kabul ediyor. Peki, bunu sadece Abdullah'tan mı anlıyoruz. Günümüzde de anlıyoruz. Nasıl anlıyoruz. Şimdi bu coğrafyamız için söyleyelim; mesela bizden önceki veya yakın dönemde canlarını veren şehid ağabeylerimiz ve kardeşlerimiz acaba şöyle dememişler mi cennette. Ya Rabbi! Biz senin dinin için bir şeyler yapmaya çalıştık, koşturduk elimizden geleni yaptık. Ama istedik ki biz Diyarbakır, Mardin ve Midyat insanlarını meydanlarda toplayalım. Yüzlerce, binlercesini meydanlarda toplayalım. Onlara Resulüne salâvatlar çektirelim ve onlara tekbirler getirtelim. Onlara Allah Resulü'nün aşkından söz edelim. Biz bunu yapamadık. Bizden sonrakilere nasip et dememişler midir? Veya yani biz Midyat'ta evlerde bile zor bir araya geliyorduk. Üç beş kişi saklana saklana bir araya geliyorduk. Ya Rabbi! Midyat'taki kardeşlerimize şöyle salonlarda toplanmayı ve salonlarda bizleri hatırlamayı nasip eyle dememişler midir? Ya Rabbi biz istedik ki bir medresemiz olsun, orada çocuklarımız kızlarımız ders okusun senin kitabından, Habibinin sünnetinden ders yapsınlar. Bu bize nasip olmadı bizden sonrakilere nasip eyle. Midyat'ta şöyle güzel bir medresemiz olsun dememişler midir? demişlerdir. Ve şehidler şunu da söylemişler midir, dua etmişler midir? Ya Rabbi!  Şu Sisi ve diğer firavunları Suriye, Yemen, Afganistan'daki nerede bir zulüm varsa oradaki zalimleri de kahrı perişan eyle demiyorlar mıdır? Allah da dualarını inşallah kabul edecektir."

Program, Enes Çelik' in okuduğu dua ile sona erdi.

Programa HÜDA PAR Midyat İlçe Başkanı İsa Altunkaynak, HÜDA PAR Dargeçit İlçe Başkanı Abdurrahman Seyhan, Belediye Başkan Yardımcısı M. Tevfik Baysal, Eğitim-Bir-Sen Midyat Temsilcisi Hüseyin Yücel, Saadet Partisi Midyat Belediye Başkan Adayı Abdulaziz Altekin ve çok sayıda vatandaş katıldı.

İLKHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.