"Şehit yakınları İsrail’den aldığı tazminatla asla susmayacak"
İHH Gaziantep Şube Başkanı Erbatan, Mavi Marmara şehitlerinin yakınlarının İsrail’den aldığı tazminatla asla susmayacaklarını, saldırıyı gerçekleştiren askeri ve sivil bütün yetkililerin yargılanıp cezalandırılması talebini yenilediklerini söyledi.
Mavi Marmara katliamının 7’inci yıldönümü münasebetiyle İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH) Gaziantep Şubesi’nde basın açıklaması düzenlendi. Toplantıda, Mavi Marmara saldırısının sadece Türkiye’ye değil, bütün Müslümanlara yapılmış bir saldırı olduğuna dikkat çekildi.
Katliamın 7’inci yıldönümü münasebetiyle dernek binasında düzenlenen toplantıda basın açıklamasını İHH Gaziantep Şube Başkanı Engin Erbatan okudu. Erbatan, Filistin mücadelesinin sadece Filistinlilerin ya da Arapların değil, tüm ümmetin mücadelesi olduğunu vurguladı.
Siyonist İsrail'in 31 Mayıs 2010 yılında gerçekleştirdiği saldırıda 10 kişinin şehit olduğunu hatırlatan Erbatan, "Yükü insanlık olan ve tamamen barışçıl niyetlerle 32 devletten aktivistin destek verdiği Mavi Marmara gemisi uluslararası sularda saldırıya uğramış, bu saldırıda 10 şehit verilmişti. Mavi Marmara Müslümanların yıllardır söz, yazı ve eylemlerle sahiplendikleri Filistin davasına fiili katkıyı ifade etmiş, sözün harekete dönüştüğü bir eylem olarak tarihe geçmiştir. Filistin mücadelesi sadece Filistinlilerin ya da Arapların değil, tüm ümmetin mücadelesidir. Türkiye Müslümanları da bunu 10 şehit vererek ispatlamış, ümmete olan ahdini yerine getirmiştir." dedi.
Mavi Marmara katliamının bu yıldönümü sadece Türkiye’de değil başta Gazze olmak üzere dünyanın pek çok yerinde aynı coşku ile anılmaya devam edeceğini ifade eden Erbatan, "Mavi Marmara sivil, evrensel ve meşru bir yardım misyonuydu. Filistin halkının yanında, işgalcinin karşısındaydı. Kudüs’ün kurtuluşuna giden kutlu yürüyüşte bir basamak, hepsinden önemlisi bir şahitti. Bundan dolayıdır ki, Mavi Marmara katliamının bu yıldönümü sadece Türkiye’de değil başta Gazze olmak üzere dünyanın pek çok yerinde aynı coşku ile anılmaya devam edecektir." ifadelerini kullandı.
Mavi Marmara saldırısının sadece Türkiye’ye değil, bütün Müslümanlara yapılmış bir saldırı olduğunu sadece Türkiye ile İsrail arasında da değil, bütün Müslümanlarla İsrail arasındaki bir sorun olduğunun altını çizen Erbatan, şöyle devam etti:
"Bu sorun tüm Filistin işgalden tamamen kurtuluncaya İsrail denen sözde devlet de yıkılıncaya kadar devam edecek bir sorundur. Sadece Gazze ablukasının kalkması ve Gazze’nin özgürleşmesi sorunu da değildir. Şu asla unutulmamalıdır ki Mavi Marmara işgalcilere ve Siyonistlere karşı yükselen bilincin bu topraklardaki son halkasıdır. 1980 yılında Rahmetli Erbakan’ın Konya’ daki muhteşem Kudüs yürüyüşü ile başlayan bilinçlenme dalgasıdır. Davos’taki ‘oneminute’ ile ivme kazanmış, Mavi Marmara ile zirve yaparak tüm ümmetin davası haline gelmiş kutlu bir eylemdir."
Filistin halkının hâlâ abluka altında olduğunu, yaşanan insanlık dramının artarak devam ettiğine dikkat çeken Erbatan, "Tüm perdeleme çalışmalarına rağmen Siyonist İsrail’in planlarının farkındayız. Filistin halkı hâlâ abluka altındadır ve yaşanan insanlık dramı da artarak devam etmektedir. Dünya kamuoyu farklı kriz alanları ile uğraşırken Batı Şeria ve Gazze’ye yönelik haksız uygulamaları sebebiyle halen de eleştiri bile yapmamıştır. İsrail işgal rejimi Mescidi Aksa’ya yönelik saldırganlığını da her geçen gün artırmakta. Dünyanın sessizliğini kendisi için onay olarak gören Siyonistler içinde bulunduğu sıkışıklığı bir kez daha "güvenlik" bahanesiyle savuşturmak için zemin hazırlamaktadır." şeklinde konuştu.
Mavi Marmara şehitlerinin yakınlarının işgalci İsrail’den aldığı tazminatla asla susmayacaklarının altını çizen Erbatan, "Saldırıyı gerçekleştiren askeri ve sivil bütün yetkililerin de yargılanıp cezalandırılması talebimizi yeniliyoruz. İsrail’le ilişkilerin hiçbir zaman tekrar kurulmamasını istiyoruz. Devletler reel politikayı gerekçe göstererek İsraille ilişkileri normalleştirse şehit yakınları ve Türkiyeli Müslümanlar bu durumu asla kabul etmeyeceklerdir. Geçmişte de İsrail’in sözüne güvenilemeyeceğini gösteren fazlasıyla tecrübe vardır. Defalarca barış sözü verdiği halde yarı yoldan dönen İsrail, Filistinlilerle yürüttüğü görüşmeleri defalarca sabote etmiştir. Son olarak güçlü bir Filistin’e giden Fetih-Hamas uzlaşmasına düşmanca yaklaşan İsrail, yeni yerleşim inşaatlarını hızlandırıp uzlaşmayı tanımamış ve gerçek niyetini bir kez daha göstermiştir." diye belirtti. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.