Seküler bir anlayışa saplanıp kendi değerlerimizi ayaklar altına aldık
Edebiyatçı Yazar Hüseyin Kayran, "Ne yazık ki seküler bir anlayışa saplanıp kendi değerlerimizi ayaklar altına alarak en küçük bir sebeple hayatımızı hiçe sayıyoruz." dedi.
Türkiye, bir süredir siyanür maddesiyle intiharları konuşuyor. Siyanür ilk olarak İstanbul'da, ardından da Antalya'da bir ailenin sonunu getirdi. Geçtiğimiz günlerde ise yine İstanbul'da siyanür ile intihar eden kişilerin cansız bedenlerine ulaşıldı. Uzmanlar tarafından yapılan açıklamalar, siyanüre ulaşmanın çok kolay olduğu ve bu konuda önlem alınması gerektiği yönünde
Siyanür, fazlasıyla tehlikeli bir madde olmasına rağmen rahatlıkla satın alınabiliyor. Özellikle de e-ticaret platformlarında bu maddenin listelendiğini açıkça görmekteyiz. Şimdi ortaya çıkan veriler ise yaşanan intihar olaylarından sonra insanların siyanüre daha fazla ilgi gösterdiğini ortaya koyuyor.
Siyanürün, son zamanlarda 3 olayda 11 kişinin ölümüyle sonuçlanan ve toplumu derinden sarsan korkunç bir ölümün adı haline geldiğine dikkat çeken Edebiyatçı Yazar Hüseyin Kayran, "Ne yazık ki seküler bir anlayışa saplanıp kendi değerlerimizi ayaklar altına alarak en küçük bir sebeple hayatımızı hiçe sayıyoruz." dedi.
Kayran, "Bu olayların ardından toplum olarak nereye gidiyoruz, ne oldu bize? Evet, sahiden ne oldu bize? Ne ara bu denli zayıf düştük. Bu soruların cevabını kendi kabımıza çekilip her gün ana haber bültenlerinde normal bir olay olarak mı yorumlamaya çalışacağız? Oysa her birey hayatı ucuza alınamayacak derecede özel ve biriciktir. Birey ve toplum arasında gittikçe derinleşen uçurumları görmezden gelerek topyekûn bir yok oluşa doğru sürükleniyoruz." diye konuştu
"İnsanın kendi çocuğunu iradesi dışında ölüme sevk etmesi cinayet değil de nedir?"
Kayran, "Bugün okuduğum haberde İstanbul Bakırköy'de Bahattin Delen adlı vatandaş intihar etmeden önce yazdığı mesajda "Önce eşimi sonra çocuğumu zehirleyip intihar edeceğim." demiş. Bu satırları okurken tüylerim diken oldu! Ne olursa olsun insanın geçmişi ya da bulunduğu ortam dayanılamayacak noktada olsa dahi evladını ölümün kollarına bırakmamalıdır. Toplum, son zamanlarda yaşanan acı hadiselere seyirci koltuğunda kilitlenmemelidir. Aksine yekvücut duruşla akl-ı selimi rehber edinmelidir. Aksi takdirde bu tür olayları sık sık yaşama durumuna esir olacağız." dedi.
"Uzman psikologlar çalışmalarını gözden geçirip daha etkili çözümler üretmeli"
Bireyin ruh bilimini araştıran uzman psikologların çalışmalarını gözden geçirip daha etkili çözümler üretmesi gerektiğine vurgu yapan Kayran, "Özellikle İçişleri Bakanlığı kontrolsüz siyanür satışlarını mercek altına alıp derinlemesine incelemelidir. Bu bağlamda Adli Bilimci Prof. Dr. Hamit Hancı, 4 kardeşin intiharında kullanılan siyanürün internet dâhil pek çok ortamda kontrolsüz satıldığını iddia ederek, 'Günlük yaşamda kullanımı yok. Alan da ya cinayet ya intihar ya da hayvanları zehirlemede kullanıyor.' dedi. Son sözlerimi tamamlarken toplumu derinden sarsan trajik olayların bir daha yaşanmamasını, önlemler alınarak ölümlerin etraflıca araştırılmasını temenni ederim." şeklinde konuştu.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.